
AKP'nin kitle partisi olma süreci

Liberal demokratik sistemde siyasal partilerin tek başına iktidar olabilmelerinin yegane yolu kitle partisi olmaktan geçer. Tek bir ekonomik, sosyal, veya etnik sınıfı temsil iddiasıyla siyaset yaparak iktidar olmak sağlıklı bir sosyolojik ve siyasi yapının ürünü olamayacağı gibi sürdürülebilir de değildir. Elbette toplumun tek bir sosyo-ekonomik sınıfına, etnik köken, ideoloji ya da inanç grubuna yönelik olarak siyaset yapmayı tercih eden partiler de her zaman olagelmiştir. Ayrıca konjonktürel olarak yükselen iklim, çevre, göç, göçmen vb. bazı konular üzerinden belli bir dönemde popüler olmayı başarabilen siyasal partileri de olabilmektedir. Hatta bu tür partilerin yine dönemsel olarak oy patlaması yapıp ülke yönetiminde de söz sahibi oldukları da görülmüştür.Bu tür siyasi oluşumların misyonu, belli bir dönemde, belli bir soruna yönelik toplumsal hassasiyet oluşturmaktır. Ama giriş cümlemde de ifade ettiğim gibi ülke yönetiminde sürekli ve etkin yönetim zaman zaman isim ve kadro değişiklikleri olsa da kitle partilerindedir.
Siyasi oluşumlar için kitle partisi olabilmenin kabaca iki ana yolu ön plana çıkıyor. Bunlardan biri uzun ve planlı bir süreçte toplumu kendi arzu ettiğiniz dünya görüşü çizgisine doğru dönüştürmektedir. Bir diğer yol ise ekonomik, kültürel, coğrafi vb. birçok farklılığı barındıran toplum kesimlerini bazen ortak çıkarlar, bazen ortak değerler, bazen ortak kaygılar, bazen de belki bunların birden fazlasının etrafında aynı zamanda buluşturabilmek, toplayabilmek üzerine kurgulanmış bir siyaset izlemek olabiliyor.
Türkiye solunun siyaset yapma tarzı belki diğer benzer ülkelerde de olduğu gibi (doğası gereği) direkt eşitlik, sosyal devlet, özgürlükler gibi vaat esaslı ve arzu edilen bir dünya üzerine kurgulanmış siyaset tarzı olagelmiştir, Muhafazakar dünya görüşünün yaygın olduğu ülkemizde bunun tek başına kitle partisi yarayacak bir yöntem olmadığı da çok açık ortadadır.
Ülkemiz de dahil olmak üzere milliyetçi ve muhafazakar siyaset, insanların sahip olduklarını (maddi, manevi) korumak üzerine kurgulanmış olduğundan, yukarıda ifade ettiğim ikinci yol yani ortak değerler, çıkarlar veya kaygılar üzerinden kitleleri konsolide etme çabası toplumda her zaman, daha eşit ve özgür bir dünya vadetmekten fazla karşılık bulmuştur
Özellikle 1970’li yıllar muhafazakar dünya görüşüne sahip kitleler üzerinden siyaset yapan partilerin siyaset sahnesinde görülmeye başladığı yıllardı. Nihai amaç kitle partisi olmak yani tek başına iktidardı. Süreç içerisinde farklı oluşumlar söz konusu olsa da uzun soluklu olarak bir yandan belli dünya görüşünü genele yayma (toplumu dönüştürme ) bir yandan da korku, kaygı üretme politikası AKP’nin bir kitle partisi olarak iktidara gelmesi ile sonuçlandı ve hala bir şekilde devam ediyor .