Sinema 2025: Hollywood siyasallaştı, çizgi filmler gişe rekortmeni oldu
Sinema adına iz bırakan filmlerin yanı sıra çizgi filmlerin ciddi yükselişe geçtiği bir yılı geride bırakıyoruz. Gişedeki 2025 yılı verilerine bakınca sinema seyircisinin en çok ilgisini çeken yapımlar çizgi filmler ile beyazperdeye uyarlanmış bilgisayar oyunları. İddialı bütçeye sahip “Görevimiz Tehlike - 8” gibi dev yapım bile ilk 10 sıralamasına en sondan girdi.
Çizgi roman kahramanları tutkusu aynı zamanda Çin sinemasının güç gösterisine sahne oldu ve Hollywood’u alt edecek seviyeye geldi. İlki 2019 yılında çekilen “Ne Zha” isimli animasyonun ikincisi Amerika’da belli bir sınırlama getirilip çok az salonda gösterilmesine rağmen dünya çapında 2 milyar 217 milyon dolarlık bir hasılatla rekor kırdı.

Hayallerin sınır tanımadığı, süper güce sahip kahramanların cirit attığı animasyon dünyasına karşılık, 2025 Hollywood büyük stüdyolarının (çok sayıda olmamakla birlikte) siyasi temelli ciddi filmlere yöneldiği bir yıl oldu. Yönetmen Paul Thomas Anderson “Savaş Üstüne Savaş” (One Battle After Another) ile sinema tarihine geçecek bir yapıt sundu. Thomas Pynchon’ın 1990 yılında yayınlanan Vineland romanından yola çıkan Anderson, devrimci hareketler, direniş, radikalleşme ve politikanın yozlaşması üzerine sert bir sinema diliyle işlediği Savaş Üstüne Savaş filmiyle Oscar’ın kuvvetli adayları arasında gösteriliyor.

Bir diğer büyük stüdyo yapımı “Anniversary” yine benzer temaları, hatta daha cesur bir biçimde ele alıyor. Oscarlık performansıyla göz dolduran Diane Lane, siyasi algıları açık bir Amerikalı akademisyen rolünde. Siyasette güç zehirlenmesi ve siyasi hareketlerin tarikate dönüşmesiyle birlikte otokrasiye savrulma ekseninde ilerleyen çarpıcı bir film. Üstelik temeli tamamen siyaset olmakla birlikte her iki filmde de belli bir parti veya örgütün direkt hedef alınmaması senaryoya daha çok derinlik katıyor.
Bu yılın diğer çok önemli iki filmi, Fransa-İran yapımı “Görünmez Kaza” ve Norveç’ten “Manevi Değer” (Sentimental Value). İranlı sinemacı Cafer Panahi bir kez daha mükemmel bir sinema diliyle (üstelik filmlerinden ötürü yattığı cezaevinden çıktıktan hemen sonra) baskıcı rejimlerin yol açtığı bireysel travma, sevgi, nefret ve intikam çelişkileriyle dolu portrelerle insana ait duyguların resmini çiziyor.

“Dünyanın En Kötü İnsanı” filmiyle unutamadığımız Norveçli yönetmen Joachim Trier “Manevi Değer”de yıllar sonra babalarıyla biraraya gelen iki kızkardeşin duyguları üzerinden aile dinamikleri, hırs, tutku ve içsel çatışmaları adeta dantel gibi işliyor.
“Görünmez Kaza” Fransa’nın, “Manevi Değer” Norveç’in Oscar adayı ve iki filmin de şansı çok yüksek görünüyor.

