İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5331 %0.06
49,6506 %-0.02
5.761,49 % 0,15
91.968,40 %-1.468
Ara

DİSK üzerine notlar

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
DİSK üzerine notlar

Sosyalist İktidar dergisinin 1979 yılının Aralık ayında çıkan üçüncü sayısının en kapsamlı ve dikkat çeken yazısı, Ergün Erdem tarafından kaleme alınan, Türkiye sosyalist hareketleri ile sendikaların, özellikle de DİSK’in ilişkileri üzerinde durulan yazıydı.

Yazısında Türkiye’deki sendikal hareketi üç döneme ayıran Erdem, 1946 öncesi sendikal hareketlerin etkisiz, kopuk kopuk ve patlamalar şeklinde olduğunu söylüyordu.

İlk sendikalaşmaların Balkanlar’da başladığı, buradan İstanbul’a ve Anadolu’ya yayıldığı belirtilirken, bu hareketlerin önce Osmanlı sonra da Cumhuriyet döneminde baskı altında olduğu ve siyasi yönlendiricisinin bulunmadığı yazılmıştı.

1946’da Cemiyetler Kanunu’nda yapılan değişiklikle sınıf esasına dayalı örgüt kurma yasağı kaldırıldı ve bunun ardından sosyalist partiler ve sendikalar kuruldu. Ancak bu dönem çok kısa sürdü ve 1946’nın Aralık ayında yasaklar geri gelerek partiler ve sendikalar kapatıldı.

Kısa sürmesine rağmen yasakların kalkmış olması yazar için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülmüş ve 1946-1960 arası sendikal hareketlerin ikinci dönemi olarak belirlenmişti.

1946 Aralık’ta tekrar yürürlüğe giren yasaklar Demokrat Parti döneminde de sürmüş, baskıların arkası kesilmemişti. Erdem’e göre bu dönem içerisinde sendikacılığın özü, burjuva partilerinin kuyrukçuluğu şeklinde yapılmasıydı.

1960 sonrası sendikacılığın en belirgin özelliği ise kapitalizmin gelişmesi ve bununla birlikte işçi sınıfının da çoğalmasıydı. Türkiye İşçi Partisi, 1961 yılında sadece sendikacılarla kurulmuş ve Türk İş ile ilk kopuş ortaya çıkmıştı. Bu da en nihayetinde 1967 yılında DİSK’in kurulmasına yol açacaktı.

“DİSK’in kurulduğu günlerde de sorulan bir soruyu bugün, aradan geçen bunca yıldan sonra tekrar sormakta, bugün varılan açıklıkta, sıhhatli bir cevap vermek imkânı olduğundan fayda görüyoruz. Soru şu: DİSK’in kurulmasına, işçi sınıfının genel çıkarları göz önüne alınarak, yani politik düşünceler sonucu mu karar verilmişti, yoksa sendikacılar bazı sendikal çıkarlar için mi DİSK’i kurdular?” (s.50)

Yukarıdaki alıntıdan da görülebileceği gibi yazar DİSK’in kuruluş sebebi konusunda kuşkuluydu. Normal şartlar altında partinin sendikayı etkilemesi gerekirken Türkiye’de sendikanın partiyi etkilediğini savunan Erdem, sendikacıların da partiyi kişisel amaçları için kullandıklarını savunuyordu.

“TİP ile DİSK bu anlamda hiçbir zaman bir bütün olmadı. DİSK’li sendikacılar önce sendikacı sonra partili oldular, ta baştan beri sendikalarını kendilerine sakladılar. Parti’ye tabanlarından sosyalist işçi yetiştirmediler, şu veya bu şekilde yetişenleri de sendikal ve kişisel amaçları için kullandılar. Oysa parti ile sendikanın bütün olması, ancak, partili işçilerin sendika tabanında ve dolayısıyla yönetimde söz ve karar sahibi olmalarıyla gerçekleşebilirdi. Sosyalistlerin ve sosyalist partinin sendikal konudaki büyük günahı, işte tam bu noktada ortaya çıkmaktadır.” (s.53)

Nitekim TİP ile DİSK arasındaki ipler zamanla kopma noktasına gelmiş ve DİSK, CHP’ye yakınlaşmaya başlamıştı. Yazara göre bunun bir başka sebebi de, burjuvaziyle ekonomik mücadelede partinin sendikaya yeterince destek olamaması ve sendikanın bu sebeple kendisine en yakın gördüğü burjuva partisinden destek aramasıydı.

Yazının son bölümünde o dönemdeki mevcut kopukluğu gidermek adına birtakım öneriler de vardı. Sosyalist partilerin ve sosyalistlerin, çalışmalarında ekonomizm anlayışını terk etmeleri ve yakın gelecekte yaşanması beklenen yükselişler sırasında oluşabilecek kendiliğinden hareketlere karşı konularak bu hareketlere yön verilmesi gerektiği bu önerilerin başında geliyordu.

Bu yazı yayınlandığında 12 Eylül darbesine bir yıldan az bir süre kalmıştı. Darbenin ardından sendikal faaliyetler yasaklanacak ve DİSK kapatılacaktı. Darbeden ancak 12 yıl sonra tekrar açılabilen DİSK’in bugün eski etkisini sürdürebildiğini söylemek mümkün değil. 1979’un sonlarında kaleme alınan bu yazıdan çok daha geriye düşüldüğü kabul edilerek, sendikal faaliyetlerin temelden tekrar yapılandırılması günümüzde işçi sınıfının öncelikli sorunu ve görevi olarak görünüyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *