İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5171 %-0.02
49,6234 %-0.14
5.748,37 % -0,08
92.326,85 %-1.225
Ara

Trump’ın ipiyle kuyuya inmek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Trump’ın ipiyle kuyuya inmek

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne umutlarla ABD seferine çıkmıştı. ABD’nin kaçık ve sözüne güvenilmez Başkanı Donald Trump’la Oval Ofis’te yapılan görüşmeye ne umutlar bağlanmıştı. Hatta görüşmenin ilk dakikalarında Trump’ın, Erdoğan’ı işaret ederek, “Bu adamla çok iyi anlaşıyoruz. Gerçi sert ama olsun. Benden Halbank davası için ricacı oldu, “sözlerine Erdoğan itiraz etmedi; itiraz etmeyi bırakın suskun kalarak bu sözleri onayladı. Demek ki ABD Yüksek Mahkemesi’nde 6 Ekim’de görülecek temyiz davasından olumlu karar çıkması ve temyiz başvurusunun kabul edileceği umutları doğmuştu.

Ama ne yazık ki öyle olmadı. Euronews’un 6 Ekim’deki duruşmayla ilgili haberi şöyle:

“ABD Yüksek Mahkemesi, Halkbank’ın İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarını delme davasına ilişkin yaptığı ‘yargılamayı sonlandırma’ talebini görüşmeyi reddetti.

“Yüksek Mahkeme’nin kararı, ABD Başkanı Trump’la Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında Beyaz Saray’da yapılan görüşmeden iki hafta sonra geldi. Haberin ardından Halkbank hisseleri dakikalar içinde yüzde 10’a yakın düşerek 25.94’e geriledi.

“Ekonomi ve finans haberleri sitesi Bloomberg, 2 Ekim’de Halkbank davasında kritik sürece girildiğini bildiren bir haber yayımladı. Bloomberg analizinde, ABD’li araştırmacılara göre bir ile iki milyar dolar arası bir faturanın masada olduğunu belirtti. Bu ölçekte bir cezanın Halkbank’ın  sermaye yeterlilik oranlarını ciddi biçimde zorlayabileceği düşünülüyor (Son verilere göre Halkbank’ın sermayesi 960 milyon dolara yakın).

“Erdoğan’la Trump arasındaki görüşmeden bir hafta sonra ise Türkiye, İran’ın nükleer faaliyetleriyle bağlantılı onlarca kişi ve kuruma yönelik mal varlığını dondurma kararı aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasını taşıyan karar, geçen hafta Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.”

 Euronews davanın seyriyle ilgili olarak da şunları yazıyor:

“ABD’li savcılar, Halkbank’ın İran’a ait kısıtlı 20 milyar dolarlık fonu gizlice transfer ettiğini, petrol gelirlerini altın ve nakde çevirdiğini ve petrol gelirlerinin aktarımını meşrulaştırmak için sahte gıda sevkiyatları belgelendirdiğini öne sürüyor.

“2019 yılında açılan dava, ABD’yle Türkiye arasındaki ilişkilerde önemli bir gerginlik kaynağı oldu. Erdoğan, davayı ‘hukuksuz ve çirkin bir adım’ olarak nitelendirmişti.”

Ben de buradan hatırlatmalar yapayım. Türkiye’de “hayırsever işadamı” olarak tanıtılan İran asıllı Rıza Zarrab, bütün bu operasyonları yürüten kişi olarak ABD’de tutuklanmış, daha sonra itirafçı olup serbest bırakılmıştı. Şimdi, bilindiği kadarıyla Miami’de bir at çiftliği sahibi. Şarkıcı Ebru Gündeş’ten boşanıp yeniden evlendi. O arada da ABD vatandaşı oldu. Zarrab’ın İranlı ortağı Babek Zencani ise Tahran’da yargılanarak, İran devletini dolandırmak suçundan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Dönemin Halkbank Genel Müdürü Hakan Atilla ise dava kapsamında uzun süre ABD’de tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Atilla’nın da bütün bildiklerini ABD adaletine naklettiği haberleri var.

ABD’den sızan haberlere göre Halkbank davasının Türkiye’de “bir takım devlet büyükleri”ne kadar uzayabileceği konuşuluyor. Bunların doğruluk derecelerini bilmiyorum. Ancak hatırlatmakta yarar var. El konulan Can Holding’in sahibi Kemal Can, savcılıktaki sorgusunda işadamı Turgay Ciner’e ait Habertürk, Show TV televizyonu, ayrıca Doğa Kolejleri zinciri ve Bilgi Üniversitesi’ni satın alması için “bazı devlet büyüklerinin” kendisini yönlendirdiğini söylemişti. Savcı acaba neden Kemal Can’a, kim bu devlet büyükleri, diye sormadı. Belki sürgüne gönderilmekten korkmuştur.

Bakın, bu dava 2019’da Trump’ın birinci başkanlık döneminde açılmış.  O zaman da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Trump gayet dosttu. Ama orası Amerika. Başkanlar’ın her “ben yaptım oldu” demesiyle işler yürümüyor. Orası olabildiğince bir hukuk devleti. Yani diyeceğim o ki, Trump’ın ipiyle kuyuya inmeye kalkarsanız sonunda ip kopabilir.  

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *