İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5444 %0.06
49,6681 %0.03
5.770,25 % 0,30
91.962,65 %-1.177
Ara

Aydınların görevi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Aydınların görevi

Türkiye’de aydın hareketleri genelde dergilerin içinden çıktı. Kemalizm’in ideolojik altyapısını oluşturmak amacıyla çıkartılan Kadro Dergisi bunun öncülü oldu. Dergi otuzlu yıllara damgasını vurdu ve bir geleneğin de başlamasına yol açtı. Derginin kurucuları arasında yer alan Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi isimler ise dönemin en dikkat çeken aydınları arasında yer aldılar.

Kadro ile başlayan bu gelenek ellili yıllarda Forum ve Akis, altmışlı yıllarda Yön ve Devrim, yetmişli yıllarda ise Birikim ve Yürüyüş dergileriyle sürdü. Turhan Feyzioğlu, Aydın Yalçın, Metin Toker, Doğan Avcıoğlu, Murat Belge, Can Yücel, Yalçın Küçük bu dergilerin kurucuları, yöneticileri veya yazarları olarak o yılların önde gelen aydınlarıydılar.

Ancak tekrarlamak gerekirse bu dergiler, belli bir fikrin etrafında toplanan ve kolay kolay dergilerinin çizdiği sınırların dışına çıkmayan aydınların bir araya gelmesiyle çıkıyordu. Bu durum farklı düşüncelerin savunulmasını engellemesinin yanında, aydınların her ne kadar farklı düşünseler de ortak noktalar yakalayarak bazı konularda birlikte hareket etmelerine engel oluyordu.

Bu tablo belki de ilk defa 12 Eylül sonrasında değişti. Dönemin büyük baskı ortamında bir avuç aydının öncülüğünde Aydınlar Dilekçesi girişimi başlatıldı. İşe başlanırken fikir farklılıkları geri plana atılmış, dönemin antidemokratik uygulamalarına dikkat çekmek öncelikli hedef olarak belirlenmişti. Binlerce aydının imza attığı bu girişim, Türkiye aydın sınıfının tarihi boyunca verdiği mücadelelerin başta geleni olarak tarihe geçti.

Bugün ülkenin demokrasi karnesinin 12 Eylül döneminden daha iyi olduğunu savunmak mümkün değildir. Farklı olan durum, askeri bir baskı rejiminin yerini sivil bir baskı rejiminin almış olmasıdır. Diğer bir fark ise 12 Eylül’ün ardından fikirlerini geri plana atarak demokrasinin geleceği için bir araya gelebilen aydınların bugün ortada olmamalarıdır.

Tabii ki mevcut gidişattan kaygı duyan herkes gerek konuşmalarıyla gerekse yazılarıyla elinden geleni yapmaktadır. Fakat mevcut sisteme karşı ciddi bir ses çıkartabilmek için 40 yıl öncesinde olduğu gibi yine fikirleri geri plana atarak demokrasiyi kurtarmak için bir araya gelebilmek günümüz aydınlarının öncelikli görevi olmalıdır.

Muhalif unsurların, demokratik güçlerin tek tek yok edilmeye çalışıldığı bu ortamda, aydın sınıfının güçlü bir biçimde birlikte hareket etmesi Saray rejimine karşı beklenenden çok daha ciddi bir muhalif güç oluşturacak ve bu girişimin toplum içinde önemli bir etkisi olacaktır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *