Umutsuzluğa yer yok
24 Haziran 2018 seçimlerinin sonuçları o dönem muhalif kesimi büyük ölçüde yanıltmıştı. Tayyip Erdoğan'ın yeni sistem için ilk defa Cumhurbaşkanı seçilmesi, seçim sonuçlarının büyük oranda yanlış yorumlamasına sebep olmuş, bu yanlış yorumlar da büyük bir hayal kırıklığı yaratarak geleceğe yönelik umutların sönmesine yol açmıştı.
Oysa 24 Haziran 2018’de ortaya çıkan tablo gerçekçi bir biçimde analiz edildiğinde, bu seçimden zaferle çıkan hiçbir kişi ve partinin olmadığı açıkça görülebilir, bugün "Tek adam" olarak karşımıza çıkarılan Erdoğan'ın sanıldığı kadar güçlü bir durumda olmadığı anlaşılarak ona göre politikalar üretilebilirdi.
7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından yaşanan üç aylık dönem dışında AKP, 16 yıl boyunca ezici bir çoğunlukla iktidarı elinde tuttu. Kimseye sormadan, danışmadan, hatta kendi milletvekillerinin bile zaman zaman habersiz şekilde oy kullanmaları neticesinde yasaları Meclis'ten geçirdi. Gerek duyduğu zamanlarda ise ülkeyi referanduma götürerek istediklerini yaptırdı.
Bugün AKP, üstelik yedi yıldır Meclis'te salt çoğunluğa bile sahip değil. Meclis'ten geçirmek istedikleri en basit yasalar bile, MHP lideri Bahçeli'nin iki dudağının arasından çıkacak sözcüklere bağlı.
Bu noktada AKP-MHP ortaklığının, AKP'nin tek başına iktidar olduğu yıllardan çok daha karanlık günler yaşamamıza sebep olduğu savunulabilir. Yer yer örnekleri görülse de bu tam olarak doğru değildir. Her şeyden önce bu iki partinin toplam milletvekili sayısı bugün referandum kararı almak için bile yeterli değildir. Zaten bugün Dem Parti’ye duyulan ihtiyacın nedenlerinin önde gelenlerinden biri de budur.
Muhaliflere büyük umut aşılayan 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP ile MHP'nin toplam oy oranı yüzde 57,2'ydi. Bu oran 1 Kasım'da 61,4'e kadar yükseldi. Ancak bu tarihten itibaren, Cumhur ittifakı gitgide erimeye başladı. Gerçeği tam yansıtmasa da, 16 Nisan 2017 referandumunda AKP-MHP'nin başını çektiği "EVET" cephesinin oy oranı yüzde 51,4'tü.
Referandumda AKP-MHP seçmeninin belli oranının "EVET" oyu kullanmadığı düşünülebilir. Ancak daha sağlıklı veriler sunabilecek 24 Haziran 2018 seçimlerine bakıldığında AKP-MHP oy toplamının yüzde 53,6'ya kadar gerilediği ve bu oranın 2023 genel seçimlerinde yüzde 45’e kadar düştüğü görülebilir.
Artık Cumhur ittifakı hem Meclis’te hem de toplum içinde en güçsüz dönemini yaşamaktadır. AKP ve MHP, doksanlı yılların ANAP ve DYP'sinin içine düştükleri sarmalın aynısına yakalanmış durumdadırlar. ANAP ve DYP yıllar yılı birbirleriyle didişerek en sonunda yok olmuşlardı. Bugün ise AKP-MHP ikilisi uzun dönemdir birbirlerine tutunarak erimeye devam etmektedirler.
Bütün bu veriler bize bir şeyi açıkça gösteriyor. Tayyip Erdoğan, zannedildiği gibi her şeye muktedir bir güç sahibi konumunda değildir. Yorgun ve Bahçeli karşısında çoğu zaman çaresizdir. Siyasi geleceği Bahçeli'nin ve Dem Parti’nin ellerinde olan bir "Tek adam"ın söz konusu olamayacağı da açıktır.