İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5354 %0.07
49,5729 %-0.06
5.746,23 % -0,12
89.743,13 %-3.068
Ara

Arife bile Tarif Gerektiren Tarife Savaşları

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Arife bile Tarif Gerektiren Tarife Savaşları

Ticaret savaşlarının tarifelerle hemen her ülkeye ve ürüne karşı tırmandırılarak günlük, hatta saatlik değişikliklerle sürdürülmesi, üstelik bir gaz verilip, bir frene basılan bir karşılıklı restleşme haline getirilmesi alışılmışın dışında bir gelişme. Uluslararası ticaretin, kurallarla değil müzakerelerle biçimlendirilmek istenmesi, Trump’ın 2016-2020 arasındaki başkanlığı döneminde de başvurduğu bir yöntem olduğu için yeni değil. Yeni olan açıklanan tarife oranlarının keyfiliğin yarattığı belirsizlik kadar, açıklanma şekli ve açık bir siyasi güç mücadelesi aracı halinde gelmiş olması. Sadece tarifelerin gündemde olması da işin ilginç tarafı. Oysa tarife dışı engellerin ticareti zorlaştırıcı, engelleyici, caydırıcı ve saptırıcı rolü çok daha önemli. Ayrıca sadece mal ticareti konuşulduğu için 1990 lardan itibaren dünya ticaretinde fevkalade önemli payı olan hizmet ticareti yokmuş gibi bir hava estiriliyor. Dış ticarette tarife ve tarife dışı engelleri üretim sektörleri talep eder. Tarım, tekstil ve benzeri işgücü yoğun sektörler çeşitli yöntemlerle koruma talep ederken, yüksek teknoloji kullanan ve çok uluslu şirketlerin bulunduğu sektörler, küresel ticarette engelsiz koşuyu tercih eder. Hizmet ticareti birçok alanda mütekabiliyet esası üzerinden yürütüldüğünden taraflar arasında müzakereleri gerektirir. Bankacılık ve sigortacılık bu sektörlere iyi birer örnektir. Öte yandan aynı anda işgücü hareketlerini gerekli kılan turizm, otel zincirleri, hukuk, muhasebe, denetim şirketleri ve uluslararası perakende ticaret, radyo, televizyon ve sağlık hizmetleri de hizmetler, karşılıklı ve yine mütekabiliyete dayanan müzakerelerle dünya piyasalarına açılır. Bunların dışında moda, sinema, televizyon programları ve müzik, çeşitli kotalara tabi olabilir. Ama fikri düşünce hakları gibi konular yanı sıra sınır aşırı deniz, kara, hava ve deniz yolu taşımacılığı, petrol ve doğal gaz boru hatları, elektrik, su ve silah, lisans ve patent ticareti anlaşmalar üzerinden yürütülen ticarete örnektir. Şimdi böylesine çoklu bir tabloda, sadece mal ticareti üzerinden yürüttüğü ve rüzgârın estiği yöne bağlı tarife savaşlarının ne kadar sınırlı ve sığ olduğu apaçık ortada. Trump’ın tarife takıntısına gelecek olursak.

Uluslararası Ticaretin Engelli Koşusu ve ABD

ABD kaynaklarının bolluğu ve çeşitliliği nedeniyle kendine büyük ölçüde yeterli olan nadir ülkelerden biri. İhracat ve ithalat toplamı olarak değerlendiren dış ticaret hacminin ABD GSYİH sı içindeki payının 2022 de yüzde 27.04, 2023 de ise yüzde 23.89 olması bunun göstergesi. Buna rağmen ilaç ve elektronik gibi ürünlerde dışa bağımlılığı var. Ancak Trump yönetiminin ülkedeki derin gelir eşitsizliği, fakirlik, sağlık yetersizliği ve ırkçılık gibi sorunlar dururken, kafayı dış ticarete takması ve dış ticaret ortakları ile çatışmayı yeğlemesi, belki hedef şaşırtma, belki ulusal sorunlara çözüm aramamanın kolaycılığı. MAGA, tarifelerin daha çok sektörel koruma ve kamu gelirlerini arttırma özelliğini ön plana çıkarıyor. Tarife korumasının üretim artışı yaratması için zamana ihtiyaç var. İşçilerin gelir dağılımından alacağı payın büyümesi ise, ücret artış hızına ve enflasyonun yükselmemesine bağlı. Ayrıca tarifeler nedeniyle iç piyasada yükselecek fiyatların, ithal malı tüketimini azaltması da koşullara bağlı. İç tüketim ancak bazı ürünlerde kısılabilir. Bazılarında kısılamaz. Bu nedenle koruma etkisi tüketimin kısılmasına, gelir etkisi ise kısılamamasına göre değişecektir. Çin ve Çin dışındaki piyasalardan yapılacak ithalat için farklı oranlarla ifade edilen tarifelerin müzakerelere göre belirleneceği açıklanıyor. Amaç her ülkeyi müzakere masasına getirmek. Ancak Trump Grönland’ın ilhakı, Kanada’nın 51. eyalet olarak ilanı veya Latin Amerika ülkelerinin hapishaneye dönüştürülmesi gibi hassasiyetlere dokunduğu için siyasi gerilim tırmanırken müzakerelerde gücü eline geçirdiğini sanarak yanılıyor olabilir. Keyfi ve anlık değişen kararlara göre açıklanan tarife oranlarının değere mi bağlı, yoksa spesifik mi olduğu da bir başka belirsizlik. Yüzde 10 artı tarife kategorisindeki oranların, tarifenin muhatabı olan ülkenin ABD ile olan ticaretteki payına göre belirlendiği anlaşılıyor. Açıkçası “bize sadece ek yüzde 10 düştü” diye sevinmek yersiz. Çünkü bunu kısmen söz konusu ülkenin ABD ile olan ikili ticaretinde o kadar önemli olmadığına yormak daha doğru olur. Trump’ın açıkladığı tarife oranlarının yürürlüğe gireceği tarih her an değişiyor. Bunun yarattığı işlem zorluğu ve maliyeti büyük. Ayrıca Amerikan piyasası için ithalat siparişe göre yapıldığına göre yeni oranların ancak yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki siparişlere uygulanması gerek. Bu arada bazı tarife dışı engeller devreye girmeye başladı bile. Örneğin AB piyasalarında Amerikan ürünleri artık etiketleniyor. Öte yandan Çin bazı teknoloji ürünlerine ABD ye ihracat engelleri uygulamaya başladı. Tarife engellerden çok, tarife dışı engeller var. Trump yönetiminin bunları hesaba katmamış olması ve hizmet ticaretini hiç dikkate almaması mümkün mü? Yoksa zaman kazanıyor veya yandaş mı kayırıyor dersiniz?

“Özgürlük Günü” nün Fayda ve Maliyeti

ABD iki okyanus arasındaki muhteşem coğrafyasında neyin esiriydi ki, Trump 8 Nisan’ı “Özgürlük Günü” ilan etti? Ama kuruluşuna öncülük ettiği uluslararası ticaret sistemine karşı ABD nin yaklaşımı zaten hep ikircikliydi. GATT’ın çeşitli toplantılarında ve daha sonra WTO da hep tarife indirimlerini savunup, tarife dışı engellere karşı kararlı tutum sergilemişti. Ama 1980 lerden itibaren artan cari açıkları, bozulan dış borç/ihracat oranları ve aşırı değerli hale gelen dolar nedeniyle düşük maliyetli ihracatçılar karşısında rekabet kaybedince dış ticarette ayırımcılığa daha çok yalpaladı. GATT ve takipçisi WTO nun “en fazla kayırılan ülke”(MFN) ilkesine hiç itibar etmedi. Yine de 1990 larda piyasalarını tropikal ürün üreticilerine ve hizmet ticaretinde başarılı Japonya gibi ülkelere açınca, 1970 lere göre daha zenginleşti. Büyük üretici ve pazar olmanın serbest ticaret avantajını her zaman tepe tepe kullandı. Tarife indirimlerine giderken başkalarına tarife dışı engelleri kaldırma baskısı yaptı. Dış yatırımları çok uluslu şirketleri aracılığı ile zaten dünyanın dört bir yanına ulaşmıştı. Gelen yatırımı da, 1990 lardan itibaren eyalet kararlarına bıraktı. Bu suretle İngiliz ve Japon şirketleri, ABD de doğrudan yatırımlarını arttırdı. Yine de WTO kurallarına en çok uyan ülkeydi. Şimdi Trump’ın yarattığı asıl büyük maliyet uluslararası kurum ve kurallara vurduğu darbe. WTO ya, WHO dan ve Paris İklim anlaşmasından çekilerek hepsine. Hatta NATO gibi en önemli askeri ittifakın ABD ile olan ilişkisine. Aynı zamanda küresel hegemonya iddiasından vaz geçiyor izlenimi veren adımlar atıyor. USAID nin büyük ölçüde ilgası ve Voice of America’nın kamu harcamalarından tasarruf sağlanması için susturulması bunu düşündürüyor. Yumuşak gücünü rafa kaldırırken İran’a yeni JPCPOA dayatması yapmak için sert güç tehdidinde bulunuyor. Ama tarifelerle oynadıkça hop oturup, hop kalkan hisse senedi piyasalarında düşen hisseleri toplayıp, yükselen fiyatlardan satan yandaşları büyük kazanıyor. Amerikan hazine bonoları piyasaya boşaltıldıkça, emekli fonları eriyor. Tabii hikâyenin sonu henüz gelmedi. Ulusal portföylerinde dünyanın en güvenli yatırım aracı olan 10 ve 30 yıllık Amerikan hazine bonolarını bulunduran Çin gibi ülkeler bunları vadesi geldiğinde nakde çevirince, işte piyasalar o zaman çok şiddetli deprem yaşar. Trump tabii Çin-Rusya-İran ve Kuzey Kore ittifakını güçlendirmekte. Çin, ABD mallarını boykota başlayan AB piyasalarına daha fazla girmek için trenlerini yüklüyor. Savaş dolayısı ile aksayan CMR[1] - Avrasya koridoru yerine, Türkiye’den de geçen ama daha pahalı olan orta koridoru kullanmayı hesaplıyor. Bu da Türkiye’nin hesabına düşecek kırıntı fayda.
 

[1] Çin – Moğolistan- Rusya Kuşak-Yol koridoru

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *