
Erdoğan’ın adaylığı DEM Parti’nin elinde

Özgür Özel’in bundan aylar önce ortak kararla erken seçime gitmek için Erdoğan’a verdiği süre iki buçuk yıldı. Seçimlerin yapıldığı 2023 yılının mayıs ayında başlayan bu süre bu yılın kasım ayında doluyor.
Erken seçim kararı almak adına Meclis’te gereken beşte üç çoğunluk için AKP ve MHP milletvekillerinin toplam sayısı yeterli değil. İyi Parti dışındaki sağ partilerin bütün milletvekilleri destek verse bile beşte üç oranına yine de ulaşılamıyor. Mevcut şartlar altında İyi Parti’den bu konuda gelecek bir destek de pek olası görünmüyor.
Bu sebeple geçtiğimiz günlerde Devlet Bahçeli tarafından dile getirilen “Seçimler zamanında yapılacak” açıklaması bir kat daha önem kazandı. Zamanında yapılacak seçimlerden, normal sürenin en fazla altı ay öncesinin kast edildiği kuşkusuzdur. Aksi takdirde Erdoğan’ın tekrar aday olması mümkün olmaz. Ancak özellikle son bir ayda yapılan sindirme ve tasfiye operasyonundan sonra cumhur ittifakının iki liderinin de Erdoğan’ın adaylığı konusunda ısrarcı olacakları kesindir. Bu sebeple cumhur ittifakının CHP’nin belirlediği tarihi olabildiğince öteleyerek 2028’e az bir zaman kala bir şekilde Meclis’ten erken seçim kararı çıkartmaları zorunludur.
Bahçeli’nin, CHP’nin verdiği iki buçuk yıllık süreyi kabul etmeyen açıklaması, Meclis’teki sandalye dağılımı göz önünde alındığında sadece DEM Parti’nin vereceği destekle erken seçime gidilebileceğini göstermektedir. Yani Erdoğan’ın adaylığı artık DEM Parti’nin elindedir. Öncülüğünü Bahçeli’nin yaptığı açılımın böyle farklı bir anlama da sahip olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Bu açıkça Erdoğan’ın siyaseten sıkışması anlamına gelmektedir. MHP-DEM Parti yakınlaşmasıyla hem sağdan hem de soldan kuşatılan cumhurbaşkanının, görevini sürdürebilmek adına bu iki partiye ihtiyaç duyması, ilerleyen süreçte ellerinin her geçen gün daha da bağlanmasına yol açabilir. Bahçeli’nin Öcalan çıkışını yaptığı ilk günlerde sessiz kalmaya özen gösteren ve yeni bir açılıma pek de niyetli görünmeyen Erdoğan’ın yakın zamanda DEM Parti heyetini kabul etmiş olması bunun göstergesidir.
Fakat nasıl bir hesap yapılırsa yapılsın, erken seçim kararı alarak başlayacak bir üçlü ittifakın sadece ve sadece çıkar ortaklığına dayalı bir yapıdan başka bir şey olmadığı, Erdoğan’a seçim kazandırarak görevini tamamlayacağı ve bu üç partinin bir arada kalarak demokratik Türkiye idealini gerçekleştirmelerinin imkânsız olduğu yadsınamaz.
Bütün iyi niyetlerine rağmen geçmişten ders almadıkları görülen ve demokrasiyi yalnızca Kürt sorunu çerçevesinde değerlendiren DEM Parti yöneticilerinin Erdoğan iktidarının sürmesinde yalnızca bir aparat olarak görüldüklerini anlamalarının erken seçim kararının öncesinde mi yoksa sonrasında mı olacağı da demokrasimizin geleceğini belirleyecek önemli etmenlerden biri olacaktır.