Kolları göğüste birleştirmek, yıllardır çoğu kişi tarafından “savunmacı bir duruş” veya “iletişime kapalı olma” işareti olarak yorumlanıyor. Ancak uzmanlar, bu hareketin arkasında sandığımızdan çok daha fazla duygu ve ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Psikologlara göre insanlar kaygılandığında, tehdit altında hissettiğinde ya da ortamdan emin olmadığında içgüdüsel olarak kollarını kapatıyor. Vücudun önünde oluşturulan bu fiziksel bariyer bilinçsizce güvenlik hissi veriyor. Eğer kişi aynı anda omuzlarına sıkıca tutunuyorsa bu durum çoğu zaman stres göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Bununla birlikte, kolları kavuşturmak her zaman negatif anlam taşımıyor. Bazı araştırmalar, zor bir işe başlamadan önce bu pozisyona geçen kişilerin daha yüksek odaklanma seviyesine ulaşabildiğini gösteriyor. Yani bu hareket, kimi zaman dikkati toplama yöntemi bile olabiliyor.
Bağlam, yorumlamada belirleyici rol oynuyor.
Uzmanlar, beden dilinin tek başına okunamayacağını özellikle vurguluyor. Kişinin yüz ifadesi, ses tonu, duruşu, ortamın sıcaklığı hatta alışkanlıkları bile bu hareketin anlamını tamamen değiştirebiliyor. Örneğin biri kollarını kavuşturmuş olsa da gülümsüyor, konuşmaya devam ediyor ve bedenini karşı tarafa dönük tutuyorsa bu duruş çoğu zaman rahatlık göstergesi olarak yorumlanıyor.
Tam tersine, kolların kavuşturulması somurtma, geriye çekilme, göz temasından kaçınma gibi işaretlerle birleştiğinde kişinin rahatsız olduğunu veya iletişime kapalı olduğunu gösterebiliyor.
Yanlış inanışlar da oldukça yaygın.
Kollarını kavuşturan herkesin öfkeli olduğu, karşıt görüşte bulunduğu ya da iletişimden kaçtığı düşüncesi uzmanlara göre hatalı. Bazı kişiler yalnızca üşüdüğü için bu pozisyonu tercih ediyor, bazıları ise strese karşı kendini sakinleştirmek için bu duruşu otomatik olarak benimsiyor.
Beden dili uzmanları, yanlış anlaşılmaların çoğunun tek bir harekete aşırı anlam yüklemekten kaynaklandığını belirtiyor. Doğru değerlendirme için tüm işaretlerin bir arada okunması gerektiği vurgulanıyor.