İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9260 %0.17
50,6522 %-0.08
6.223,22 % 0,85
89.130,99 %1.626
Ara

İçerde ne var?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İçerde ne var?

Her şeyin çürümeye yüz tuttuğu ve yaşadığımızı sandığımız dünya düzenine, iyi bir ayar çeken film Japonya’dan geliyor. Filmin ismi “KİRALIK AİLE / RENTAL FAMILY”

Yönetmen Hikari, yaşamda kiracı olduğumuz dünyayı, gerçek ve insanın hayal sarmalı arasında köprüler kurarak hatırlatmalar yapıyor. Yapılan hatırlatmaların temeli “Değerler ve Sınırlar

BÜYÜKLER NEDEN YALAN SÖYLER?

Hikâyede Japonya’da geçiyor. Bir diş macunu reklamı için Amerika’dan, Japonya’ya gelen ve “ünü bir oyuncu” olmak hayali ile yaşamına devam eden bu karakteri (Phillip, Vandarploeug Balina Filmden en son hatırlayacağımız, Oscar ödüllü Branden Fraser cankandırıyor.) Kalabalık Japonya’da geçen yedi yılın sonunda aradığı işi bulmak isterken kaybolduğu hayatı, ismi “Kiralık Aile” adı altında şirkete, paraya ihtiyacı olduğu için temelde işverenin “biz duygu satıyoruz” yaklaşımına karakterine uymasa da kabul etmek zorunda kalır ki.

İlk işi “Sembolik Beyaz Adam” olarak aslında ölmemiş ve kendi cenaze törenini, insanların tüm günah ve sevaplarını öğrenmek için sahneleyen, kurgulayan iş olur.

Film zaten bütününde Batı ile Doğu arasındaki kültürel farklar, özgürlükler, sorunlara karşı çözümleri gözler önüne seriyor. Bunun kapısını yönetmen sorunu varsa niye yalan söyleyip, rol yapan birine para ödüyor ki? Psikologa gitsin, sorundan yöneltir seyirciye Phillip aracılığı ile.

Burada bir yandan yönetmenin, Stephen Blahut ile birlikte yazmış olduğu senaryoda gösterir ki: Hayatta dünya var olduğu zamandan itibaren ırk ve din, teninin rengi ile “Beyaz Adam”n üstün geldiği yerde, gereği olduğunda roller değişebiliyor.

Yenidünya düzeninde birey hangi iş kolunda olursa olsun hele ki medya sektörü ise bambaşka bir ülkede farklılıklarıyla cezp edici olabilmektedir. Ülkemizde de yaşadık bu durumları. Ama yine şans kadar inanç yani o da Phillip gibi on beş yaşından, on altı yaşına geçerken terk ettiği Tanrı’dan uzaklaşmayarak olacağı fikri ile yüzleştiriyor.

Burada bilge kişi olarak karşımıza çıkan ve film boyunca en son kare ki bu filmin anlamı, özü. Eski bir oyuncu rolü ile yer alan Akira Emoto’dur. Gerçekten de eski aktördür ve adeta bugün yetmiş yedi yaşındaki oyuncuya “unutmamak, ahde vefa duygusunu” işler, yönetmen.

Akira Emoto’nun “Kiralık Aile” filminde hayat verdiği aktör, Kikuo Hasegawa’nın hayali, kızı dolayısı ile dileği; rol yapılması, unutulduğu için bir gazeteci ile röportaj yaparak yeniden doğmaktır. Filmin ilerleyen sürecinde Alzheimer oluşu ile kaçma planı, filmi bambaşka gerçekliğe sürükleyecektir.

Diğer talep sahiplerinin -nişanlılık ve babalık- rolüne varana kadar. Bir ajansa bağlı kalarak boşa geçen ömründen, bir insana dokunabilmekteki varlığın, duygusal ve insani anlamda kendisini zenginleştirdiğini çözdükçe, gelişir. Geliştikçe çevresi dönüşür ki burada, herkes kendi hayatlarında deneyimlemiş olabilirler. Bir insanı ailesinden daha çok anlamış olabilirsiniz. Çünkü onunla “duygudaşlık” geliştirmişinizdir. Size iyi gelir. Sizi dönüştürür ve o da dönüşür.

Buna dünya da “SEVGİ” diyoruz. Koşulsuzluğun dayanılmaz hafifliğinde, işte kendi konfor alanlarından çıkmak istemeyen, anlayamadığını fark etmemiş olanın idraki ile uzaklaştırma başlar. Tam hayata dönerken, istenmeyen oyuncu olan Phillip’in, babasız Mia’ya baba olma rolündeki performansı, bir önceki koca olma rolündeki “güvensiz, sorumluluk sahibi olmaktan kaçan, bencil” halinden çıkıp. Kendisinin de babasız büyümüş olduğu empatisini, duygudaşlığını ustaca aktarır.

Güzel müzikleri ile Jônsi ve Alex Somers katkıda bulunuyor.

ROL İÇİNDE ROL

OYUN İÇİNDE OYUN

Nasıl iyi bir baba olunur? Nasıl iyi bir eş? Nasıl iyi bir sevgili? Nasıl iyi bir dost? Açılımlarından genişleterek, bulunduğu alandan çemberi genişleten bir örgü sunar.

Esasında filmin başında tabut sahnesi ve filmin son karelerinden biri olan tabut sahnesi; yaşam ile ölüm arasında arafta olan insanın rolünü en iyi şekilde sunarken. Birinci olarak kendisini umursamayan babasının cenazesine gitmeyişini, bu filmdeki Phillip’in rolü olarak sunar.

Netice itibari ile “Kiralık Aile” adında bir müessese vardır. Müşteriler para verir ve karşılığına aldattığı eşine, sanki gerçek sevgilisi özür dileyecekmiş gibi gelir. Evli kadın tokat atar oyuncuya/ diğer kadına, bu cezalandırma rolüdür. Koca rolü, ölü rolü dâhil ama içinde hep olmazsa olmaz olan “YALAN” rolü vardır.

Küçük, şirin, zeki ve babasız MİA’nın sevgi dolu, saf yüreğinden dökülen sözlerde gizlidir. Kiraz çiçekleri arasında:

-Büyükler, neden hep yalan söyler?

Phillip: Gerçekleri söylemek daha zor olduğu için!

Benim baş yapıt filmlerim arasında yer alan “İçimdeki Deniz-2004” filmini anımsattı. Derinliği, felsefesi ve anlam yükü açısından. Gönül hanemin aynı rafına “Kiralık Aile”yi de aldım, bu vesile ile.

Kikuo’nun sarıldığı ağacın kökleri gibi köklerimiz; iyi ya da kötü miras bırakılmış atalarımızdan gelen ve kendi seçim haklarımız ile sadece kendi hayatımızı yaşamıyoruz. Hepimiz kattığımız gerçeklerle diğerlerine katkıdayız.

Cevap köklerle birlikte, son karede. Phillip’in, “Japonya’da otomat gibi ne çok Tanrı, tapınak var. İçeride ne var?” sorusuna cevap, son karede.

Tapınak, Cami, Kilise, Havra.

İÇERİDE NE OLDUĞUNU GÖĞÜS KAFESİNDEN ÇIKACAK SÖZ BELİRLEYECEK YA DA ES GEÇECEKSİNİZ. BU DA HERKESİN KENDİ ROLÜ.

KAÇIRMAYIN! HATTA BİRKAÇ KEZ İZLEYİN.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *