AB ve ABD nin Yeni Suriye Planları
Suriye’ye uygulanan AB ve ABD yaptırımları, 2007 ve 2010 arasında kısmen gevşetilmişti. Özellikle AB 2004 den sonra Suriye'de en büyük bağışçı haline gelmiş, 2004-2006 Ulusal Gösterge Programı çerçevesinde Suriye’ye 80 milyon avroluk fon tahsis etmişti. Ayrıca Suriye 2008 yılında AB'nin Akdeniz Birliği Barselona Sürecine ve Avrupa Yeni Komşuluk Politikasına katılmıştı. Ancak Suriye Meclisi 2009 da imzalanan AB-Suriye Ortaklık Anlaşmasını onamadığından fon kullanımı sınırlı kalmıştı. Oysa 18 milyon avroluk fon münhasıran Suriye limanlarının yenilenmesine tahsisliydi. ABD ise “dünyaya devlet eliyle terör ihraç ettiği” iddiasıyla Suriye’ye 1979 yılından itibaren etkin yaptırım uygulamış, sadece 2009 ve 2010 yılları arasında iki ülke arasındaki buzlar erir gibi olmuştu. Ancak bu çifte balayı ayaklanmaların iç savaşa dönüşmesi ile sona erdi, hem AB, hem de ABD 2011 den sonra Suriye’yi yine kara listeye aldı. Tabii uzun süren yaptırımlar her zaman, her ülke için ihlal edilebildiğinden AB ve ABD yaptırımlarının muhatabı Suriye de o tarihten bugüne kadar komşularının, koşulların ve özellikle Rusya’nın ve bir başka yaptırım muhatabı ülke olan İran’ın sağladığı kolaylıklarla ayakta kalabilmiştir.
El Şara’nın Meşruiyet Kazanması
Esat rejiminin sonunda devrilmesi buzları eritmeye yetti. Geçtiğimiz hafta önce AB tüm Suriye yaptırımlarını kaldırdığını açıkladı. Trump’ın bu kararı izlemesi gecikmedi. ABD Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıklar Denetim Bürosu OFAC Suriye’ye 2011 den beri uyguladığı yaptırımları 25 Mayıs 2025 tarihinde sonlandırdı. Ayrıca Suriye Genel Lisans 25( GL 25) ile Suriye Yaptırımları kapsamında yasaklanan faaliyetlerin bundan sonra serbest bırakılacağı, ABD vatandaşlarının ve şirketlerinin Suriye’de her türlü ticari faaliyette bulunabileceği açıklandı. ABD müttefikleri ile birlikte, Suriye'nin ekonomik olarak güçlenmesi için bankacılık, ulaştırma, finans, petrol ve turizm gibi faaliyetlerin 2019 tarihli Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası (Caesar Syria Civilian Protection Act) veya Sezar Yasası (Caesar Act)) kapsamından çıkarıldığını duyurdu. Yaptırımların kalkması, hem AB, hem de ABD nin Esat sonrası Suriye’ye açtığı kredi. Ahmet el Şara yönetimine duydukları güvenin ilanı ve yeni Suriye yönetiminin kazandığı meşruiyetin dünya kamuoyu önünde tescil edilmesi. Nasıl olur da ABD ve AB İŞİD kökenli bir militana böyle açık çek verir demeyelim. İşlerine geldiği, çıkarlarını gözettiği sürece El Şara yönetimine her desteği vereceklerdir. Bu gelişmeler İŞİD’i hangi ülke veya gücün yarattığı sorusunu düşündürüyor.
Koşullu Ödüllendirme
ABD Suriye’deki rejim değişikliğinden şimdilik memnun. Değişimin Özgür Suriye Güçlerince gerçekleştirilmesini kendi başarısı olarak gördüğü belli. Yeni dönem, Suriye için bir fırsat olarak sunulurken bunun ABD ye ve İsrail’e bölgede ne ayrıcalıklar sağlayacağı açıklanmıyor. Ama destek vaadi koşullu. ABD nin, istikrarlı, birlik içinde(unified), kendisiyle ve komşularıyla barış içinde bir Suriye'yi destekleyeceği açıklanırken, yaptırım muafiyetinin, Suriye’nin terör örgütlerine ortam sunmayacağı, dini ve etnik azınlıklarının güvenliğini sağlanacağının beklendiği belirtiliyor. “Birlik içinde olma” keyfiyeti pek açık değil. Uniter devlet olarak kalması mı kastediliyor? Yoksa federatif bir yapının istenmediği mi ima ediliyor? Ama ABD nin Suriye'deki gelişmeleri izleyeceği açıklanıyor. 13 Mayıs'ta yaptırımların sona ermesiyle, terör örgütlerine, hak ihlallerine, savaş suçu faillerine, uyuşturucu kaçakçılarına ve Esad yandaşlarına göz açtırılmaması koşuluyla Suriye ekonomisinin tüm sektörlerindeki faaliyetlerin kolaylaştırılacağı belirtiliyor. Esat rejimini her bakımdan destekleyen Rusya, İran veya Kuzey Kore'ye de bundan böyle Suriye sınırları içinde yer verilmemesi en önemli koşul. ABD dış politika çıkarlarının suyunda gittiği sürece genel olarak Suriye ekonomisinin, özel olarak ise finans ve bankacılık sisteminin ve ülkede yıkılan fiziki, teknik ve hukuki altyapının yeniden inşasına yardımcı olunacağı taahhüt ediliyor.
Danışıklı Dövüş ve Suriye’ye Yardım
Suriye’ye yardım AB ve ABD nin 2023 den beri gündemindeydi. Ama önce bir “bölgesel normalleşme” girişimi başlatıldı. "Arap liderliğinde siyasi yol" ön aşama olarak denendi. Kuveyt ve Katar itirazlarından vaz geçince Suriye Arap Birliğine yeniden kabul edildi. Sonra 7 Mayıs 2023'te Suudi Arabistan'da toplanan Riyad zirvesinde Suriye’ye nasıl yardım sağlanacağı konuşuldu. Riyad zirvesini izleyen Ürdün girişimi Esat’ın yelkenlerini şişirmeyi sürdürdü. Esat rejimi Aralık 2024 de sona erdiğinde, hangi Arap ülkesinin Suriye’ye ne vereceği belli olmuştu. Ocak 2025'te yine Riyad’daki zirvede Suudi Arabistan, Suriye’nin yeniden inşası için yaptırımların kaldırılmasını önerdi. AB ve ABD öneriyi hemen kabul etti. Mart 2025 Brüksel zirvesinde insani yardımın sürdürülmesi; bugüne kadar Suriyeliler için harcadıkları 37 milyar avroluk desteğe ilaveten AB bütçesinden 2025 ve 2026'da 2,5 milyar avro verilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca, Suriye'nin yeniden inşası için gereken yabancı yatırımı çekmek amacıyla AB üyelerine hibe çağrısında bulunuldu. Bu arada tabii Fransa Suriye limanlarında kendine yer kaptı. ABD den henüz Suriye için söz verilen belli bir meblağ, hibe, yardım ve yatırım vaadi yok. Onun gözü Kuzeydoğu Suriye’deki petrol ve gaz sahalarında olmalı.
Suriye Petrollerinin Akıbeti
Suriye mütevazı bir petrol ve gaz üreticisi. Ama bölgesel enerji koridorları açısından stratejik önemli olduğu için GL25 kapsamında. Arap Gaz Boru Hattı'nın Ürdün sınırından başlayarak Suriye'den geçen 600 kilometrelik kısmı Teşrin ve Deyr Ali elektrik santrallerine bağlanıyor. Bu santraller ulusal ihtiyacın karşılanması ve bölgesel elektrik şebekesini beslemesi bakımından önemli. GL 25 ile Suriye kaynaklı petrol veya petrol ürünlerinin yaptırım kapsamından çıkarılması, Suriye’ye ulusal kaynakları üzerinde egemenlik hakkını geri veriyor. Ancak şimdi Suriye'nin Ulusal Suriye Petrol Şirketi ile yarı özel El-Fırat Şirketinin akıbeti belirsiz. Herhalde Esat’ın Kuzey Doğu’da ve Akdeniz’de petrol ve gaz aramak için üç Rus şirketine[1] verdiği lisanslar iptaldir. Tabii Suriye'nin bilinen petrol rezervleri çoğunlukla Deyr el Zor’da. ABD askeri varlığının da Deyr el Zor yakınında El Tanf’da olması, ilginç bir tesadüf. Öte yandan daha önce kuzeyde 3 kanton, Rojeva özerk bölgesi olarak tanımlanırken, 2018 den itibaren Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak anılmaya başlandı. 2024 başından beri kanton sayısı 7 ye çıkmış durumda[2]. Bunun Suriye’nin petrol ve gaz kaynakları bakımından ne anlama geldiği, Erbil ve Bağdat arasındaki ilişkiye benzer bir idari ve yasal düzenlemenin yapılıp, yapılmayacağına bağlı olacak. Kuzey Suriye’de yarı özerk bir yapı şimdi kapının eşiğinde olabilir.
[1] 2013 de verilen yetkilere ilaveten 2019 ve 2021 de Rus şirketleri Mercury ve Velada’ ya Kuzey Doğu Suriye’de, Capital Limited’e Doğu Akdeniz'de petrol ve doğal gaz arama yetkisi verilmişti. “Syria Hands Oil Exploration Contracts to Russian Firms” (2019), The Moscow Times ve “How Russia swooped Syria's hydrocarbon share in the Eastern Mediterranean” (2021), The New Arab.
[2] Afrin, Fırat, Mümbiç, Tabqa, Raqqa, Cezire ve Deyr el Zor. “ Syrian Democratic Council, U.S. Mission, Autonomous Administration of North and East Syria”(2024), https://www.syriandemocraticcouncil.us