İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5352 %0.05
49,6395 %0.02
5.778,77 % 0,45
92.050,74 %-1.076
Ara

Artık size kendi seçmeniniz dahi güvenmiyorsa...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Artık size kendi seçmeniniz dahi güvenmiyorsa...

Yaşamın içinde, hatta orta yerinde durur güven kavramı. Çoğu zaman güven ve güvensizlik üzerinden yürür toplumsal düzen ve insan ilişkileri. Zaman zaman hayal kırıklığı ile sonuçlansa da, güven kavramı yaşamın diyalektik dinamiği içerisinde hayata bir anlam katar.

Ekonominin, siyasetin, dış politikanın temelinde çoğu zaman güven vardır. Güven biraz sarsıldı mı her şey tepetaklak döner. İşin kötüsü sarsılan, azalan güven kolay kolay da geri gelmez

Biraz siyasetle güven arasındaki ilişki üzerine duralım.

Siyaset arenasının doğasında biraz da karşı kanadı tehdit olarak görme, gösterme, güvenini sarsma vardır. Söz konusu sağlıklı bir toplumsal yapı olduğunda, siyasi kurumlara güvensizliğin yanında, bazı alanlarda güven duygusu da olmalıdır. Ülkeyi yönetenlere topyekün güven söz konusu olamayacağı gibi, yönetime karşı bütünüyle güvensizlik de sağlıksız bir toplumsal yapının göstergesidir. Yine bir yönetimin icraatlarının kendi seçmenleri tarafından çoğunlukla onaylanması, desteklenmesi, farklı siyasi tercihi olanlar tarafından da kuşku ve güvensizlikle karşılanması bir o kadar doğaldır.

Bir ülke düşünün ki, ülkeyi yönetenlerin icraatlarının büyük çoğunluğu toplumunun geneli tarafından onaylanmıyor. Onaylanmamanın ötesinde, icraatları tereddütü de aşıp tehdit olarak görülüyor. Buraya kadarı zorlama ile de olsa anlaşılabilir ve muhalefetin alanına giren bir karşı duruş olarak yorumlanabilir. Asıl önemli olan, artık size oy veren seçmeninizin önemli bir kısmı dahi, kararlarınıza, icraatlarınıza güvenmemeye, olumsuzluklardan sizin kötü yönetiminizi sorumlu tutmaya başlamışsa, iş siyasetin doğasını aşıp bir başka boyut kazanmış demektir.

Bu durum, yönetimin sürdürülebilir olmasının neredeyse imkansız bir aşamaya geldiğini gösterir. Son dönemlere kadar ülkemizde görmeye alışık olmadığımız bir toplumsal davranış biçimi veya seçmen davranışı ile karşı karşıyayız. Oy vermeye devam etse dahi, iktidarların icraatlarının, kendi seçmenlerin önemli bir kısmı tarafından onaylanmıyor olması durumu.

Özellikle son dönemde yargılamalar, muhalif seçmen tarafından zaten onaylanmamakta fakat artık iktidara oy veren önemli bir kesim de bu yargılamaların doğal sürecinde yürümediği kanaatinde. Yani iktidarda oy veren seçmen de artık yargıya guvenmiyor, yargılamalara inanmıyor.

Ülke ekonomisinin kötü yönetildiğinin muhalefet ve muhalif seçmen tarafından seslendirmesi bugüne kadar sıradan bir durumdu ama artık iktidar kanadına oy verenler de ekonomideki kötü gidişin, kötü ekonomi yönetiminden kaynaklandığı görüşündeler. Çalışan ve emeklinin yaşadığı sıkıntıları, kamudaki israfı tüm toplum kesimleri isyan tonunda dile getiriyorlar. Yani ekonomi yönetimine de güven yok.

Muhalif seçmen gibi iktidara oy verenler de orman yangınlarına müdahalede geç yetersiz kalındığının, tarımsal politikalardaki yanlışlıkların, kentsel dönüşümdeki ihmal ve gecikmeleri farkındalar, farkında olmaktan öte tepkilerini dile getiriyorlar.

Liste uzayıp gider

Genel olarak ifade edecek olursak, bırakın muhalefeti kendi seçmeninizin dahi güvenini kaybetmişseniz buradan değişimden başka bir şey çıkmaz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *