Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 42’nci yıldönümü, kardeş KKTC'nin halkının Cumhuriyet Bayramı kutlu ve mutlu olsun!
Bugün 15 Kasım 2025: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 42’nci Yıldönümü.
Soydaş ve kardeş Kıbrıs Türk Halkının “Cumhuriyet Bayramı’nı” o gün görevde dosya başında mesai arkadaşlarımla yaşadığım heyecan ve coşkun duygularla gönülden kutluyorum.
Millî Kahraman, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı rahmet, sevgi ve saygıyla anıyorum.
Kıbrıs Türk Halkı’nın Ada’nın Yunanistan’a bağlanması teşebbüslerine karşısında inançla ve imanla direnirken verdiği şehitleri rahmetle anıyorum. Gazileri sevgiyle kucaklıyorum.
Millî Kıbrıs Davamız uğruna şehit düşen kahramanlarımızı da rahmetle anıyorum. Kıbrıs Gazilerimize sevgilerimi ve en iyi dileklerimi sunuyorum.
KKTC, kendisini Türk Milleti’nin millî Kıbrıs Davası’na adamış olan Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın büyük bir vukuf ve dirayetle hem Türkiye hem dünya karşısında inançlı, kararlı ve cesaretli duruşunun eseridir.
Şüphesiz ki çağdaş demokratik yapısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kıbrıs Türk halkının temel güvencesidir.
Bugün KKTC'nin ve O’nu destekleyen Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümü için tek seçenek olarak “Egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hedefine yönelebilmiş olması KKTC’nin varlığı sayesinde olmuştur.
Uluslararası camianın KKTC gerçeğini görmezden gelen katı tutumunu kırmanın değişmez çaresi, Türkiye’nin, KKTC’nin hamlesinin arkasında kararlılıkla durmayı sürdürmesidir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti bölgede barış ve güvenliğin sembolü iki dost ve kardeş Devlet olarak ilelebet yan yana yaşayacaklardır.
KKTC’nin kurulması, amacı Kıbrıs adasında kalıcı barış, huzur, refah ve güvenlik ortamı yaratmak olan Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başlattığı süreci tamamlamıştır.
Ada’da son 51 yıldır süren askerî çatışmasızlık ve sükûnet ortamının iki temel âmili vardır:
Birincisi, Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Ada’da nüfus bakımından üstün olan tarafı, diğer tarafa karşı askerî güç kullanmaktan caydıran bir askeri kuvvet dengesinin oluşmuş bulunmasıdır.
İkincisi de 1974’den sonra Kıbrıs adasında ortaya çıkan iki kesimli ve iki ayrı bağımsız ve egemen devletli siyasî coğrafya ile Kıbrıs sorununun aslında fiilen “doğal çözümüne” kavuşmuş olmasıdır.
Bugün Kıbrıs adasında anlaşmaya dayanan bir barış, dostluk, iyi komşuluk, işbirliği ve güvenlik ortamı yaratılmak isteniyorsa, taraflar arasında, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile uluslararası plânda “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanınan Kıbrıs Rum Devleti arasında, garantör Devletlerin de katılımıyla bir Antlaşma yapılmasının, Ada'da kalıcı barış uğruna takınılacak tek akılcı tutum olacağına inanmaktayım.
Kıbrıs adasında yan yana var olan iki bağımsız ve egemen Devlet’in aynı günde Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilâtı’na (NATO) üye kabul edilmesinin ve Türkiye de AB’ne tam üye olduğu zaman KKTC’nin de AB’ne tam üye olmasının bölgesel ve küresel çapta barış ve işbirliğine stratejik katkı yapacağını düşünmekteyim.