Kılıçdaroğlu neyi bekliyor?
CHP’nin muhalefet tarzını değiştirerek iktidarın çizdiği çerçevenin dışına çıkması ve yükselişe geçmesi Erdoğan’ı fazlasıyla rahatsız etti. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte Özgür Özel ve ekibinin ortaya koyduğu siyasi mücadele, daha düşük dozda bir tepki bekleyen iktidarı sarstı. İmamoğlu’nun adaylığında ısrar edilmesi planları bozan bir diğer unsur oldu.
Bu sebeple kayyım tehlikesi ortadan kalkmış gibi görünse de, 2023 yılının kasım ayında yapılan kurultayın iptal edilerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun tekrar genel başkanlık koltuğuna oturtulma ihtimali halen devam ediyor. 26 Mayıs’ta yapılacak duruşmada bu yönde bir karar çıkması beklenmese bile, duruşma ertelenerek bu tehdidin sürdürülebileceği öngörülüyor.
Kılıçdaroğlu hakkında iktidar medyasında tam da bu günlerde sürdürülen olumlu propaganda işte bu yüzden tesadüf olarak görülemez. Amaç bellidir. Kılıçdaroğlu tekrar CHP’nin başına geçirilecek, böylelikle güçlü ve etkin muhalefete son verilmesinin yanında İmamoğlu’nun adaylığı tehlikesi de tamamen ortadan kaldırılacaktır.
Bu hesapların dışında, üzücü olan durum Kılıçdaroğlu’nun bu strateji karşısında sessiz kalmasıdır. Eski genel başkanın, iktidarın kendisi üzerinden muhalefeti yok etme planı yaptığını görmemesi mümkün değildir. Sessizliğiyle koltuk için can atar görünen ve kurultayın iptal edilmesi için propaganda yapan gazetecileri arayarak kutladığı iddia edilen Kılıçdaroğlu bu yanlış tutumundan bir an önce dönmeli ve 26 Mayıs’a kadar iktidarın hesaplarını boşa çıkaran bir açıklama yapmalıdır.
Bunu yapmadığı takdirde, koltuğa otursa bile CHP’nin başında eskisi gibi rahat bir şekilde kalabilmesi mümkün değildir. Genel başkanlığı iktidar sayesinde kazandığı için düşük profilli bir Bahçeli olmaktan öteye gidemeyecek olan Kılıçdaroğlu, parti içinde de büyük problemler yaşayacaktır. CHP’ye 13 yıl genel başkanlık yapmış bir ismin, yine genel başkan olarak parti içinde böyle bir muameleye maruz kalmakta ısrar etmesi akıl dışıdır. Kılıçdaroğlu’nun artık mantığın dışında hareket ettiğini gösterecek olan bu tutum, ilerleyen süreçte çok daha vahim sonuçlar doğurabilir.
2023’te yapılan genel seçimlerin kaybedilmesinin ana sorumlusu olan Kılıçdaroğlu’nun böyle bir tutum takınarak muhalefete bir darbe daha vurması, Türkiye’nin demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından uzaklaşmasına ve kuruluş felsefesinden bir daha geri dönülemez biçimde sapmasına neden olabilir.
Kurultay iptal edilirse ve Kılıçdaroğlu koltukta kalmakta ısrar ederse, mevcut yönetimin ve destekçilerinin ayrı bir parti kurmaları da doğru olmaz. Kılıçdaroğlu hemen istifa etmese bile önümüzdeki yıl olağan kurultaya gitmek zorundadır ve artık hiçbir CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun kazanması mümkün değildir. Yapılması gereken, bir yıl parti içinde çalışarak kurultayda bir defa daha galip gelmektir.