Erdoğan’ın özlemi: Cici demokrasi, majestelerinin muhalefeti
Evet, iktidarın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, daha doğrusu Erdoğan’ı oraya oturtan ve demokrasiyi, hukuku katletme pahasına orada tutmak isteyen iç ve dış odakların arzusu iyice açığa çıktı! Yargının iktidarca araçsallaştırarak gerçekleştirdiği 19 Mart darbesi ve sonrasındaki gelişmeler, CHP’nin 38. Olağan Kurultay’ını geçersiz saymaya, mutlak butlana dönük dava olsun İstanbul 38. Olağan İl Kongresi’ne dönük alınan son karar olsun hepsinin amacı erim erim eriyen iktidarın ilk seçimde iktidara gelmeye imkan ve kabiliyetli muhalefetin lokomotif unsuru CHP’yi iğdiş etmeye, iktidar alternatif olmaktan uzaklaştırmaya, mümkünse ikiye bölmeye (bir parçası çok küçük, hatta karikatür de olsa) yönelik.
Demokrasi ve hukuk birbirini tamamlayan unsurlar. Siyasi hayatın bu önemli unsurlarının zedelenmeye başladığını, daha doğrusu iktidarca sarsıldığını daha 2015’ten itibaren tekrar seçimle görmeye başladık. 2019 tekrar seçimi ve dört pusuladan birini geçersiz sayılmasıyla iyice gördük. Mühürsüz oylarla gördük. Daha geriye gidersek hükümetin 15 Temmuz 2016’dan itibaren “terör örgütü” saydığı ve FETÖ adını verdiği yapıyla işbirliği içinde kumpas davalarını, terörle mücadele eden genelkurmay başkanının bile içeri atılıp “terör örgütü yönetmekten” yargılandığını gördük! 26. Genelkurmay Başkanı E. Org. İlker Başbuğ’a Silivri zindanında yaptığım ziyaret yaşamımda hiç unutmayacağım bir saattir!
İlk yediği helal sigortalı ekmek, Erdoğan’ın “CEHAPE” dediği, CHP’nin yönettiği İstanbul Belediyesi’ne bağlı İETT’nin ekmeğiydi. Bunu Muhalif.’te kaleme almıştım bir süre önce. İşçi kadrosunda gözüküp futbol takımında oynadığı İETT’den gelen bir Akıncı’nın yarım yüzyıl kadar sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte bir otokrata dönüşeceğini kim bilebilirdi? CHP’nin, zamanın genel başkanı Baykal’ın demokrasinin gereği olarak milletvekili ve başbakan olmasının önünü açtığı Erdoğan’ın günün birinde yargı eliyle CHP’ye yönelik olmadık adımlar atacağını kim bilebilirdi?
DOĞAN AVCIOĞLU’NDAN ESİNLE…
Yazının başlığında Doğan Avcıoğlu’ndan esinlendiğimi yakın siyasi tarihi yaşayanlar veya iyi okuyanlar fark etmiştir. “Cici demokrasi” şu demek: Demokrasi var ama kağıt üzerinde… Seçimler olur ama kazanacak olan hep bellidir… Ya “majestelerinin muhalafeti”? İktidarın dümen suyunda itaatkar, uysal bir muhalefettir.
İşte tam da Erdoğan’ın ve onu orada oturmaya, kurduğu sistemi devam ettirmeye yönelten mahfillerin istediği de budur; cici demokrasi ve majestelerinin muhalefeti. Böyle bir siyasi sistem… Seçimler olacak ama hep yamalı AK Parti kazanacak, kapatılamayan, Atatürk Türkiyesi’ne rahmet okutulmasına geçit vermeyen “asi” CHP de uysallaştırılıp “majestelerinin muhalefeti” haline dönüştürülecek. Dönüştürülemiyor mu? O zaman iğdiş edilecek! İkiye bölünmeye zorlanacak! Kongreler, kurultaylar YSK yokmuş gibi bulunan ‘uygun’ alt mahkemeler aracılığıyla iptal edilecek! Olmadı CHP’nin en büyük örgütü İstanbul’a kayyım atanacak! Mutlak butlan davası demoklesin kılıcı sallanacak partinin üzerinde! Ne ala! CHP’nin cumhurbaşkanı adayı zindanda! Tüzel kişiliği yargıda! İktidarın bütün bunlardan muradı, CHP seçimlere hazırlanamasın, parti programıyla, seçim programıyla uğraşamasın! Helal olsun CHP kadrolarına! Yine de yapıyorlar; haftada iki eylem, mahkemeler ve buna karşın yeni kurultay süreci ve diğer taktik adımlar; ayrıca Cumhurbaşkanlığı Ofisi çalışıyor, müstakbel Cumhurbaşkanı İmamoğlu zindandan daolsa faaliyetini sürdürüyor. CHP, 4-9 Eylül arasında program çalıştayını da yaptı, 102. Kuruluş Yıldönümünü de kutladı. Bütün bu süreç siyasi tarihe geçecek, dünyada da ender rastlanabilecek bir süreç.
İktidarın derdi davası hep söylediğim gibi Erdoğan-Kılıçdaroğlu suni dengesini yeniden kurmak… Cici demokrasiyi ve ardından da CHP’yi ‘uysal koyun’ haline getirmek… Perşembenin gelişi çarşambadan belli. 15’inde dava ileri atılmazsa mutlak butlan çıkma olasılığı çok büyük. Türk demokrasisi adına kara ve hiç çıkmaz bir leke olacak bu kararı vermeye mahkeme yetkili değil! Tek yetkili YSK . Oysa anayasa ve yasaları işine geldiğinde tanımayan Cumhurbaşkanı Erdoğan “CHP’yi yasalara uymaya” davet ediyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi?
ERDOĞAN’IN TEK KORKUSU ENİNDE SONUNDA GELECEK OLAN SANDIK
Erdoğan’ın bütün bu adımları atarken güvendiği, devletin bütün kurumlarının yargı başta olmak üzere elinde olması. RTÜK sopasıyla da muhalif medyayı kontrol ve ‘terbiye’ ediyor. Demokrasi ve hukukun yanında basın özgürlüğü de katledilmiş durumda. Fakat Erdoğan’ın unuttuğu bir şey var; halk, seçmen ve günü geldiğinde sandık! Derd, sandık geldiğinde elverişli bir muhalif organizasyon olmaması ve aradan bu şekilde çıkmak. Ancak muhalefetin görevi de bu oyunu boşa çıkarmak ve sandığa günü geldiğinde hazır olmak. Bunun altını çiziyorum.
İSTANBUL, ANKARA İÇİN LABORATUVAR MI?
Bu arada… 15 Eylül’deki mutlak butlan davası öncesinde iktidar İstanbul’u bir laboratuvar gibi değerlendiriyor. Ankara’daki akıllı binada da İstanbul’da ne olduysa olabilir. Herhalde CHP Genel Merkezi’ne yeniden malum sessiz şahsın gelip oturamaması için önlemler alınacaktır CHP yönetimi tarafından. Onun artık sadece bir kör inatla, kişisel ihtirasla 38. Olağan Kurultay sonuçlarını içine sindiremediğini düşünmüyorum çok kimse gibi. Ona verilen görev CHP’yi başkalaştırmak, dönüştürmak ve bir kimlik tuzağına sürüklemekti. Bunu başarı ve yüzde 22’ye sıkıştırdı partiyi. Demek istediğim, arkasında hangi mahfiller duruyorsa şimdi yine görevini sürdürmesini istiyor zahar.
RAKİPLERE ÇEKİLEN OPERASYONLARIN AMACI; UYGUN OLANLARI KONSOLİDE ETMEK YA DA ZAYIFLIYORSAN ZAYIFLAT
Şu notu da düşeyim; Erdoğan, yüzde 34 ile parlamenter sistemde ilk iktidara geldiğinde ANAP ve DYP’ye operasyon çekmemiş miydi sonradan terör örgüti ilan edilen malum ‘cemaat’ ile işbirliği yaparak? DYP yüzde 9,9 ile ANAP yüzde 5 ile parlamento dışında kalınca onların alabileceği milletvekilleri AK Parti hanesine geçmemiş miydi? Hatırlayalım; FETÖ yargısı MHP’nin neredeyse bütün başkanlık divanı üyelerini alaşağı etmemiş miydi bir genel seçim öncesi? Bunu kimin önünü açmak için yapmıştı FETÖ? MHP’de Akşener Bahçeli’ye rakip olunca yargı eliyle iktidarın nasıl gelişmelere müdahale ettiğini memleket izlemedi mi? Bütün bunlar merkez sağı konsolide etmek ve Ülkücülerin en az bir kısmını “embeded” yapmak için değil miydi? SP’den koparıp bir kısım unsuru HAS Parti’yi kuran Kurtulmuş “has bir çalım” ile arkadaşların AK Parti’ye getirerek SP’yi Erdoğan lehine zayıflatma yoluna gitmemiş miydi?
CHP’ye de, diğer partilere de çekilen operasyonların amacı; iktidar zayıflıyorsa rakipleri de zayıflatmak… Kötülük maalesef kol geziyor; bugünlerde yaşananlar; DP dönemindeki CHP’yi kapatmaya yönelik TBMM Tahkikat Komisyonu günlerini, CHP’yi kapatmaya yönelk olarak Ecevit ve CHP aleyhinde Ziverbey işkence köşkünde ifadeler alınan 12 Mart günlerini, CHP’yi kapatan 12 Eylül cunta günlerini hatırlatıyor…
İMAMOĞLU VE ÖZEL’İN TARİHİ SORUMLULUĞU
Son sözüm İmamoğlu-Özel ve çalışma arkadaşlarına; cici demokrasi planına karşı koymak için birleşik-ulusal bir seferberlik, birleşik-ulusal bir anayasal-yasal direniş zemini oluşturmak şart. Erdoğan’ın cici demokrasi planını boşa çıkarmak için bütün demokrasi güçlerinin, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının harekete geçmesi şart. Majestelerinin muhalefeti hevesi iktidarın kursağında bırakılmalıdır! Türkiye, ne geçmişin Esad Suriye’si ne bugünün Putin Rusya’sı ne de Trump Amerika’sının peyki olabilir! İmamoğlu ve Özel önlerine hangi engeller konulursa konulsun 2023 cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında attıkları“değişim” adımlarını 38. CHP Olağan Kurultayı ve 31 Mart 2024 yerel seçimlerindeki başarı sonrasında da önümüzdeki ilk cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde devam ettirmelidir. İmamoğlu-Özel ikilisi bu bağlamda Dünyaya da büyük bir ders vermiş olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk, başarılı Ulusal Kurtuluş Savaşı ile nasıl mazlum uluslara örmek olduysa ve onlar da demokrasi arayışında olanlara örnek olacaktır.
ATATÜRK’ÜN CHP’YE BİÇTİĞİ MİSYON
Atatürk’ün verdiği misyonla; Türk devrimlerinin, Türk çağdaşlaşmasının siyasi taşıyıcısı olan CHP’ye; Atatürk Türkiyesi’nin teminatı olan CHP’ye uzanan ne kadar kirli el varsa kırılsın! CHP ama yakın olan iktidarında ama yarın bir gün yine muhalefette; hangi konumda olursa olsun demokrasi içinde çok yaşasın!