Sebep sonuç ilişkisi kopuk olunca
Her sonucun bir nedene dayanması gerekliliği kimi zaman bilerek, düşünerek, kimi zaman da içgüdüsel olarak hemen hemen tüm insanlar tarafından sıkça gerçekleştirilen bir çıkarsamadır. Sonuçla sebebi arasında kurulan ilişkinin ne kadar sağlıklı olduğu, yani ne kadar güçlü, doğru ve sağlam temellere dayandığı, kişinin bilgi birikimi, eğitimi ve doğuştan gelen karakteristik özellikleri başta olmak üzere birçok etkenle doğrudan ilişkilidir. Toplumlar da tıpkı bireyler gibi hayatta kalma ve güvenli bir gelecek inşa etme sürecinde sebep sonuç ilişkisini mümkün olduğunca sağlıklı kurma çabası içindedirler.
Burada temel amacımız, sebep sonuç ilişkisi bağlamında toplumsal bir tümevarıma ulaşmak için, bireysel analizlerden yola çıkarak bireylerin toplamının, toplumsal davranışlarını anlamaya, anlamlandırmaya çalışmak olacaktır.
Bizim de bir parçası olduğumuz doğu coğrafyasında sebeple sonuç arasındaki bağın sağlıklı olarak kurulamıyor olması gerçeği ile kurumsal siyasetle bireyler arasındaki ilişkinin son derece asimetrik yürüyor olması gerçeğini ilişkilendirirsek, sorunun ortaya konulması, tespiti yolunda daha sağlıklı bir yol izlemek mümkün olacaktır.
Doğu toplumlarında sebep ile sonuç arasındaki ilişki ya sezgisel, duygusal ya da inanç temelli değerlendirmelerle kurulmaya çalışılmakta. Bu yolla elde edilen çıkarsamanın zayıflığı ve manipülasyona son derece açık olması, siyaset kurumunun ekmeğine yağ sürmekte ve yine siyaset kurumu tarafından beslenmektedir. Herkes tarafından bir şekilde görülen olguların sebepleri asıl bağlamından çıkarılıp, daha uygun görülen ve kullanışlı bir zemine çekilmekte.
Her olgu bir nedene dayanır. Biz toplum olarak sonuç ile sebep arasındaki bağı kurma yönünde eskiye oranla daha da ciddi sorunlar yaşayan bir toplum olduk. Sonuçlar ve nedenleri arasında sağlıklı bir ilişki kuramıyor olmak başlı başına bir sorun olmakta birlikte, böyle bir ilişkinin olmasını gerekli görmeyen bir kitlenin azımsanmayacak oranda olması da başka bir sorun.
Örneğin: Orta gelir seviyesinden yıllardır çıkmadığımız gerçeği ile son derece bozuk gelir dağılımımız arasındaki sebep sonuç ilişkisini kurmak bu kadar zor mu?
Dünyada hemen hemen tüm ülkeler enflasyonu tek hanelerde indirmişken, bizim uzun yıllardır dünyada parmakla gösterilen yüksek enflasyona sahip ülkelerden olmamız gerçeğinin asıl sebebini ne zaman anlayacağız.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2004 yılında dünyada yıllık ortalama gıda enflasyonu yüzde %6,7 iken Türkiye'de %43,6 olarak gerçekleşti. Bu sonuçla sebepleri arasındaki ilişkiyi kuramazsak bu durum böyle devam eder gider.
Bu kadar ormanımızın yanmasının asıl nedeninin orman yangınları olmadığını, her gün birkaç kadınımızın cinayete kurban gidiyor olmasının birer adlı vaka olmadığını, aynı sorunlarla on yıllardır boğuşup duruyor olmamızın normal bir durum olmadığını, sonuçlarla sebepleri arasında sağlıklı bir ilişki kurabildiğimiz zaman anlayacağız.
Sonuç olarak, sebep sonuç ilişkisini akıl, mantık, bilim vs. zemininden çıkartıp, daha çok sezgi, inanç hatta çıkar zemininde anlamlandırmaya devam ettikçe yaşadığımız olumsuzlukları anlamamız mümkün görünmüyor.