Noel Baba’nın çıkını
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ABD seferine çıktı. Önce BM Genel Kurulu’nda yarıda kesilen konuşmasını yaptı; ardından da Washington’da ABD Başkanı Donald Trump’la planlanan görüşmesi için hazırlıklarına girişti.
Gerçi hazırlıklar Erdoğan’ın yola çıkmasından çok önce yapılmıştı. Neydi bunlar? Önce, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 13 Eylül’de İstanbul’da Erdoğan’ın Trump’ın oğluyla çok gizli tutulan görüşmesini duyurması. Özel’e göre bu görüşmede Erdoğan Trump Jr.’a, kendisini babasıyla görüştürmesini rica etmiş, randevu ayarlandığında Türkiye’nin Boeing şirketinden Türk Hava Yolları (THY) için 300 yolcu uçağı satın alacağı sözünü vermişti. Trump da kendi sosyal medya hesabından Ankara’ya yolcu uçağı satışının gündeme geleceğini, bundan çok memnun olduğunu duyurdu. Görüşmede anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’nin F-35 savaş uçakları programına yeniden dahil edilmesi ve Ankara’ya yeni nesil F-16 savaş uçaklarının satışı konusu da gündeme gelecek. Benim merakım THY’nin gerçekten 300 adet Boeing uçağına ihtiyacı olup olmadığı. Düşünsenize... Bu alımın Türkiye’ye en az 50 milyar dolara bir maliyetinin olacağı hesaplanıyor. Bunun parasını kim ödeyecek? Tabii ki vergiler olarak Türk halkı. Yani biz 85 milyon, bir siyasi parti ve lideri iktidarda kalsın diye cebimizden milyarlarca dolar ödeyeceğiz.
Bu bitmedi. Erdoğan ABD seferine çıkmadan bir gece önce Resmi Gazete’de bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınandı. Buna göre Türkiye, 2018’den beri kimi Amerikan menşeli ithal mallarına uyguladığı ek vergileri kaldırmıştı. Bu ürünler içinde ABD yapımı otomobiller, sigaralar, içkiler, kozmetik ürünleri, pirinç, her türlü kuru yemiş bulunuyordu. Müslümanlığı kimseye bırakmayan hükümetimiz, iş Amerikan ürünü olunca kozmetik ürünleri, içki ve sigaraya ek gümrük vergilerini kaldırıyor. Valla helal olsun.
Trump’a hediye yağdıran Noel Baba örneği, Erdoğan’ın torbasındaki sürprizler bununla da bitmiyordu. Bizim bazı medya organlarında çıkan haberlere göre Eskişehir yakınlarında çok zengin nadir toprak element yatakları bulunmuştu. Bu nadir toprak elementleri, özellikle yapay zeka, chip’ler ve daha pek çok yüksek teknoloji çalışmalarında kullanıldığı için Trump’ın ilgi alanındaydı. Hatta Trump’ın Eskişehir yakınlarındaki nadir toprak elementlerine ilgi duyduğu daha önce de konuşulmuştu. Konunun Washington’daki görüşmede gündeme geleceği ve bir ya da bir kaç Amerikan şirketine bu elementlerin işlenmesi lisansının verilebileceği duyumları var.
Ve tabii son olarak da S-400’ler meselesi. Önceki yazımda Rusya’nın 2019’da Türkiye’ye sattığı, ancak hiç kullanılmayan S-400 hava savunma sistemini parası karşılığı geri almak istediğini yazmıştım. Bu konuda hiç bir resmi yalanlama olmadığına göre haberin doğruluğu ortaya çıkıyor. Acaba Trump, S-400’lerin geri verileceği haberleri üstüne mi yıllar sonra ilk kez Erdoğan’a Washington’da randevu verdi? Ya da randevunun alt yapısını hazırlayan unsurlardan birisi miydi S-400’ler? Göreceğiz.
Önemli bir konu da tabii ki AKP Hükümeti’nin terör örgütü Hamas’la ilişkileri. Ortadoğu medyasına göre Ankara bir ay önce Hamas elemanlarına verilen Türkiye Cumhuriyeti pasaportlarını Washington ve Tel Aviv’den gelen baskılar üstüne iptal etmiş. Bu elemanlara, artık Türkiye’de üs kurmaya kalkmayın, kısa süreli ziyaretler için gidip gelebilirsiniz, o kadar, denilmiş. Konunun Washington’da Erdoğan tarafından telaffuz edileceği aldığım duyumlar arasında.
SES GİTTİ, MİKROFON KAPANDI
Gelelim Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaya... Erdoğan kürsüye çıktı. Oturumu yöneten Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u selamladı. Başladı konuşmaya. Gazze’de İsrail’in yaptığı insanlık dışı saldırılardan söz ettikten sonra tam “İsrail askeri kuvvetlerini Gazze’den hemen çekmelidir,” cümlesine geldiğinde mikrofon ‘tak’ diye kapandı; Erdoğan’ın sesi kesildi.
Salondakiler şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Macron Erdoğan’a teşekkür edip kürsüden indirdi. BM Genel Kurul toplantılarının tarihinde yaşanmamış bir olaydı. Daha sonra, her konuşmacıya 5 dakikalık konuşma süresi verilmişti, Erdoğan bu süreyi aştığı için mikrofon otomatik olarak kapandı, diye olay tevil edilmeye çalışıldı. Ancak ortaya çıktı ki kesinti Erdoğan’ın konuşmasının 4 dakika 48. saniyesinde yapılmıştı. Demek ki mesele süre aşımı değildi. Erdoğan’ın konuşmasının son bölümünde , İsrail soykırımcı bir devlettir, cümlesini telaffuz etmesi tehlikesini engellemek için mikrofonun kapatıldığı spekülasyonları yapılıyor.
Ne diyeceğimi bilemiyorum. Erdoğan BM tarihinde yaşanan bir “ilk”le anılacak gibi görünüyor. Sadece Erdoğan mı? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin düştüğü duruma bakar mısınız?