2017 referandumu tartışmaya açılmalı
19 Mart darbesi toplumda iktidarın beklediği etkiyi yaratmadı, hatta ters tepti. Diploma iptali ve tutuklamayla birlikte Ekrem İmamoğlu’nun unutulacağını ve siyaseten yok olacağını düşünenler feci şekilde yanıldılar. İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı göstermek adına sandığa giden 16 milyon kişi, yapılan protestolar ve gençlerin direnişi bu yanılgının açık göstergeleriydi.
Aradan geçen yaklaşık altı ayda beklediğini bulamayanlar iktidarı kaybetmemek adına darbenin ikinci aşamasına geçtiler. 2023 yılının Ekim ayında, yani bundan iki yıl önce gerçekleşen İstanbul il kongresi iptal edildi. İl Başkanı Özgür Çelik ve 196 delege görevden alındı. İstanbul’da sürmekte olan mevcut kongre süreci de durduruldu.
Bu kararın, iptal edilmesi planlanan kurultay için altyapı oluşturmak amacıyla alelacele alındığı açıktır. Kurultay iptali için yeterli ve sağlam delillerin bulunamamış olması ve bu sebeple davanın farklı bir yöntemle tekrar temellendirilmeye çalışılması bu gelişmenin en önemli boyutudur. Belli ki ilk duruşmada kurultay da iptal edilecek ve darbenin ikinci aşaması kağıt üzerinde tamamlanmış olacaktır.
Fakat 19 Mart’tan bu yana gelişen süreçte olduğu gibi, bu ikinci aşamanın da ters tepme ihtimali oldukça yüksektir. Bir ülkede iktidar karşısında cumhurbaşkanlığı için en ciddi ve yüksek desteğe sahip adayın diploması iptal edilmiş ve ardından aynı aday hapse atılmışsa, üstüne üstlük yükselişte olduğu bütün anketlerde görülen ana muhalefet partisinin kongresi iptal edilmişse ve kurultay iptali de artık büyük olasılık halindeyse, o ülkede iktidar olanlar ne derlerse desinler sürecin hukukun gerektirdiği şekilde işlediğine toplumu ikna edemezler.
Bu tür yöntemlere başvurdukça halkın desteğini kaybetmeye devam ettiğini bir türlü anlamayan veya kabullenemeyen hükumet hata üstüne hata yapmayı belli ki alışkanlık haline getirmiştir.
Halkın desteğini kaybetmekle birlikte, kurultayın iptal edilmesi önceki YSK kararlarının tartışmaya açılmasına da yol açacaktır. İptal kararıyla birlikte bu tartışmaların, 2017’de yapılan ve oy kullanma işlemi sırasında mühürsüz oyların da geçerli sayılacağının açıklandığı referanduma kadar uzanabileceği unutulmamalıdır.
İkinci aşama işte bu nedenle iktidar açısından darbenin 19 Mart’ta yapılan ilk aşamasından daha vahim sonuçlar doğurabilir. İçinde bulunduğumuz süreçte muhalefetin üzerinde durması gereken öncelikli konu referandumu tartışmaya açmaktır. Çünkü ancak bu tartışma, iktidarın yapacaklarının nerelere varabileceğinin farkına varmasını sağlayabilir.