İstanbul
Az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28
88.160,00 %3.111

Solun mirası 5

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Solun mirası 5

Sonunda TİP'i bölünmeye kadar götüren ve etkisini neredeyse sıfırlayan büyük bir hata daha en başında yapıldı. Bu hata, kuruluş aşamasında hiçbir ilgi ve alakası bulunmamasına rağmen, partinin kuruluşunda büyük emeği olan sendikacılar tarafından partinin başına geçmesi için Mehmet Ali Aybar'a öneri yapılması ve bu önerinin kendisi tarafından kabul edilmesi oldu.

Aybar, özellikle altmışların sonuna doğru farklı düşünce ve görüşleri açık bir şekilde parti içinde dile getirerek partinin Marksist kimliğinin dışına düştü ve başta Behice Boran ile Sadun Aren olmak üzere partinin önde gelen isimlerinin tepkisini çekti. 1965’te 1969’a kadar partinin giderek kan kaybına uğramasında bunun payı da yadsınamaz.

Mehmet Ali Aybar hakkındaki en önemli kaynaklardan biri, yaşamının son yıllarında Uğur Mumcu ile yaptığı ve kitap haline getirilen söyleşisi. Söyleşinin yapıldığı yıl 1986. Söyleşi ilerledikçe Uğur Mumcu’nun Aybar’dan ideolojik olarak etkilendiği görülüyor.

Uğur Mumcu’nun kitaba yazdığı önsöz, Ortodoks Marksizme ve Sovyetlere karşı Avrupa Marksizminin savunusundan ve proletarya diktatörlüğüne karşı sınıflar arası işbirliğinin öne çıkarılmasından ibaret.

 “Sonuç ne olursa olsun, bu, Avrupa’daki komünist partileri, Bernstein ve Kautsky’nin 19.yüzyıl sonları ile 20.yüzyıl başlarında attıkları temellerin, 1970’li yıllardan sonra Avrupa’da giderek güçlendiğini göstermektedir. Marksizm’in bu yeni yorumu, ideolojik düellosunu Leninizm ile yapmak zorundaydı. İşte Avrupa Komünizmi bu düellonun adıdır.” (Aybar İle Söyleşi – Önsöz)

Yine aynı dönemde Behice Boran ile yaptığı uzun söyleşiyi de kitap haline getiren Mumcu’nun, Aybar’ın aksine Boran ile sık sık fikirsel anlaşmazlıklar içine düştüğü görülüyor.

"Boran, düşüncelerinde ısrarlı; görüşlerini büyük bir direnç ile savunuyor. Tartışıyoruz. Bir konu üzerinde dakikalarca tartışıyoruz. Asıl konumuz, TİP. Türkiye İşçi Partisi'nin kurulması, gelişmesi, parti içinde başlayan uyuşmazlıklar. Anlatıyor, dinliyorum. Afganistan işgali, Polonya olayları, Sovyetlerin 1968'deki Çekoslovakya işgali, proletarya diktatörlüğü... Bunların hiçbirisinde anlaşamıyoruz." (Bir Uzun Yürüyüş)

1945 yılında Ahmet Emin Yalman’ın önerisiyle Vatan Gazetesi’nde yazmaya başlayan Aybar, köşesinde genel olarak, tek parti rejimine karşı demokrasiyi savunan yazılar kaleme aldı.

Çok partili düzene geçilmesi ile birlikte ise 1946 yılında yapılan seçimlerde Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili adayı oldu. Kendisi o dönemde DP ile ittifak yapan solcu aydınlardan biriydi. Amacı, kendi deyimiyle tek parti rejimine ve İsmet Paşa’nın milli şefliğine karşı işbirliği oluşturmaktı. Ancak bu işbirliği bilindiği gibi çok kısa sürdü ve DP’liler Aybar ile yollarını ayırdılar. Aybar’ın DP ile işbirliğinden TİP liderliğine ve partinin bölünmesine kadar giden serüveni oldukça ilgi çekici ve uzun uzadıya incelenmesi gereken bir süreçtir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *