Merkez sağ nerede?
Türkiye’de çok partili düzene geçilmesinden itibaren yapılan seçimlerde, ister sağ olsun ister sol, oylar oldukça uzun bir süre merkezde toplandı.
Solda ana adres 1980’e kadar CHP’ydi. 1961’de kurulan Türkiye İşçi Partisi, beklenenin üzerinde oy aldı, yarattığı etki aldığı oyun da üzerinde oldu ancak hiçbir zaman CHP’ye yaklaşamadı.
Sağda ise altmışlı yılların sonunda kurulan ve kendilerince belli bir tabana oturan dinci ve milliyetçi partiler olmasına, ayrıca merkez sağ da ikiye bölünmesine rağmen, oyların ana adresi Süleyman Demirel’in Adalet Partisi oluyordu.
12 Eylül’den sonra bu tablo bir süre daha devam etti. 1987’de yapılan referandumda siyasi yasakların kaldırılması demokratik açıdan oldukça iyiydi ancak bu da merkez partilerin hem sağda hem de solda bölünmelerine yol açtı. Sağda ANAP ve DYP, solda DSP ve SHP ayrı ayrı seçimlere girerek merkezdeki oyların bölünmesine sebep oldular. Refah Partisi ile MHP’nin 1991 seçimlerine ortak listeyle girmeleri belki de bu fırsatı gördükleri içindi.
Bu bölünmeler beklendiği gibi merkezi zayıflattı ve özellikle Refah Partisi’ni güçlendirdi. En nihayetinde 2002 seçimlerinde merkez solda oylar çok düşük de olsa önemli oranda tek merkezde toplanabilmesine rağmen, merkez sağ son nefesini verdi ve Refah Partisi’nin devamı olarak görülen AKP iktidarı başlamış oldu.
AKP merkez sağ oyların önemli bir bölümünü almasına rağmen, izlediği politikalarla merkez sağa yönelmeyi düşünmediğini gösterdi. İktidar, cumhuriyetin temel felsefesine bağlı, demokrasiyi sindirmiş merkez sağ seçmenin oylarını alıyor ancak bu kitlenin beklentilerine cevap vermeyi ekonomik önlemlerin dışında pek de umursamıyordu.
Bu umursamazlık, zamanında Demirel’e ve Özal’a oy vermiş seçmenin belli bir bölümünü CHP’ye yöneltti. Ana muhalefet partisinin yükseliş trendini sürdürmesinin ve son yerel seçimlerde birinci olmasının nedenlerinden biri de buydu.
Ancak bunun yeterli olmadığını da vurgulamak gerekir. Türkiye 23 yıldır ortalarda olmayan merkez sağın eksikliğini fazlasıyla hissetmektedir. İyi Parti, Zafer Partisi gibi partilerin ise gerek kadroları gerekse fikir ve söylemleri göz önüne alındığında bu boşluğu doldurmaları mümkün görünmemektedir.
Önceki yıllarda merkez sağda siyaset yapmış isimlerin kendilerini unutturmamak için AKP’de kerhen siyaset yapmak veya köşelerine çekilmek yerine, kararlı biçimde bir araya gelerek alternatif oluşturmaları demokrasimizin hayatta kalabilmesi adına büyük önem taşımaktadır.