İktidar yolu her masada bulunmakla açılır
Kadir Serkan Selçuk
19 Mart darbesinin ardından ortaya çıkan muhalif enerji bugünlerde belli oranda azalmış gibi görünüyor. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının üzerinden uzun bir zaman geçmesi, CHP’nin kayyım veya kurultayın iptal edilmesi ihtimalleriyle karşı karşıya kalarak bir de bu tehlikeyle uğraşmak zorunda kalması gibi nedenlerle mücadelenin dozu ve etkisi ilk günlere oranla bir hayli düşük seviyelerde.
Boykotların büyük oranda unutulması, mitinglerin her ne kadar sokağı diri tutmaya yarasa da medyadaki etkisinin azalması ve Antalya, Adana, Adıyaman belediyelerine yapılan operasyonlara tepkinin beklenenden düşük kalması bunun göstergeleri arasında.
Düşen enerjinin, yukarıda sıralananların yanı sıra en önemli nedeni ise yeni açılım sürecinin başlatılmasıyla birlikte gündemi belirleme gücünü iktidar kanadının tekrar yakalaması oldu. AKP, MHP ve Dem Parti’nin bir araya gelerek açılım için ortak strateji ve yol haritası oluşturmaları CHP’yi bu süreçte izleyen ve bekleyen konumuna soktu.
CHP’nin bu durumdan kurtulması için yapması gereken öncelikli iş komisyon çağrısına olumlu yanıt vermekti. Çünkü CHP’nin komisyona katılımı, üzerindeki edilgen rolü atabilmesi açısından son derece gerekli ve önemliydi. CHP yönetimi belki bunu görerek belki de kendilerince başka nedenleri öne alarak komisyona katılmaya karar verdi ve doğru olanı yaptı.
Elbette ki iktidar kanadının CHP’yi komisyona davet etmekle farklı amaçlar peşinde olmadığı düşünülemez. Amaç, özellikle muhalif medyada sürekli dillendirilenin aksine, CHP’nin komisyona katılmayacağı düşünülerek ana muhalefet partisinin barış yanlısı olmadığının propagandasını yapmak, bunun yanında edilgen halinin devamını sağlamaktı. CHP komisyona katılma kararı alınca bu planları suya düştü.
İktidarın planlarını boşa çıkaran ilk eşik aşılmıştır. Bundan sonra ana muhalefet partisinin komisyon çalışmaları sırasında takınacağı tavır da oldukça önemlidir. CHP’li üyelerin komisyon çalışmalarının açılımla sınırlı kalmasına dikkat edip, yapıcı bir şekilde, hatta masaya belli çözüm önerileri sunarak hareket etmeleri iktidarın planlarını bir defa daha suya düşürecektir. Bu strateji aynı zamanda CHP’nin edilgen durumdan kurtulmasını da sağlayacak ve tekrar gündemi belirleme gücü kazanmasının önünü açacaktır.
Ana muhalefet partisi iktidara gerçekten adaysa ve ülkeyi yönetmeye hazırsa şimdiden her masada olmak ve fikirlerini herkese açıkça belirtmek durumundadır. Aksi bir tavır, toplumda CHP’nin ülkenin kronikleşmiş birtakım sorunlarından kaçtığı izlenimini doğurur. Bu da partinin şu anda son derece yüksek olan iktidara gelme şansını azaltır.