Silkelenince daldan düşen çürük elmalar
Silkeleme talimatı ile başlayan süreç hız kesmeden devam ediyor. İlk olarak Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve Belediye yönetimine kayyım atanması, ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye başkanları ve bürokratları ile davam eden silkeleme birçok büyükşehir belediye başkan ve bürokratları ile devam etti ve belki daha da edecek.
Bu tutuklamaların tamamı ile siyasi etkiden uzak başlatıldığını varsaysak bile tarafsız hatta birçok taraflı hukuk insanının dahi ortak görüşü yargılama süreçlerinin tutuksuz olarak devam etmesinin doğru olacağı yönündedir. Elbette olayın bu yönü bizi aşıp, sürecin hukuki analizine girer.
Biz konuya bu yaşadıklarımızın sosyolojik ve siyasi analizi ile devam edelim.
Siyaset kurumunun biz ve benzer ülkelerdeki işleyişini birçok kez konu ettik veya yeri geldikçe değindik. Yukarıda da ifade ettiğim gibi sürecin hukuki boyutundan daha çok siyasal boyutunun ön plana çıkmış olması bazı toplumsal ve siyasal gerçekleri görmemize engel olmamalı.
Uzak veya yakın siyasi tarihimiz çok sayıda siyasi transfer ve manevraya, pazarlığa şahit olmuştur. Yakın zamandan aklımızda kalan 2023 genel seçimlerinde sırasında, sonrasında kimlerin neler karşılığı ne ilişkiler içinde olduğuna şahitlik ettik maalesef. Sadece siyasetçiler mi? Bir büyükelçilik için yüz seksen derece dönüş yapıp yaklaşık iki yüz bin meslektaşını bir kalemde satan baro başkanlarını da gördük.
Peki, bu içinde bulunduğumuz dönemde toplumun neredeyse tek umudu olarak görülen başta ana muhalefet partisine mensup siyasetçilerin, umut vadeden, çare biziz diye feryat edenlerin bu tür ilişkiler içinde olmaya hakları var mıdır? Ya halkın umudu partilerin kadrolarını, adaylarını oluştururken bu kadar çürük elmayı barındırmaya hakları var mıdır? Elbette yoktur.
Bir yanda özveri ile mücadele edip, her şeyini ortaya koyan kadroların, diğer yanda zoru görünce dümeni güvenli limana kıran, siyaseti sadece şahsi çıkarı için yapan çürük elmaların varlığı artık toplumun siyasetçi profiline bakış açısını değiştirmesi gerekliliğini ortaya koymakta.
Ülke içinde bulunduğu siyasi iklimden çıkış yolu ararken muhalefetin gerek yerel gerekse milletvekili adaylarını belirlerken bu kadar özensiz olması kabul edilemez. Nasılsa kazanıyor, riske girmeyelim diye yeniden aday gösterilenlerin nasıl topukladığını gördük. Bunun birkaç kötü örnekten ibaret olmadığını da ayrıca görmüş olduk. Kazanır diye aday gösterilen çürük elmalar, sıkışınca kaçtığı yerde oldukça güvende ama bu ülkenin hak, hukuk ve adalet yoluna baş koymuş kadrolara ihtiyacı var.
Bugün belki CHP başta olmak üzere muhalefet partileri ülkenin içinde bulunduğu iklimden çıkışı için çekim merkezi olabilirler ama bu kadar çürük elmayı barındırmış olmalarının hesabını önce kendi içlerinde, sonra da millete vermelidirler. Bunun olacağına dair umudumuz var mı? Hayır. Hesabı millet sormadıkça siyaset kurumu kervanını yürütür.