Erdoğan’ın bilinçaltı Bahçeli mi?
Devlet Bahçeli son günlerde adeta ittifak ortağı Tayyip Erdoğan’ın bilinçaltıymış gibi konuşuyor. Önce sosyal medyanın tamamen yasaklanması gerekliliği, ardından da ABD-İsrail ortaklığına karşı Türkiye-Çin-Rusya ittifakının zorunluluğu üzerine yaptığı açıklamalar, bir nevi Erdoğan’ın tam olarak söyleyemediği halde yapmak istediklerini dışa vurmak ve nabız ölçmek anlamını taşıyor.
Bir partinin liderinin dış politikada belli fikirler ortaya koyması ve partisini buna göre konumlandırması son derece doğaldır. Ancak bunun altyapısının sağlam temellere dayandırılması da zorunludur. Türkiye’de soğuk savaş yıllarında üretilen sözde komünizm tehlikesine karşı ABD tarafından planlanan ve kurgulanan faaliyetlerin uzun yıllar boyunca destekçilerinden biri olduğu iddia edilen bir partinin liderinin bugün ABD’yi kötülüğün kaynağı olarak görmesi oldukça manidardır.
Öte yandan kuruluşunda ve iktidarının özellikle ilk 10 yılında ABD ile son derece yakın ilişkileri olan AKP’nin kazandığı ilk seçimin mimarı olan Bahçeli’nin, bugün ortağı ile birlikte nasıl bu kadar ABD karşıtı olabildikleri de üzerinde durulması gereken bir sorudur. Bu sorunun yanıtının dış politika yerine ülke gündeminin getirdiği birtakım mecburiyetlerde aranması daha doğru olur.
Bu bağlamda, yarın yapılacak olan Trump-Erdoğan görüşmesi, her ne kadar tehlikeli olduğunu düşünseler de Cumhur ittifakının ABD’ye muhtaç olduğu anlamını mı taşımaktadır?
Eğer Bahçeli Çin ve Rusya ile ittifak konusunda kararlıysa, öncelikle Çin tarafından Uygur Türklerine yapıldığı iddia edilen sindirme politikası ve Rusya’nın saldırısıyla hayatını kaybeden askerler hakkında neler düşündüğünü acilen kamuoyuna açıklamalıdır. Aksi takdirde ittifak arzusunun içi boş kalır ve bu stratejik hamle çağrısını ciddiye almak mümkün olmaz.
Devlet Bahçeli’nin sosyal medyanın yasaklanması üzerine söylediği sözler ise iktidar ortaklarının demokrasi ve özgürlükler konusundaki zihniyetlerini göstermesi bakımından son derece anlamlı ve bir o kadar da tehlikelidir. Nitekim AKP iktidarı zaman zaman belli platformları yasaklama yoluna gitmiş, bu konuda toplumun nabzı ölçülmüştür.
En güçlü olduğu yıllarda bile büyük tepki alan bu tip yasaklama girişimlerinin bundan sonra devam ettirilmesi mümkün değildir. İktidar ortakları artık belirgin bir düşüş eğilimindedir ve yasaklar bu düşüşü önlemenin aksine hızlandırmaktan başka bir işe yaramaz.
MHP liderinin son 15 güne sığdırdığı bu iki açıklama çerçevesinde, önümüzdeki günlerde de iktidarın bilinçaltını dışarıya yansıtan yeni açıklamaların gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır.