İstanbul
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,5430 %-0.53
47,7420 %-0.47
4.392,64 % -0,48
118.138,00 %-0.5
Ara

PKK 12. Kongresi; “Hadi canım sen de…”

YAYINLAMA:
PKK 12. Kongresi; “Hadi canım sen de…”

PKK, 12. Kongre’nin sonuçlarını bugün açıklayarak bir yerde baklayı ağzından çıkardı. Aslında bakla ağızlarda 1 Ekim 2024’ten bu yana çiğneniyordu. Beştepe ve sözcüleri de, küçük ortak MHP de toplumu açıklanacak bu kararlara hazırlıyordu. Daha önceden de yazdığım gibi, bizzat Bahçeli’nin önde gözükmesi de malum süreçte ikna edici olması açısından veya süreçte bir sıkıntı olması ihtimaline karşı bir taktikti.

PKK 12. Kongresi’ne tahminen 150-200 kişi katılır demiştim. 232 kişi katılmış iki ayrı noktada. Bir noktada en eski kadrolardan Murat Karayılan, bir noktada Cemil Bayık ve Duran Kalkan başı çekmiş anlaşıldığı kadarıyla. Yer açıklanmıyor “güvenlik” nedeniyle ama Irak’ta iki ayrı yerde yapıldığı anlaşılıyor servis edilen fotoğraflardan. Belki bir yer Avrupa olabilir diye düşünmüştüm ama öyle olmadı demek.

PKK 12. Kongresi’nin  ‘Özgürlük hareketi’ için “yeni bir döneme girişi” ifade ettiği ileri sürülüyor. “Silah bırakma” olayın “makyajı”. Hep dile getirdiğim gibi PKK’nın kadroları da silahları da Suriye ve Irak’ta zaten. Türkiye’de epeydir faaliyeti yok, silahlı eylemi yok. TUSAŞ terör saldırısı ise PKK’nın, Öcalan ve Kandil’in doğrudan muhatap alınmasını işaret eden bir istisnai uyarı eylemiydi! Öte yandan, sadece PKK silah bırakıyor ve kendisini sözde feshediyor. İllegal bir örgüt olarak feshederken bir yandan da eş zamanlı olarak legal örgütlenme perspektifini DEM üzerinden fiilen, kongre kararlarıyla da teorik olarak deklare ediyor. Suriye’de YPG-PYD, İran’da PJAK ve hepsinin çatı örgütü KCK yapılanmasına ilişkin bir fesih kararı söz konusu değil. Bu da gösteriyor ki ortada bir kaba-saba “dümen” var! Hem de ne dümen!

Bu girişten sonra PKK 12. Kongresi’nin kararları ifade eden sonuç bildirgesinin karnını yaralım… Paragraf paragraf ilerleyelim…

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASINA BULAŞAN PKK İLE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE DR. BAHÇELİ NASIL BİR SÜREÇ ÖNGÖRÜYOR?

PKK 12. Kongresi: "Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi. 1978’den başlayarak yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle Kürt varlığını kabul ettirmeyi ve Kürt sorununun Türkiye’nin temel realitesi olarak görülmesini esas aldı. Bu temelde başarıyla yürüttüğü mücadele sonucunda halkımız adına diriliş devrimini gerçekleştirerek bölge halklarının özgürlük umudu ve onurlu yaşam arayışının sembolü haline geldi.”

M.A.K.: Lozan Barış Antlaşması, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı ve kazanımlarını tescil eden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal dayanağı olan bir “tapu senedi” niteliğindedir. Ankara’daki BMM Hükümeti ile Batı arasında imzalanan, ABD’nin de “gözlemci” olarak masada yer aldığı bu antlaşma asla tartışılamaz. Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa ile arkadaşlarının BMM hükümeti adına kurduğu barış masasında imzalanan Lozan’ı bugün Ankara’da hangi hükümet-yürütme görevde olursa olsun asla tartışamaz! Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dr. Bahçeli’nin Lozan’ı PKK-DEM ile müzakere etmesi siyasi bir intihar anlamına gelir ki buna cesaret edebileceklerini hiç sanmıyorum. Bu meyanda süreç kadük olur. Belki Erdoğan aday olabilirse yeniden seçilme uğruna bu konuyu uzun vadeye, seçim sonrasına yayıp sonra da üzerine yatabilir.

BU İDDİAYA ÖZELLİKLE MHP’NİN NE DİYECEĞİNİ MERAK EDİYORUM

PKK 12. Kongresi: “Diriliş devrimimizin halkımız açısından büyük gelişmelere yol açtığı 1990’lı yılların koşullarında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Kürt sorununu siyaset yoluyla çözme arayışı gelişti. (…) derin devletin Turgut Özal ve ekibini ortadan kaldırması, Kürt inkâr ve imha siyasetinde ısrar ederek savaşı tırmandırması neticesinde bu yeni süreç sabote oldu.”

M.A.K.: Türkiye Cumhuriyeti devletini kendi Cumhurbaşkanına komplo kurmakla suçlayan ve bunu pervasızca iddia eden PKK’ya karşı devletin şimdiki yetkililerinin, özellikle de MHP’nin ne diyeceğini çok ediyorum! Bu iddia, devlet ve toplum içinde bir gerilim ve çatışmayı kışkırtıcıdır. Sinsidir.

PENTAGON’UN SENARYOSUNDA BİR “FİGÜRAN”

PKK 12. Kongresi: “Süreç 15 Şubat 1999 uluslararası komplosu ile farklı bir aşamaya taşındı. Bu süreçte komplonun önemli bir hedefi olan Kürt-Türk savaşı Önder Apo’nun büyük fedakarlıkları ve çabaları sayesinde engellendi. İmralı işkence ve soykırım sisteminde tutulmasına karşın Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollardan çözme yönündeki ısrarını sürdürdü. 27 yıldır mutlak tecrit altında tutulan Önder Apo İmralı soykırım sistemi ile mücadele ederek uluslararası komployu boşa çıkardı.”

M.A.K.: Ne fedakarlığı?.. ABD, Öcalan’ı paket yapıp Türkiye’ye postaladığında senaryoyu çoktan yazmıştı. Senaryo doğrultusunda Öcalan konusunda devletten devlete anlaşma da yapılmış ve ABD “elverişli elemanını” idam cezasının kaldırılması ve yaşamının garanti edilmesi koşuluyla teslim etmişti. İşte tam da şimdi senaryonun başka bir safhasına geçme adımları atılıyor. ABD’nin Ortadoğu siyasetinde İsrail’den sonra PKK (YPG-PYD) sahne alıyor ve Öcalan bu işin tam dxa orta yerinde! Pentagon, Türkiye’yi bir türlü tam olarak kontrol altına alamadığı için başka aktörlerle şöyle ya da böyle, oyunu FETÖ deneyimi sonrasında PKK eliyle sürdürüyor.  AK Parti hükümetleri de Suriye’de düştüğü tuzakla bu süreçte çırak çıktığı gibi, iktidarını sürdürme uğruna Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sarsacak adımlara teşne gözüküyor. Ancak AK Parti ve MHP tabanının dahi iktidarı-miktidarı bir yana bırakıp atılmak istenen adımlara uygun adım atmayacağını rahatlıkla ileri sürebilirim. Kendisini “Kürt” hisseden yurttaşlarımız dahi Pentagon-PKK planlarına sıcak bakmayacaktır.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ “KURTULUŞ SAVAŞI” VE “LOZAN” YOK SAYILARAK YENİDEN TASARLANAMAZ!

PKK 12. Kongresi: “Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşmasının ve 1924 Anayasasının öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi. Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen Kürt isyanları, 1000 yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık Önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak Ortak Vatan ve Eşit Yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir. 3. Dünya Savaşı kapsamında Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmeler de Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır.”

M.A.K.: Kuvayi Milliye, Mustafa Kemal Paşa ve kadrosunun milleti seferber ederek emperyalist işgali kırıp Kurtuluş Savaşı’nı başarmasaydı bugün Türkiye’nin büyük kısmı Batı’nın mandası olacak şekilde Ermenistan, Kürdistan, İyonya vb. olacak, İstanbul İngiltere ve ABD’nin kontrolüne girecek, Türkler Orta Anadolu’ya sıkışıp kalacaktı!  Türkiye Cumhuriyeti dünyada eşsiz bir örnek ortaya koyarak kanla, irfanla kuruldu. Kürtlerin de içinde olduğu bütün Müslüman halk bu direniş ve zaferin öznesi oldu. Lozan’da “Müslüman aznlık” dayatması sonuçsuz kaldı. Kürtler, yeni Türkiye’nin doğal ve eşit yurttaşı olarak tarih sahnesinde yerini aldı. Atatürk’ün yurttaşlık ve millet tanımı ırkçı değil, vatana bağlılık temelindeydi.  Tarihte yaşananları yok sayamazsınız, tarihi geriye çeviremezsiniz! Kanla, irfanla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin defterini kapalı kapılar ardında asla düremezsiniz!

 KÖR TERÖR MİRASI MEŞRULAŞTIRILAMAZ!

PKK 12. Kongresi: “Mücadele ve direniş ile geçen özgürlük tarihimizin mirası PKK 12. Kongresi kararlarıyla birlikte demokratik siyaset yöntemiyle daha güçlü gelişecek, halklarımızın geleceği özgürlük ve eşitlik temelinde gelişme gösterecektir.”

M.A.K.: PKK’nın 1970’lerden başlayarak 1984’ten önceki diğer Kürt örgütlerine dönük cinayetleri de 1984’ten sonra gerçekleştirdiği kör terör eylemleri de devletin meşru-yasal güvenlik ve bürokrasi unsurlarına olsun, yurttaşlara olsun saldırıları da kabul edilemez, meşru gösterilemez.  Bu gibi yaklaşımlar onca şehit ve gazimizi, ailelerini, ulusumuzu son derece inciticidir.

ANAYASANIN 42-66. MADDELERİNİN DEĞİŞMESİNE VE SİYASİ AFFA VURGU

PKK 12. Kongresi: “Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir. Bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi sorumlulukla rolünü oynaması önemli olmaktadır. Aynı şekilde hükümet ve ana muhalefet partisi başta olmak üzere mecliste temsili bulunan tüm siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, din ve inanç topluluklarını, demokratik basın kuruluşlarını, kanaat önderlerini, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, işçi-emekçi sendikalarını, kadın-gençlik örgütlerini, ekolojist hareketleri sorumluluk altına girerek barış ve demokratik toplum sürecine katılmaya çağırıyoruz.”

M.A.K.: PKK büyük bir cüretle “umut hakkı” istiyor, Öcalan’ın legalleşecek PKK’nın başında hukuksal güvence ile bulunmasını ve PKK unsurlarına da siyasi af istiyor. TBMM’ye de “görev yükleyerek” Anayasa’nın 42-66. Maddelerinde değişiklik yapılmasına vurgu yapıyor. Vatandaşlık tanımı değişecekmiş, eğitim diline Kürtçe de eklenecekmiş vb!.. Anayasanın ilk dört maddesini arkadan dolanarak değiştirme fikri pazarlanıyor! PKK el yükselterek pazarlık masasından azami karlı çıkmak istiyor. PKK’nın bu talepleri Türkiye’yi kaosa götürmeye yöneliktir, bunu hükümet çevreleri bakalım idrak edebilecek mi?

DENİZ GEZMİŞ KİM, SİZ KİMSİNİZ?!.

PKK 12. Kongresi: “Türkiye’nin sol-sosyalist güçleri, devrimci yapı, örgüt ve şahsiyetlerinin Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenmeleri ile halkların, kadınların ve ezilenlerin mücadelesi yeni bir düzey kazanacaktır. Bu, son sözleri ‘Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği ve Tam Bağımsız Türkiye!’ olan büyük devrimcilerin amaçlarını başarmak anlamına gelecektir.”

M.A.K.: Bu paragrafta adı zikredilmeden Deniz Gezmiş’e ve dolayısıyla 68 yurtsever-devrimci gençlik hareketine vurgu yapılıyor ama nafile! Deniz’ler kim, siz kimsiniz? Deniz’ler eyleminin niteliğini Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına atfen “2. Kurtuluş Savaşı” olarak tanımlayan yurtsever-devrimcilerdi. Sizler gibi Pentagon’la iş tutmak bir yana, Amerikan 6. Filo askerlerini denize döken yurtseverlerdi. Türkiye’nin solcularını, yurtseverlerini, sosyalistlerini, komünistlerini kandıramazsınız! Onları emperyalizmin dümen suyuna sokamazsınız!

EMPERYALİST BATI’YA ÇAĞRI!

PKK 12. Kongresi: “Uluslararası güçleri halkımıza yönelik yürütülen yüzyıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz.”

M.A.K.: Ne demek ‘soykırım’?!. Bu kadar kuyruklu bir yalanla hiçbir yere gidemezsiniz! Türkiye Cumhuriyeti, gerek Kurtuluş Savaşı sürecinde, gerekse sonrasındaki erken cumhuriyet döneminde etnik yanı olup olmadığına bakılmaksızın yurdun dört bir yanındaki bilhassa emperyalist destekli ayaklanmalara karşı koymuş, yurttaşlarını daima ayrı tutmuştur. Güya ‘barış’ çağrısında bu kadar dayanaksız, çirkin bir ithamı ancak PKK yapabilirdi!

XXX

BAKALIM MUHALEFET VE SARAY-MHP NE TEPKİ VERECEK?

PKK 12. Kongresi’nin sonuç bildirisine-kararlarına sıcağı sıcağına değerlendirmemi kamuoyunun takdirine sunuyorum. Bu noktada ana muhalefet ve yarının iktidar umudu CHP’ye de büyük sorumluluk düşüyor. Tabii diğer muhalefet partilerine; ZP, İYİ Parti, TİP, TKP, SOL Parti, YRP, SP, AP’ye de… PKK’nın Lozan’a dönük tutumuna, ‘soykırım’ iddialarına ve daha pek çok satır arasına bakalım ne diyecekler? CHP, kapalı kapılar ardında yürütülen ve adı da konulamayan “sürece” şimdiye kadar “terörün durması”, “silahların bırakılması” gibi pencerelerden baktı ve pozitif bir zeminde kaldı. Oysa, CHP’nin temel tezi Kürt sorununun TBMM’de şeffaflıkla tartışılması ve çözüme kavuşturulması... Bir şartı daha vardı CHP’nin; şehit aileleri ve gazilerin, onların kuruluşlarının meseleye yaklaşımı…

Saray ve AK Parti cenahından temkinli iyimserlik sesleri geliyor. Henüz Lozan, ‘soykırım’ gibi meselelere bir tepk yok. Bu arada bakalım MHP’den nasıl bir ses çıkacak? Herhalde CHP ve MHP’den de, Saray’dan da yarın-öbür gün bazı sesler çıkacaktır.

Bu bahsi Türkiye Cumhuriyeti’nin “İkinci Adam”ı, Lozan Kahramanı İsmet İnönü’nün ünlü veciz sözü ile noktalamak en iyisi, hem de bu söz CHP Genel Başkanı Özel’e ışık tutacaktır; “Hadi canım sen de…” 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 2 ay önce
Çok yerınde tespitler brawo
BEĞENME
0
CEVAPLA