
Demir Kubbe sistemini yazılım penceresinden incelemek

İsrail'in Demir Kubbe (Iron Dome) hava savunma sistemi, son günlerde teknolojik bir efsaneye dönüştü. Ancak bu sistemin "mucizevi" başarısı, yazılımsal dinamiklerle şekilleniyor. Peki, yazılım mimarisi bu savunma kalkanını nasıl ayakta tutuyor? Ve neden bazen başarısız oluyor?
Demir Kubbe Nasıl Çalışıyor
Demir Kubbeyi işler halde tutan şey, arka planda sürekli iletişim hâlinde olan üç ana yazılım bileşenidir.
Bunlar:
Radar ve İzleme Sistemi (ELM-2084): "Füzeleri tespit eden radar, saniyeler içinde roketin hızını, gideceği yönü ve çarpacağı noktayı belirleyerek anlık tahminler yapabiliyor.
Savaş Yönetim ve Kontrol (BMC): Bu, sistemin karar merkezi. Radardan gelen bilgiye göre roketin boş bir araziye mi, yoksa yerleşim yerine mi düşeceğini hesaplıyor. Eğer roket tehlikeli görünüyorsa, müdahale onayı veriyor.
Füze Fırlatma Kontrol Yazılımı: Önleme füzelerini ateşlerken, gerçek zamanlı verilerle hareket parametrelerini (açı, hız, patlama zamanı) günceller.
Bu bileşenlerin senkronizasyonu, milisaniyelik karar süreleri ile hayatî önem taşır. Bir iletişim gecikmesi veya yazılım hatası, büyük bir felakete yol açabilir.
Savaş Alanında Öğrenen Sistem
Demir Kubbenin en az bilinen yönlerinden biri, aslında sürekli kendini geliştiren bir yapay zekâya sahip olması. Sistem, her saldırıyı adeta yeni bir ders olarak görüyor. Her roketin hızı, yüksekliği, manevrası gibi verileri kaydediyor ve bu verileri derin öğrenme algoritmasına aktarıyor.
Yani düşman roketini sadece imha etmekle kalmıyor, Demir Kubbe de o saldırıdan bir şeyler öğreniyor.
Bu öğrenme süreci sayesinde sistem, yıllar içinde daha doğru tahminler yapar hale geldi. 2011’de %90 olarak açıklanan başarı oranının belirli dönemlerde %99 seviyelerine ulaştığı iddia ediliyor. Eğer doğruysa, bu başarının arkasında kesinlikle öğrenen bir yapay zekâ var.
Demir Kubbenin Siber Zayıflıkları
Yazılım ne kadar gelişmiş olursa olsun, dijital sistemlerin ortak bir zayıflığı vardır: Siber saldırılara açıklık.
2023 yılında Anonymous Sudan adlı hacker grubu, Demir Kubbenin erken uyarı sistemini hedef aldığını iddia etti. Bu iddia ne kadar doğru bilinmez ama sistemin radarlarıyla karar merkezi (BMC) arasındaki kablosuz iletişim hattının kesilmesi bile tüm işleyişi durma noktasına getirebilir.
Nitekim Mayıs 2023’te Gazze’den fırlatılan roketlere karşı sistemin başarı oranı %67 olarak açıklandı. Bu oran, “Demir Kubbe her zaman yüksek başarıyla çalışır” algısını sorgulatmaya başladı. O dönem yaşanan performans düşüşünün sebebi teknik bir arıza mıydı, yoksa siber bir saldırı mı? Bu hâlâ net değil. Ama kesin olan şu ki, yazılım tabanlı her sistem gibi Demir Kubbenin de görünmeyen dijital zaafları var.
Demir Kubbenin Sınırı
Sistemin en büyük sınavı, çoklu saldırılarla karşılaştığında yaşanıyor. Özellikle eş zamanlı gelen yüzlerce roket, algoritmanın karar verme kabiliyetini zorlamaya başlıyor.
7 Ekim 2023 günü, Hamas 20 dakika içinde 1.400 roket fırlattı. Sistem bir süre çalıştı ama ardından "mühimmat yönetim algoritması" olarak bilinen yazılım bile yetişemedi. Dört saat içinde önleyici füze stokları tükendi. O gün 3.700 roketin yalnızca yarısı durdurulabildi.
Neden mi? Çünkü sistem aynı anda onlarca hedefle karşı karşıya kalınca, hangisinin öncelikli tehdit olduğuna karar veremedi.
Tıpkı bir acil servis doktorunun aynı anda 100 hasta geldiğinde hangisini önce tedavi edeceğini bilememesi gibi. Demir Kubbe de o gün buna benzer bir olay yaşadı.
Savunma Sistemleri İnsansız Karar Vermeye Hazır mı?
Demir Kubbe, savaş alanında kendi başına karar verebilen en gelişmiş sistemlerden biri. Gelen bir füzenin tehdit oluşturup oluşturmadığına saniyeler içinde karar veriyor. Ve çoğu zaman doğru ve başarılı bir şekilde çalışıyor.
Ama burada ciddi bir soru ortaya çıkıyor:
Bir hedefin vurulup vurulmamasına bir yapay zekâ mı karar vermeli?
İsrailli Uzman Tal Lev Ram’ın da dediği gibi, “Demir Kubbe’ye fazlasıyla bağımlı hale geldik. Oysa %100 koruma diye bir şey yok.” Ne kadar gelişmiş olursa olsun, hiçbir algoritma mutlak doğruluğa sahip değil.
Ya bir gün algoritmalar yalnızca roket atmakla kalmaz, savaşı yönetmeye başlarsa?
Bu da başka bir yazının konusu olsun…