Hangisi daha kolay? Sıcaklık artışı ile mi cehalet ile mücadele mi?

Geçtiğimiz haftalarda Sürdürülebilir Eğitim Gelişim ve Mükemmellik Derneği’nin (SEGM) düzenlediği “Ortak Miras, Ortak Gelecek Buluşmaları” çok kıymetli isimleri bir araya getirdi. Alanında uzman konuşmacılar, bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Ancak bu tür toplantılar, doğru bilginin yayılması kadar yanlış bilginin önlenmesi açısından da kritik öneme sahip.
Toplantıda bir konuşmacı —adını anmak istemiyorum— şöyle bir ifade kullandı:
“1.5 derece ile diye telaffuz ettiğimiz sıcaklık 4-5 dereceye çıktı.”
Bu cümleyi duyduğumda irkildim. Çünkü bu sadece bilimsel bir hata değil, aynı zamanda kamusal alanda dezenformasyondur. Bilimsel terminolojiyi doğru kullanmak, hele ki kamuoyuna hitap eden platformlarda, bir tercih değil zorunluluktur.
Toplantı arasında gidip kendisine bu bilginin yanlış olduğunu söyledim. Uzmanların bugün için konuştuğu artış evet 1.5 derecenin üzerindedir ama 4-5 derece değildir. 1.5 derecenin üzerinde ısınma senaryoları da var, ancak bu artış 4-5 derece gerçekleşirse bu dünya için felaket senaryosudur.
Konuşmacının yanıtı ise daha da vahimdi:
“Ben Urfa’da ölçtüm, hava 55 dereceydi.”
Buradaki temel kavram farkı, bize gazeteci olarak neden bu kadar ısrarla doğru bilgiyi savunmamız gerektiğini gösteriyor:
Hava sıcaklığı başka şeydir, yer küre sıcaklığı başka.
Biri günlük, bölgesel bir değerdir. Diğeri ise dünya ortalamasıdır. İlkokullarda öğretilen, elma ile armudu toplamak gibi bir şeydir bu farkı göz ardı etmek. Hava sıcaklığı 50 derece olabilir. Ama bu, gezegenin ortalama sıcaklığının 4-5 derece arttığı anlamına gelmez. Küresel sıcaklık 4 derece artarsa; bu, Amazon’un kuruması, kutupların yok olması, mercanların ölmesi, yüz milyonlarca insanın göç etmek zorunda kalması demektir.
Ancak bu tür ifadeler sadece cehaletle açıklanamaz. Bazen bu tür “çarpıcı” cümleler, sosyal medya etkileşimi uğruna, bilerek söyleniyor. İşte burada devreye dezenformasyon yasası giriyor. Türk Ceza Kanunu’nun 217/A maddesi açık:
Kamu barışını bozmaya elverişli şekilde, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, gerçeğe aykırı bir bilgiyi alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Elbette yasalar hukukçuların işidir. Ama kamusal sorumluluk, hepimizin omzundadır. Gazeteci olarak ben bu yanlışı dile getirdiğimde, kendisi beni dava edeceği haberini iletmiş. Etsin, dedim. Davalar, gazeteciliğin rutinindedir zaten. Ama halkın yanlış yönlendirilmesinden korkulmalı. Çünkü bu hem suçtur hem de halkı umutsuzluğa sevk eder.
Toplumu ilgilendiren meselelerde, özellikle iklim gibi bilim temelli konularda herkes kendi uzmanlık alanında konuşmalı. Çünkü yanlış bilgi, sadece bireyi değil; geleceğimizi, ortak mirasımızı da yakar.
Not:
Yer Küre Sıcaklığı (Küresel Ortalama Yüzey Sıcaklığı)
• Tanım: Dünya’nın kara ve okyanus yüzeylerinin ortalama sıcaklığıdır.
• Nasıl Ölçülür: Uydu verileri, deniz yüzeyi sıcaklıkları ve binlerce meteoroloji istasyonunun verileriyle hesaplanan dünya çapında bir ortalamadır.
• Birimi: Derece Celsius (°C), genellikle sanayi öncesi döneme göre fark olarak verilir.
• İklim bilimindeki yeri: IPCC raporlarının ve Paris Anlaşması gibi küresel iklim politikalarının temel referansıdır.
• Etki: Küresel ortalamada 1.5-2 derece artış bile, ekstrem hava olaylarının, deniz seviyesinin, kuraklıkların ve biyoçeşitlilik kayıplarının artması anlamına gelir.
Hava Sıcaklığı (Yerel Günlük Sıcaklık)
• Tanım: Belli bir yer ve zamanda atmosferin sıcaklığıdır.
• Nasıl Ölçülür: Meteoroloji istasyonları tarafından yerde ölçülür.
• Birimi: Derece Celsius (°C)
• Zaman ve mekan sınırlıdır: Hava durumu raporlarında gördüğümüz günlük, bölgesel veridir.
• Etki: Kısa vadeli ve bölgeseldir. Bir bölgede sıcaklık rekorları kırılırken başka bir yerde soğuk hava yaşanabilir.