İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5354 %0.07
49,5729 %-0.06
5.746,23 % -0,12
89.078,35 %-3.318
Ara

Kerkük Boru Hattı Bilmecesi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Kerkük Boru Hattı Bilmecesi

Türkiye’nin zaman zaman Karadeniz’de ve Gabar dağında ne kadar mebzul doğal gaz ve petrol rezervleri olduğunu duyup seviniyoruz da bunun pek faydasını görmüyoruz. Öte yandan Saddam ve Ecevit’in 27 Ağustos 1973 de imzaladığı Ham Petrol Boru Hattı(Crude Oil Pipeline Deal) anlaşmasına göre temeli 1975 yılında atılan ve 1984 de devreye giren Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının akıbeti, 2023 den beri meşum. Tabii bunun “petrol ve doğal gaz zengini” Türkiye’ye verdiği zarar büyük. BOTAŞ’ın, Türkiye sınırları içinde işletme, kontrol ve bakımından sorumlu olduğu boru hattının başlangıçta günde 500.000 varil petrol sevk kapasitesinin olacağı belirlenmişse de jeopolitik riski yüksek bölgede PKK terör saldırıları nedeniyle Silopi, İdil, Midyat, Viranşehir, Araban ve Pazarcık istasyonlarının bazılarından yapılan pompalama, genellikle öngörülen miktarın altında kalmıştır. PKK boru hattına ilk saldırısını 1984 yılının Ağustos ayında iddialara göre “Suriye, İran ve Sovyetler desteği ile” yapmıştı. Daha sonra şiddetlenen saldırılar 1990 lı ve 2000 li yıllarda da artarak sürmüş, 2009 da ve hatta 2011 da kurulan yarı özerk Kürt Federe Devletine Türkiye’nin verdiği desteğe rağmen 2012 deki saldırılarında boru hattının kısmen ve bazı pompalama istasyonlarının ise tamamen devre dışı kalmasına neden olmuştu. Şimdi Türkiye silah bırakan PKK ile yeni bir barış sürecinde. Bu nedenle bertaraf edildiği düşünülen saldırı riskine rağmen, Bağdat ile anlaşmaya varılamadığı için Türkiye ve Irak arasındaki 50 yıllık ham petrol evliliği sona ermek üzere. Tabii Orta Doğunun içinde bulunduğu konjonktürde yeni boru hattı güzergâhı alternatiflerinin üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Ama önce “şiddetli ruhi imtizaçsızlığın” nedenlerine bakalım.

Bilinen ve Bilinmeyen Nedenler

Irak’ın 2003 yılında işgalinden sonra hep Türkiye’de bazı özel kişi ve grupların Kerkük petrolünü çaldığı, hatta Güneydoğu’daki bazı kaçak rafinelerde işleme tabii tutarak yine kaçak yollarla pazarladığı iddia ediliyor, Ankara bu söylentilere kulak tıkıyor, başka tarafa bakıyordu. Kirli işlere bazı siyasilerin, bilindik bürokrasi mensuplarının ve onların yakın çevrelerinin karışarak büyük kazanç elde ettiği iddialarının önüne hiç geçilemedi. Ama Ankara ve Bağdat arasında onarılma bir güven krizi doğdu. Ayrıca hatırlarsanız 2013 de Erbil hükumeti Türkiye’ye Kerkük petrollerini doğrudan ihraç etmek istediğini bildirdi. Türkiye de bunu kabul etti. Nitekim petrolün bedeli, New York’ta açılan bir hesaba yatırılmaya başladı. Böylece Ankara ile Bağdat arasındaki güven krizi derinleşti.  Şimdi Ankara 2026 ya kadar bu krizi aşamayacağını hesaba kattığından 21 Temmuz 2025 de Resmi gazetede yayınlanan 32962 sayılı kararla anlaşmanın iptalini duyuruverdi. Tabii bu Bağdat’ın 2014 ve 2018 yılları arasındaki dönem için istediği 1.5 milyar dolarlık kaçak ithalat tazminatını ortadan kaldırmıyor. Türkiye’nin hala borç ödeme yükümlülüğü var. Ama anlaşma sona erince Türkiye enerji hub’ı olma iddiasında irtifa kaybedecek ve Kerkük-Yumurtalık hattının getirisinden yoksun kalacak. İşte size kayırılan kişiler uğruna katlanılan bir başka ulusal kayıp örneği. Ama kaçak ithalatı kimler yaptı? Ballı kazanç kimlerin cebine girdi? Kimler komisyon alarak bu duruma göz yumdu? İşin parasal boyutu ne? Soruları araştırılıp failler cezalandırılmadıkça iktidar suça ortak gözükecek. Bölgesel itibarı da kalmayacak. Yazık, çünkü en son boru hattından günde ortalama 1.6 milyon varil petrol akışına ulaşılmış, bu sayede başlangıçtaki hedef katlanarak aşılmıştı. Bölgesel güç olma iddiasının sonu böyle mi gelmeliydi?  

İki Alternatif Güzergâh

Şu sıralar Arap dayanışmasının lütfu gibi sunulan Kerkük-Banyas boru hattından (KBBH) söz ediliyor. Bu proje, yeni Suriye’yi ödüllendireceği gibi, Rusya hala Suriye limanlarındaki varlığını sürdürüyorsa ona da kazandıracaktır. KBBH 1160 km uzunluğunda bir boru hattı olarak yaklaşık 980 kilometrelik Kerkük-Yumurtalık güzergâhından çok farklı değil.  Ama Avrupa pazarlarına erişim kolaylığına rağmen Rusya faktörü nedeniyle veto edilebilir. Tabii KBBH Türkiye’yi tamamen dışlayacak bir proje. Türk müteahhitler bile bu işe giremeyebilir.  Ama Suriye’nin yüzünü güldürür. Çünkü boru hattı çevresine yeni pompalama istasyonları, rafineriler, yerleşim yerleri, kısaca yeni iş ve yaşam fırsatı kazandırır. Ama jeopolitik risklerini iyi hesaplamak gerekiyor. KBBH acaba hangi terör örgütlerinin görüş alanına girer? Hangi aşiretler buna itiraz eder? Proje İŞİD’in ağzını sulandırır da örgüt kendi payına düşen avantayı mı ister?  Cumhurbaşkanı Ahmet El Şara bunu direnebilir mi? Yoksa hızlı yükselmesinin bedelini böyle mi öder? Bunların iyi hesaplanması, işletme ve ulaştırma maliyetlerine risk primi olarak eklenmesi gerekir ki bir birim fiyat çıksın ortaya. Bir başka alternatif ise şu sıralar gündemde gözükmeyen Musul-Hayfa güzergâhı(MHBH). Ama Golan tepelerindeki varlığını güçlendirip, Suriye’nin güneyini sürekli denetleyen İsrail bunu mutlaka ittirecektir. Doğal gaz zengini İsrail’in petrol elinin de güçlenmesi, Doğu Akdeniz Enerji Forumunun da ekmeğine tere yağ sürer. Forumda bulunmayan Türkiye’nin fırsat maliyeti MHBH ile daha da yükselir. Yaklaşık 1280 kilometrelik MHBH nın müttefik Ürdün topraklarından geçecek olması İsrail’in pazarlık gücünü de arttırır. Şimdi Ankara’da Yeni Osmanlıcı bir Amerikan Büyükelçisi var ya! Tom Barack da MHBH projesine bayılacaktır. Ne de olsa Musul-Hayfa tozlu raflarda unutulan bir Osmanlı projesiydi.  

Türkiye’nin Yeni Tercihi Ne ola?

Ankara, Kerkük-Yumurtalık hattını modernize ederek,  aslında en iyi alternatif olan anlaşmayı yeniden işlevsel hale getirebilirdi.  Kerkük-Yumurtalık çevresinde yeni ticaret ve yatırım seçenekleri geliştirilebilirdi. Örneğin bu güzergâhı Bağdat ve Erbil ile ortak rafineri girişimleri ve serbest enerji bölgeleri kurarak; yeni yatırım teşvikleri verip, iktidarın pek alışık olduğu “garantili satın alma” anlaşmaları imzalayarak cazip hale getirilebilirdi. Ancak bunlar bile güven sorunu aşılamadığı için 2023 den beri süren sorunu çözmeye yetmezdi. Aslında 21 Temmuz’da Ankara’nın Kerkük-Yumurtalık anlaşmasını petrol, gaz, petrokimya ve elektrik alanlarında iş birliğini de kapsayacak şekilde genişletmek için Bağdat’a göstermelik bir teklif verdiği de biliniyor.  Ama cevap beklenmeden anlaşmanın iptali kararı açıklandığına göre demek artık Kerkük-Yumurtalık’tan toplanacak ganimet kalmamış. Türkiye şimdi yeni bölgesel projelerin peşinde. Basra Körfezindeki Fav limanından başlayan demir ve kara yolu projeleri bunlardan ikisi. Ankara bu projelere 25-47 milyar dolar civarında bir katkı sözü vermiş durumda. Tabii şimdiye kadar kime ne ödendi belli değil. Ama projenin bir anahtarı da Bağdat’ta olduğuna göre Ankara’nın İkiz Kuru Kanal projesi için de Bağdat ile uzlaşması gerekli. Ayrıca Türkiye’nin Arap Gaz ve Petrol Boruları projelerinde İkiz Kuru Kanal’ın ötesinde hesapları var. Ama önce bu hat için piyasa koşullarının elverişli olmadığını açıklayan Katar’ın ikna edilmesi önemli. Suriye “nasılsa çantada keklik” olarak düşünülmesin derim. Ama asıl zorluk Bağdat’ı ikna. Ankara uluslararası tahkim mahkemesinin tarh ettiği tazminatı Irak’a ödemek zorunda ki Bağdat muradına ersin. Ankara’nın kayırdıkları nasılsa kerevetlerinde rahat. Borcu yine biz ödeyeceğiz, haberimiz olsun. Hoş aslında gözümüzdeki sürmeyi bile çekip alırlar da haberimiz olmaz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *