Portakal, sıcacık, bir kere önce kendi etrafına topladığı renk ile adeta güneş. Neticede, hepimiz bir rengiz. Bir ülke, bir kıta, bir galaksi.
İlkokulda öğretilen, soydum da bir yalan uydurdum, hikâyesi değil. Yalan isteyen, portakalı alet etmez, her saha, zemini müstakil kılar kendine. Kaldı ki portakalı soyunca kabuğunda beyazlığı vardır, ince bir sünger edasıyla yayılır. Herkes atar, soyarken hâlbuki tüm ihtişam kaynağı, protein yatağı, orasıdır.
Portakal, İpekyolu’nun Anadolu’muzdan geçtiği zamanlarda, narenciye ürün ancak Hindistan üzerinden geliyor. Ümit Burnu’nun keşfedilmesinden sonra güzergâhların değişimi, artan sömürgecilik ve tüm zamanlarda adını taşıyacak Portakal, Portekiz.
İyi ki gelmiş! Nur topu gibi, güneşler dolduruyor kış günlerimize. Aile büyük; Greyfurt, mandalina, limon… Sarının içinde, ateşin girdiği tüm tonlar…
GÜNEŞ OLABİLMİŞ KADINLAR
Sekiz mart, her yıl olduğu sloganlardan öteye gidemeyen, söylemlerin bir sonra ki yıl, bir türlü yerine oturamadığı günler. Kadınlar cesaretsiz değil oysaki, ama temel sorun, yaptırmayanlar kadar çözüm arayanlarda da sanırım biraz. Vizyon önemli. Nar’ı bile soyma şekli var, tıpkı yalansız portakal gibi. Bu arada nar kabuğu, rendelenip ya da küçük kabuklar halinde akşamları çayınızın içine attığınızda hem aromatik bir tat veriyor, hem vitamin deposu. Ayrıca salatalar üzerine de rende formatı ile kullanılabilir, söylemesi. Hala evine nar, portakal alabilenlere..
Bu özel günde, belliydi sokaklara girilemeyeceği, belliydi bazı şeyler. O yüzden ben tercihimi, Hollanda Konsolosluğu davetine icabet etmekte buldum. Güneş, Kadınlar…
Bütün kadınlar, toplandık! İlla basın görevlisi olman gerekmiyor. Önceliğin kadın, olman! Bu yüzden seviyorum, yani basın kartın varmış, yokmuş, hiç önemi yok! Bunu bir fors haline getiren zihniyeti anlamak mümkün değil!
Hele hele salgın dönemi; aşıdan yararlanmak, park yeri için kullanmak, neyse faydaları, etinden sütünden. O yüzden o da zaten artık sarı değil. Dolayısı ile işlev ne? Bir basın olduğunu söyleyip, beraber çalıştığı yoldaşına tokat atmak için fors kullananda var. Kadını aşağılamak için kullanan kadar hemcinsine yapan da!
Dolayısı ile Hasan Tahsin’den, Halide Edip’ den, basın kartı istenmedi!
Hele hele, Türk kadınından, Milli Mücadele’ de görev alması için icazet alması da! Hani Barış Manço diyor ya, her zaman doğru söylediği gibi: Kim haklı, kim haksız karışmış.. O yüzden hele bu dünyada, yalın olmak o kadar önemli ki. Tek kartım var, o da akbil! Doldurabilirsem çok işe yarıyor, yüzeyi mor mor çok afilli.
Doldurmak zaten mesele, hakkını alamadığın zamanları düşünürsen, çok da kıymetli. Bu ülkede çifte maaş alanlar kadar hakkı verilmeyenler o kadar çok ki!
Hatırlatayım, aylık akbil ücreti: 450 TL(Tam) 75TL(Öğrenci)
Girdik konsolosluğa, nezaket, görmüş, görülmüş Avrupa standartları, tek tek dolaştı İstanbul Hollanda Başkonsolosu, Arjen Uijterlinde.
Avrupa İnsan Haklarında görev almış, farklı organizasyonlarda görev almış kadınlar, hele birde şiddete maruz kalmış kadınların, hemcinslerinin hakkını arayan gerek içerde, gerek dışarıda mücadele veren, İstanbul Barosu Kadınları.
.jpg)
Dedim, kadının kadına yaptıkları için de çözüm aranıyor mu? Güldük, beraber. Öyle ya. Dışarı meselelere bakmadan, içeriye sıra gelemiyor. Zaten savaşmak isteyen, ne topladıysa dünyada savaşmak için kadın, erkek, hayvan, çocuk ayırt etmeksizin savaşıyor. Barış, onlar için üç günlük, bir kültür turundan bile az, maalesef.
Barışı önce içinde, hatasını önce kendi özünde göremeyene, ne anlatsan boş. O yüzden diyoruz ya, sevgi önemli.
KOŞULSUZ SEVEBİLMEK
Sev kardeşim! İnsanı sev. Aşk ilişkisinden önce, bedensel açlığından önce, kadın-erkek-ağaç-çocuk –ot ayırt etmeksizin çıkarsız sev, sevebiliyorsan.
Evet, dünyayı kadınlar güzelleştirecek ama içi iyi kadınlar!
Bakın burası çok önemli. Kadın, doğuran fiziki olarak değil sadece yaratıcı güç. O yüzden dünyada varlığı çok daha önemli. İki adım önde başlıyor, karşı cinsinden ve bu kadınlar, evlat yetiştiriyor. İçi, dışı, yeterince aydınlanmamış, birey ve kadın, ne şekilde faydalı olacak. Ana gibi, hiç tanımadığını bile yeterince sarıp, kollamadan?
Kadın, önemli. Vizyon önemli. Bilgi, doğru bilgi sahibi olmak, önemli.
Sevmek, hepsinden önemli!
Tıpkı adam olmanın, cinsiyeti olmadığı gibi. Halbuki işimiz kolay genlerimizde var, atalarımız ecdadımız, ne kadınlarmış! Dedirten, cinsten. Tırnağının kenarı olabilsek, yeter de artar, ömrü hayatımızda.
WOO üyesi olarak, ING Türkiye Kurumsal Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Akay’ın, kadınların sürdürebilirlik alanında rolü, müthiş güzel konuşmasını gururla izledik. Zaten Fast Company Dergisi tarafından ulusal-uluslararası jürinin değerlendirdiği “Türkiye’nin Sürdürülebilirlik Liderleri 50” listesinde bir kadındı. Gurur duymazsak, bunu paylaşmazsak ayıp!
Resepsiyonda ayrıca en hızlı şekilde “speed dating / hızlı buluşma” seansları başladı. Müthiş güzeldi, her şey.
Kadın kadına, kadının kadına, kız kardeş olarak kucak açabildiği oranda ve noktada.
Baş Konsolos, Arjen Uijterlinde tek tek konukları dolaştı ve sıra bizim masaya geldi. Hoş geldiniz, burada sizi/sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz, dedi.
2021 yılının sonlarında, Sakıp Sabancı Müzesi, Atlı Köşk’teki yeni yıl karşılamasında bizlere birer magnet verilmişti, bende jest olsun diye onu çengelli iğne ile bir şekilde ayarlayıp, ceketimin sol köşesine taktım.
O gece, sadece birkaç görevlide, bunun rozet hali ile orijinal yakalık olarak vardı, tabii Başkonsolos da da. Bir, iki cümle konuştu, sonra bana döndü, yakamdakini göstererek:
-Neden yuvarlak? Dedi.
Yuvarlak, çember, severim hoştur, saliseler içinde, içsel sesim dönüyor, dünyanın yuvarlaklığı gibi. Sessizliğimi koruyarak,
Bende soru sordum:
-Neden?
-Çünkü direksiyon gibi düşünün, her şey yolunda ve sizler yapacaksınız, bunu, dedi.
Bana kalırsa, sadece o güne özel değil tüm zamanları kuşatacak bir cevaptı, tıpkı portakal gibi küçücük dünyamızın, kocaman sevgisi ile ve de direksiyon bizde olarak.
Her şey yolunda,
Ve her şey olması gerektiği gibi olmakta.
Cevap verdim: Harika!
Gerçekten, hiç direksiyon aklıma gelmemişti.
Jestimin karşılığını orijinal yaka broşum ve tohumu kendinden hediyeli kalemim ile aldım.
Direksiyonun hâkimiyetinde, tüm yeni ve güzel başlangıçlar için en uygun yere, en uygun zamanda ekeceğim.
Hoş bir gecenin ardından huzurla ayrıldım ki, 8 Mart haftasından beri direksiyon yoluna durmaksızın devam ediyor.
Ne diyelim,
VENİ VİDİ VİCİ.
Sonsuz şükürle.
Yorum Yazın