İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,6176 %0.05
49,9507 %0.18
5.772,02 % -0,37
90.210,00 %-2.582
Ara

Vizesiz Avrupa: Hayal mi? Gerçek mi?

YAYINLAMA:
Vizesiz Avrupa: Hayal mi? Gerçek mi?

39uncu CHP Kurultayı sırasında Genel Başkan Özgür Özel’in beni mesleki olarak ilgilendiren iki vaadi vardı. Bunlardan AB tam üyeliği hedefinin güçlüklerini bir önceki yazımda paylaşmıştım. Türkiye’nin mevcut koşullarda tekrar tam üyelik rotasına girmesi güç olsa da hala ayakta tutulması gereken bir hedef olarak CHP Genel Başkanı tarafından dile getirildiğini duymak açıkçası hoşuma gitti.

Gelelim ikinci vaade. Bütün Türk vatandaşları için vizesiz Avrupa. Türkiye ekonomisi bunca kötü performans gösterirken çok zor. Bugün AB ülkeleri Türkiye’ye vizeleri kaldırdık dese acaba kaç Türk vatandaşı AB kapılarına dayanır sorusunu kendimize sormamız gerekiyor. Her ne kadar vize serbestisi beraberinde çalışma hakkını getiren “işçilerin serbest dolaşımı hakkını getirmese de” kaçak göç olasılığını ister istemez düşünmemize yol açıyor. Bu noktada iki gerçeğin daha altını çizmekte yarar var.

  • Türk pasaportuna erişip AB’ye göç etme arzusundaki Türkiye’ye gelen göçmenlerin fazlalığı önemli bir engel.
  • Göç arzusunda olanların nitelikleri. Eğer geçerli bir eğitim aldığınızı kanıtlayan diplomanız varsa zaten yolunuz açık, bırakın vize sorununu hemen oturma izni ve çalışma imkanınız var. En iyi örnek doktorların durumu. Doğal olarak bizlerin ödediği vergilerle çok pahalı eğitim alan gençlerin, AB ülkelerinin kasalarına yük olmaksızın kullanımlarının önünde bir engel yok. Peki eğitimsiz olanlar? Yollar kapalı.

Peki yapılacak bir şey yok mu?

Vize serbestisi ile başlatılan çalışmaların geçmişi oldukça eskiye dayanıyor. AB’nin koyduğu yanlış hatırlamıyorsam 72 kriterin 66’sı yerine getirilmiş, son iki kriterde takılmıştık. Bunlardan en önemli iki tanesi “anti terör” yasasının AB normlarına getirilmesi, ikincisi ise Kişisel Verilerin Korunması (KVK) kapsamında atılacak adımlardı.

Özellikle bugünlerde ülkemizin bir numaralı tartışma konusu haline gelen “barış” süreci ile terörle mücadele yasasında değişikliğe gidilebileceğini varsaysak bile, karşı tarafın vize serbestisini tanımamak için muhakkak yeni bahaneler üreteceği kanaatindeyim.

Ancak bu vize meselesinin negatiften pozitife dönüştürülebilecek başka boyutları da var. Bu çerçevede konuyu gümrük birliği kapsamında değerlendirmek gerekiyor.  

Bu noktada küçük bir teknik değerlendirme yapalım. Gümrük birliği, tarafı olan ülkeler için kendi aralarındaki ticaretin serbestleştirilmesi bağlamında bir yasaklamalar rejimidir. Bu çerçevede kendi aralarındaki ticarette

  • Gümrük vergisi koyamazlar
  • Gümrük vergisi ile aynı sonucu doğuran eş etkili uygulamalar yapamazlar
  • Miktar kısıtlaması, diğer ifadesi ile kota koyamazlar
  • Miktar kısıtlaması ile aynı sonucu doğuran uygulamalar yapamazlar.

Bu noktada özellikle ikinci ve dördüncü yasağın iyi anlaşılmasının önemi ortaya çıkıyor. Türkiye ile o dönemin AET’si, bugünün AB’si arasında bir ortaklık tesis eden Ankara anlaşmasının ve o anlaşmaya bağlı olarak yapılan gümrük birliğinin en zayıf halkası, malların nasıl dolaşacağı tarif edilirken, malların nasıl taşınacağına başka başlık altında, “hizmetler” kapsamında verilmiş olmasıdır. Bu çerçevede taşımacılık hizmetleri bugüne kadar kapsam dışında tutulmuş, dolayısı ile gümrük vergisi ile eş etkili uygulamalar ve miktar kısıtlaması ile aynı sonucu doğuran uygulamalar kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır.

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın verdiği bir kararda, özellikle mal taşıyan TIR’lara uygulanan geçiş ücretlerinin TIR’ın üstündeki malın pazardaki fiyatını yükselttiği için bir tür eş etkili vergi olduğunu kabul etmiştir.

Peki aynı soruları eğer randevu alır da vize başvurusu yapabilme şansına eriştiğinizde, vize ücreti ödemenin bir türlü eş etkili vergi olup olmadığını da sorgulamak gerekmez mi? Bu noktada iki tür Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşının konumuna bakmak gerekir.

  • İş insanları ve çalışanları. Malların serbest dolaştığı noktada malı üretenin ve üreticiyi temsil edenlerin vize yolu ile kısıtlanmaları ve vize için alınan ücretler, yukarıda bahsettiğimiz ikinci ve dördüncü yasaklamanın ihlali niteliğindedir.
  • Malları taşıyan şoförler. Bu bağlamda yine aynı yasaklamaların ihlali ile karşı karşıya geliyoruz. Özellikle Türkiye’nin tam üyelik ile ilgili olarak başlatılan müzakere başlıklarının önemli bir kısmının askıya alınmasının gerekçesi Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin gemi ve uçaklarına Türkiye liman ve hava meydanlarını kapatmasıydı. AB tarafının ana argümanı GKRY mallarının Türkiye’ye girişinde çıkartılan engellerdi. O sırada söylenen “mallar serbest dolaşıyor da, o mallar gemi ve uçak yoksa Türkiye’ye elini kolunu sallayarak mı gelecek?” şeklindeydi. Bu noktada da TIR şoförlerine getirilen vize engelinin (ya vizenin reddi ya da çok kısa süreli vize vermek) esas itibarı ile zamanında AB’nin Kıbrıs konusunda söylediklerini kendilerine hatırlatmakta yarar var.

Konuyu fazla dağıtmadan sadede gelirsek.

Vizelerin bütünüyle kalkması bugünden yarına başarılabilecek bir şey değil. Bu noktada gerçekçi olmak gerekiyor. Propaganda söylemi hoş olabilir ama kabul etmek gerekir ki içi boş bir söylem.

Yanlış hatırlamıyorsam Davutoğlu’nun 6 ay süren Başbakanlığı döneminde 2016 yılında yaptığı bir Brüksel ziyaretinde vize konusu ele alınmış, AB tarafı bazı meslek gurupları için tam serbesti olmasa da vize kolaylığının getirilebileceğini ön plana çıkartırken, Davutoğlu “ya hep ya hiç” yaklaşımı ile bu teklifi reddetmişti.

Peki bugün aynı teklifi biz AB’ye yapsak, diğer ifadesi ile “iş insanları, taşımacılık yapan şoförler, öğrenciler, akademisyenler, gazeteciler, sporcular, sanatkarlar, vs.” vize kolaylığı ve uzun süreli vize verilmesini talep etsek AB’nin cevabı sizce ne olur?

Türkiye’nin AB’nin güvenliği., enerji yollarının güvenliği ve tedarik zincirinin sürdürülebilirliği konularındaki stratejik önemi bu kadar artarken, vize meselesini müzakere etmek sizce önemsiz mi?

Tedarik zincirinin sürdürülebilirliği konusu ile vize sorununu bir sonraki yazımızda değerlendirmeye çalışacağız.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *