Amacınız müzakere mi mücadele mi?
Çok partili demokratik yaşama geçtikten sonra halk, gerek kişisel, gerekse toplumsal her türlü sorununun çözümünü siyasi partilerde aradı. Kaygılarının, korkularının kalkanı, hayallerinin çözüm adresi hep siyasi partiler oldu. Zaman zaman darbelerle kesintiye uğrasa da, zaman zaman umut bağladığı partiden umudunu kesse de, yine çarenin adresi hep seçimler, partiler oldu.
Varlık nedeni olan halk ta siyasi partiler için bir o kadar vazgeçilmezdir doğal olarak. Bazen hayal, bazen gerçek, umut dağıtarak vatandaşla arasındaki bağı güçlü tutmaya çalıştı siyasetçiler.
Peki bu ben senin için varım, sen de ben varsam varsın ilişkisi bugüne kadar olması gerektiği gibi ve olması gerektiği kadar sağlıklı bir şekilde gelebildi mi?
Bugün sayısız sorunumuza çözüm beklerken, geleceğe dair hayaller kurarken doğru yere mi bakıyoruz?
Baktığımız yer elbette siyaset olacak, seçimler olacak, siyaset kurumu olacak ama mesele baktığımız yönün doğru olup olmadığı.
Ekonomiden özgürlüklere, kişisel ve toplumsal tüm alanlarda yüzyıla yakın zamandır siyasetin derdimize ne kadar çare olabildiği, bilakis sorun çözmekten çok kendi ürettiği sorunları çözüyormuş gibi yapmaktan başka bir şey yapmadığı gerçeği sonuç olarak ortada duruyor.
Terör ve demokratikleşme önde gelen sorunlarımızdan ikisi.
Terörsüz Türkiye Süreci
Sürecin ana aktörleri olan Cumhur İttifakı ile DEM tarafının eylem ve söylemlerini dikkatle takip edip, incelediğimiz zaman perdenin önü ile arkası arkasındaki farkı daha net olarak görebiliyoruz.
İktidar kanadının her gün biraz daha yaklaşan genel seçimler ve olası bir anayasa değişikliği oylaması için ittifakı genişletme çabasında olduğu toplumun geneli tarafından görünmekte. Bu durum kamuoyu araştırmaları ile de desteklenmekte.
DEM tarafı ise ısrarla süreci, daha demokratik bir Türkiye için yürütüldüğü tezi üzerinden topluma anlatmaya çalışıyor. Bunun da sürecin asıl amacından daha çok, perdenin önüne konulan yüzü olduğu yine kamuoyunun genel görüşü.
Yıllardır "Kürt vatandaşların hakları" adına mücadele verdiği iddiasında olan DEM tarafının topluma, asıl amaçlarına giden yolda denklemi tersten okutma gayreti içinde oldukları açıkça görünmekte.
Nedir tersten okutulmak istenen denklem?
Aslında denklem bir değil iki yönü ile tersten okutulmaya çalışılmakta ve denklem kendi kendini inkâr etmekte. Bir anlamda oksimoron bir içeriğe sahiptir.
Birincisi, bir toplumun tek tek kesimlerinin demokrasi mücadelesi olmaz, toplumun tüm demokratik güçlerinin demokrasi mücadelesi olabilir. Yani Türkiye daha demokratik olduğunda tüm vatandaşlarımız da daha demokratik bir ülkede yaşayacaklardır. Verilmesi gereken mücadele daha demokratik bir Türkiye mücadelesi olmalıdır. Aksi eylem ve söylemleri samimi bulmak mümkün değildir ve asıl amaç sorgulanır.
İkincisi, daha demokratik bir Türkiye'nin müzakeresi olmaz mücadelesi olur ve bu çetin süreç yapısı gereği hiç bir zaman özgürlükleri, insan haklarını ve eşitliği öncelememiş olanlarla değil, ancak ve ancak bu kavramlar üzerine inşa edilmiş sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle yürütülebilir.
Amacınız müzakere mi, mücadele mi?