İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5180 %0.03
49,5811 %-0.04
5.776,40 % 0,41
91.246,01 %-1.879
Ara

Yalanı doğru gibi söyleme sanatı ve nefret saçan zihniyetin örnekleri

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yalanı doğru gibi söyleme sanatı ve nefret saçan zihniyetin örnekleri

Siyasette farklı kişiler farklı yöntemler kullanmışlardır. Bu kişilerin bir kısmı, tarih kitaplarında yaptıkları işlere, yaşamlarına ve siyasi mücadelede kullandıkları yöntemlerin niteliklerine göre isimlendirilerek anılmıştır. Bunlar “Demagoglar – Yalanı Doğru Gibi Söyleyenler” ve “Nefret Teşvikçileri – Hatemongers” olarak adlandırılmaktadır.

Siyaset yaşamında yalanı doğru gibi söyleme eylemine eskiler “mugalata” derdi. Yani laf cambazlığı yapıp, doğru söylüyormuş gibi davranıp yalan söylemek sanatına bu isim verilirdi. Bu deyimin yabancı dillerdeki karşılığı ise “demagoji”dir; yani çıkara odaklı fırsatçılık.

Dünya siyaset tarihinde demagojiyi ve nefret teşvikçiliğini kullanarak ün kazanmış birçok siyasetçi olmuştur. Bu kişilerin siyaset yaşamındaki parlaklıkları, söylediklerinin yalan olduğu ortaya çıkınca karanlığa dönüşmüş ve büyük çöküntülere uğramışlardır.

İnternet ansiklopedisi Wikipedia’nın demagog tanımı şöyledir:
"Demokrasilerde yoksul, eğitimsiz ve cahil halk yığınlarının bilgisizliğini, ön yargılarını, duygularını ve korkularını kullanarak güç kazanan siyasetçi."

Demagoglar genellikle fazla düşünmeden, duyguları ile hareket ederek, kendi taraftarı olmayan kişilere ve muhaliflerine karşı şiddet ve hiddetle saldırıya geçer; orta yolda olan ve daha düşünceli davranan kişileri bile zayıflıkla, korkaklıkla suçlarlar. Demokratik sistemlerin en zayıf yanı ise, bu tür demagogların iktidara gelmesini önleyememiş olmasıdır.

Demagoglar, demokrasi tarihinin ilk yıllarından beri var olmuş özel bir siyasetçi türüdür. Çünkü demokrasilerde halkın oyu en güçlü karar mekanizmasıdır. Demagoglar ise halk yığınlarının en alt ortak paydasına hitap ettikleri için kolayca iktidar olurlar. Dünyanın en eski demokrasilerinden sayılan eski Atina’da, Cleon isimli lider tarihin en zalim demagogu olarak tanımlanır. Mitylene kentinin başarısız ihtilal girişiminden sonra Cleon, Atina halkını kandırarak sadece esir alınanları değil, bu kentteki her erkeğin öldürülüp karılarının ve çocuklarının köle olarak satılmasına ikna eder. Atina halkı, bir gün sonra verdikleri kararın yanlış olduğunu anlayıp verdikleri yetkiyi geri alır. Aynı demagog Cleon, Peloponez savaşlarından sonra yenilgiye uğrayan ve kayıtsız şartsız teslim olmak isteyen Ispartalıların bu isteğini reddetmeye de Atina halkını ikna eder.

Eski Atina’da Alcibiades, Peloponez savaşları sırasında Atina halkını demagoji yoluyla kandırarak Sicilya adasını zapt edeceğine ikna etti. Atina Meclisi de ona kanarak savaş yetkisi verdi. Atina halkına kahramanlık ve hamaset duyguları ile hitap etti, kısa sürede zafer vadetti; halk da fazla düşünmeden ona kandı. Sonuçta Atina ordusu büyük bir hezimete uğradı.

Eski Roma’da Gaius Flaminius, Romayı yönetenlerden birisiydi; yani Konsül. Ünlü Trasimene Gölü Savaşı’nda Hannibal’ın ordusuna yenildi. Hannibal savaş sırasında düşmanın zayıf noktalarını iyi bildiği için Romalıları hezimete uğrattı. Gaius Flaminius ise sadece demagoji yaparak, halkı kandırarak savaşın komutanlığını üstlenmişti. Tek yeteneği demagoji olduğu için, savaş ve komuta yeteneği olmadığından ve düşmanın gücünü ve stratejisini anlayamadığından 15 bin Romalı askerin ölümüne neden oldu. Kendisi de ölenler arasındaydı.

Tarihe geçmiş ünlü demagoglar arasında Amerikalı bir papazdan da bahsetmek gerekir. Katolik bir papaz olan Father Charles Coughlin – soyadına bakılırsa İrlanda kökenli olabilir – 1930’lu yıllarda radyoyu kullanarak kitlesel bir dinleyici ve takipçi kitlesi kazanmıştı. Önceleri Demokrat Franklin D. Roosevelt ve onun “New Deal” adı verilen Amerikan ekonomisini canlandırma politikalarını desteklemiş, daha sonra ise Roosevelt’in acımasız bir eleştirmeni olmuştu. Bu ünlü demagog din adamı giderek Yahudi düşmanlığını benimsemiş ve hatta İtalyan faşist diktatör Mussolini’yi andıran politikaları destekler olmuştu. Bu katolik papazın tek özelliği, dini konuları kullanarak takipçilerini galeyana getirmek ve onları kendi amaçları için kullanmak olmuştu.

Kuşkusuz demagogların en büyüğü olan Adolf Hitler, Alman halkının etnik gururunu ve komplo teorilerini kullanarak Yahudi düşmanlığı yaratmış, Almanya’nın ekonomik sorunlarının temelinde Yahudilerin olduğunu iddia ederek, işsiz ve sıkıntı içindeki Almanlara uygun gelen sözlerle iktidara gelmiştir.

Hitler, medya üzerinde sıkı bir kontrol ve baskı uygulamış, muhaliflerini bazen tehdit, bazen yıldırma yöntemleriyle etkisiz hâle getirmiştir. Hitabet yeteneği ve mugalata uzmanlığını kullanarak Almanya’nın topraklarını genişletmesi gerektiği fikrini işledi ve sonuçta başlattığı savaşı kaybetti; Almanya ikiye bölündü ve halk yıllarca sıkıntı içinde yaşadı. Sonuçta intihar etmek zorunda kaldı.

Siyaset tarihine bakılacak olursa, Amerikalı ünlü komünist avcısı Senatör Charles McCarthy, en büyük demagojlardan birisidir. McCarthy, nefret ve kin teşvikçiliği yapıp, basında, medyada ve sanat alanında çok kişiyi yalan yere “komünistlik ve ABD düşmanlığı” ile suçlamış ve onlara karşı bir nefret kampanyası başlatmıştır.

Yunanistan’ın eski başbakanlarından Andreas Papandreou – Yorgo’nun babası – Chicago’da parlak bir iktisat profesörü iken ülkesine dönüp siyasete atılmış ve gayet düzenbaz bir demagoji uzmanı olarak ün kazanmıştır.

Siyasi demagoglar her devirde, her ülkede boy gösterebilir. Bunlar, yalanı doğru gibi söylemede, halkın hassas olduğu konuları, acıma ve yardım duygularını, işsizliği ve adaletsizliği ele alıp, insanların iyi niyetini ve heyecanını kendi çıkarları için kullanan; dini duyguları ranta çevirme ustaları olduğu kadar, milliyetçi ve etnik farklılıkları bir üstünlük aracı olarak kullanıp hayali düşman yaratan demagoglardır.

Bunların ortak özellikleri arasında kolay yalan söylemek, yalanları gerçekmiş gibi siyaset aracı olarak kullanmak, tenkide tahammülsüzlük, kinci olmak, medya özgürlüğüne karşıtlık, değişik fikirlere kapalılık ve kendi ile yakınlarına çıkar sağlama ustalığı sayılabilir. Wikipedia’nın da yazdığı gibi, demokrasilerin en zayıf yanı, bu tür kişilerin iktidara gelmesini önleyememiş olmasıdır. Bu noktada halkların aydınlatılmasının önemi de ortaya çıkmaktadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *