Cahilsiz Türkiye
"Allah'a diplomam olsun diye dua ederdim. Doçent-rektör falan olmak çocukluk hayalimdi. Baktım kafam basmıyor... Gidip diploma satın aldım. Sonra "Rabbim de milletim de beni affetsin" diye dua ettim. Daha kolay oldu."
Ak Capone.
Sahte diploma haberleri manşetlerden inmiyor.
Meğerse meselenin geçmişi varmış. Soruşturmalar tamamlanmış, iddianameler hazırlanmış… Bu süreçte; ne sabaha karşı kapısı kırılıp evden alınlardan haberdar olduk ne de elleri plastik kelepçeli şüphelilerin tek sıra halinde fotoğraflarına tanık olduk. Bir de baktık ülkenin gündemine oturmuş.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "sahte diploma ve sahte ehliyetlerle" ilgili soruşturma kapsamında 7 Ocak 2025'te 23 ilde; 23 Mayıs 2025'te de 16 ilde eş zamanlı iki operasyon gerçekleştirildi” derken …
Oktay Saral "Muhalefetin son dönemde başvurduğu 'sahte diploma' söylemi, çaresizliklerinin, siyasetsizliklerinin ve tükenmişliklerinin açık ilanıdır." dedi.
“Oktay Saral, Ali Yerlikaya’yı muhalefetin bakanı falan zannediyor olabilir mi?” diye aklımdan geçmedi değil.
"Milletin gündeminde iş, aş, güvenlik ve istikrar varken; onlar dedikodudan, yalandan ve kumpastan medet umuyor.” diyen satırları okurken, bu sefer yanılgıya düşen ben oldum. Farklı bir habere geçtim herhalde… Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’den gönderdiği mesajlardan birini okuyorum, sandım… Oktay Saral’ın sözlerinin devamıymış.
Ama kim olsa yanılırdı. Mesaj şöyle devam ediyordu: “Kendi içindeki skandalları örtbas etmek, geçmişteki şaibeleri unutturmak için sahte ajandalarla milletin aklını bulandırmaya çalışıyor. Ama bu millet her oyunu görüyor, her yalanı unutmadan hafızasına yazıyor."
Siz de İmamoğlu, demez miydiniz? Söyleyen Oktay Saral’mış meğerse.
***
Bir cahillik sarmalındayız.
Cahil, sadece “Öğrenim görmemiş, okumamış” veya “okuma yazma bilmeyen” demek değildir. Öyle olsa, “Anadolu irfanında” söz etmek, yersiz olurdu. Diploma satın alınınca ilim irfan sahibi olunacağını zannetmek de cahilliktir. Hesap sorulmadığı için “haklıyım” duygusuna kapılmak da cahilliktir.
Bütün bunlar toplumda adaletsizlik duygusunu, cezasızlık hissini tırmandıran olaylardır. Nasıl ki “Terörsüz Türkiye” diye yola çıkılan bir süreç var; “Cahilsiz Türkiye” süreci de elzemdir.
***
“Cahilsiz Türkiye” sürecinde “Terörsüz Türkiye” deneyiminden yararlanılabilir. Mesela uygun meydanlara konulacak kocaman saksılar içinde, sahte diplomalar törenle yakılabilir. Bu, topluma güven verecektir.
Sözcü silah yakma merasiminden “Odun ateşinde keleş kebap” diye söz etmişti. Buradaki tek çekincem, Sözcü’nün benzer şekilde “Diploma ateşinde Kâğıt Kebabı” manşetiyle, meseleyi sulandırması olur.
Sonrasında komisyon şart tabii. “Cahilsiz Türkiye” ismi komisyonun ilk toplantısında “Milli Cahilsiz, Liyakatlı Türkiye” gibi bir isimle değiştirilebilir. İsminde “milli” olmadan olmaz. “Yerli” de eklenebilir ama o kadar şart değil. Bu, komisyonun verebileceği bir karar.
Sonra… Sonrasında yol uzun.
Bir genel af çıkartılabilir mesela…
***
Deniz Zeyrek “Bu arada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nda BTK’yla Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan ilgilendiğini öğrendim. Sayın Sayan’ın öyle bir CV’si var ki insanın başını döndürüyor “diyen yazısında diplomaların dökümünü de vermiş…
Sertifikalar hariç, 10 tane. Bunların altısı lisans, ikisi yüksek lisans, ikisi doktora derecesi.
Allah arttırsın, gözümüz yok ama insanın aklına “Çok laf yalansız, çok mal haramsız, çok diploma sahtesiz” olmaz sözü geliyor. Mal mülk değil ki bu, “düğünde taktılar”, “sünnette taktılar”, “kayınvalidemden miras kaldı”… gibi bir açıklaması olsun.
Ama günahını alamayız… Bana kalsa; “çok istemiştir, çok çalışmıştır… çok diploma almıştır…” derdim.
Lakin, bugünkü gelişme şaşırtıcıydı. Sayan, Anadolu Üniversitesi'nden aldığı dört lisans bölümüne dair bilgileri kişisel sitesinden kaldırmış.
Sayan’ın on diploması olduğuna şaşırmamıştım ama dördünü silmesine şaşırdım. Bunları sahte olduğu için mi sildi, özgeçmişinde minimal bir tarz benimsediği için mi sildi? bilemiyorum. Ama olsun, bu tür davranışlar teşvik edilmeli, af gibi uygulamalarla yaygınlaştırılmalıdır.
Örnekte görüldüğü üzere Sayan’ın bu sildiği dört diplomayla ilgili sorumluluğu kalmasın. Sadece silmediği diğer altı diplomasından sorumlu olsun.
“Cahilsiz Türkiye” komisyonunun önerileri doğrultusunda çıkartılacak af yasasıyla, belli bir süre verilsin; bu süre içinde kendi diplomalarını kendileri iptal eden veya silenlere, sahtecilikle ilgili bir işlem yapılmasın.
Bu süre bittikten sonra, diplomalarını kendi silmemiş herkes, diplomalarından sorumlu tutulsun, en ufak bir sahtecilik, usulsüzlük… En ağır şekilde cezalandırılsın.
***
Yüreğimi en çok sızlatan, Abdülhamit’in torunu Kayıhan Osmanoğlu’nun iptal edilen tarih diploması oldu. Okullarda tarih diye okutulanların yarısı zaten dedelerinin hikayeleri. Keşke sahte diplomayı psikoloji veya sosyoloji gibi farklı bir alandan alsaydı, iptal edilmesi bu kadar yüreğe dokunmazdı.
***
Ülkenin sorunu sadece terör veya sadece sahte diploma değil tabii. Çözüm gerektiren sayısız sorun var. Diplomanın sahtesi yanar da, liyakatin sahtesine ne yapılabilir? Zor mesele.
Bir yerden başlamalı.