İstanbul
Açık
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,5860 %-0.48
47,7946 %-0.42
4.352,20 % -1,39
117.581,98 %-0.618
Ara

Yobazlık kültür ve çürüme

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yobazlık kültür ve çürüme

Bu makalenin değişik bir şeklini 5-6 yıl kadar önce Cumhuriyet’te yazmıştım. Aradan geçen süre içinde ülke giderek daha laubali, daha gayri-resmi ve daha çok arap kültürüne yöneldi ve ülke kültürel olarak aklın ve bilimin etkisinden daha çok hurafeye söylentiye dedikoduya önem veren bir yola girdi. Artık yozlaşma içünden çıkılamıyacak kadar kötüleşti. Bu yüzden bu konuya yeniden dönmek gerekli hale geldi. “Kültür paylaşılan inançların, değerlerin ve uygulamaların bir toplumu diğer toplumlardan ayırt eder. Kültür öğrenilmiş bir yaşam biçimini belirler ve kuşaklar boyu birbirine aktarılarak yaşayan dil, sanat, ve sosyal davranışların bütünüdür. İnançlar da kültürün bir parçasıdır.”

Türkiye AKP döneminde Kültürün değişik etmenlerinden sadece din etmenine yönlendirildi. Ahlaken yasak olan ayıp olan çok eylem adeta resmiyet kazandı. Hakkaniyet, ehliyet, emeğe saygı gibi kavramların yerini siyasi biatçılık, yalakalık ve belirli bir siyasiye sadakat aldı. Halk arasında bu tür dinci siyaset için "vicdan çıktı, cüzdan girdi" deyimi kullanılmaya başladı.

Ulusal kültür, eğitim ve deneyim ile teknoloji üretimi, aktarımı ve kullanımı arasında değişik ilişkiler olduğunu ortaya koyan çok sayıda bilimsel görüş var. Özellikle informel kültür-gayri resmi kültürler dediğimiz kültürlerde, insan ilişkileri belirli bir norm içinde yürümez, daha doğrusu formel değildir. Kişiler arasındaki ilişkilerde sınırlar, sorumluluk ve görevlerin nerede bitip nerede başladığı kalın çizgilerle ayrılmamıştır. Ciddiyet ile laubalilik, sorumluluk ile sorumsuzluk, zaman kavramına uymak ile uymamak arasında hep yorum farkları ortaya çıkar. Çünkü bunları belirleyecek kurallar toplumun tüm katmanlarında tanımlanmamış, eğitime yerleşmemiş, yerleşmiş ise de “iyi ile kötü, ahlak ile ahlaksızlık, etik ile etiksizlik, kanunlara uygunluk ile uygunsuzluk” arasındaki resim biraz karmaşık hale getirilmiştir zaman içerisinde siyaset tarafından.

Bu bilinçli karmaşa at izini it iziyle karıştırmış, boşuklardan istifade eden bir çeşit çıkar grupları, çeteler, karanlık ilişkiler almış yürümüştür.

ülkeyi yöneten siyasilerin olduğu kadar, bu siyasilerin atadıkları, göreve getirdikleri ve topluma ve yeni nesillere örnek olması gereken kişi veya kişilerin eğitimleri, deneyimleri, dünyaya bakışları, görev sorumlulukları ve etik değerleri çok önem taşır. Onların kişisel davranışları, kanunlar ve yönetmeliklerin belirli bir eğilime göre yorumlanması daha büyük bir rol oynar. Bilinçli olarak yozlaştırılan kültürel değerler ve bozulan eğitim, kamu görevlilerinin teknolojilerden haberdar olmasını önler, sınırlar. 
Çoğu bürokratın bilgi ve becerisi zaten bu yeni teknolojileri anlamaktan ve kullanabilmekten çok uzaktadır. Çünkü bunlar ehil oldukları için değil siyasi yakınlıktan dolayı görev almışlardır. Siyaset “Emanetleri Ehline değil Cehline vermiş “ kutsal değerler altüst edilmiştir.

Bu yüzden Teknoloji ithal edilse bile ya tam kullanılmaz veya kötüye kulllanılır, amacı dışında birer çıkar yaratma ve avantacılığa araç haline getirilir. Bir tür bir ülkede kültürel değerler belirli politik veya ekonomik kazanımlar için bilinçli olarak bozulunca, toplumda sürekliliği sağlamak ve toplumun büyük yıkımlara uğramasını önlemek için gerek kamu görevlerinde, gerekse özel kurum ve kuruluşlarda  “görev yapan ile savsaklayan, görevi yapmayan ile yapan” arasındaki sınırı yasalar ile daha belirgin hale getirmek, görev yapmamayı, görev savsaklamayı bir suç haline getirecek yeni yasal önlemler alınmalıdır.

Eğer siyasi iktidarlar bu konuda da görevlerini tam yapmazlarsa toplumların, özellikle informel toplumların büyük felaketlerle karşılaşmasını önlemek çok zordur. Bugün Türkiye’de yaşanan olgu budur. Siyaset kokan tutuklamalar paralel devlet adı değişen dinci vakıflar, hep alacakaranlıkta, yasal boşluklarda, ahlak ile ahlaksızlık sınırları arasındaki gri renkli boşlukta siyasi çıkar, siyasi güç ve rant ile avanta sağlamaya çalışan siyasi ikbal sahiplerinin ve bir zamanlar aynı yolda beraber yürüdükleri kişi ve kuruluşların ortak ürünüdür.

Formel (resmi) kültürler 
Formel kültürlü toplumlarda ise gerek kamu yaşamında gerekse özel kesimde her şey,roller, sınırlar, görevler, hep tanımlanmış, yetki ve sorumluluklar boşluğa yer bırakmadan, kötüye  kullanmaya ve toplumun çöküşüne mani olacak şekilde oluşturulur, yasalar uygulanır,uygulamayanlar suçlu duruma düşerler. Göreve getirilenler, eski deyim ile “muktesebatları” yani kazanımları ile atanırlar. Bu atamalarda siyasi yandaşlık, çıkar ortaklığı, belirli bir siyasi  yalakalık “political cronyism” , yakınlara iltimas gibi uygulamalar pek kolay olmaz, çünkü bu tür atamalarda kamuya bilgi vermek, başvuruların bilgi ve belgelerini kamuya açıklamak zorunluluğu vardır. Bu yüzden bu toplumlardak dalgalanmalar,  çalkantılar daha sınırlıdır, büyük siyasi çalkalanmalar olmaz, toplum çaresizlikten bunalmaz,büyük yıkımlar önlenir, önlenemeyenler ise belirli kurallar ve yöntemlerle çözüme bağlanır. Burada özellikle kamu görevlilerinin bilgilerinin artırılması teşvik edilir, teknoloji eğitimine büyük önem verilir.

Gerekirse herkes yeni eğitimler almak zorunda bırakılırlar. Yeni gelişmelerden haberdar olmaları bir zorunluluk haline getirilir. 

Maalesef ülkeyi yöneten siyasi zihniyete hakim olan cehalet ve yeteneksizlik ekonomide, tarımda, hayvancılıkta olduğu kadar dış politikada da büyük sorunlar yaratmaya devam etmektedir.

Kültürel yozlaşma ülkenin geleceğini karartmak üzeredir ve belki de düzeltilmesi uzun bir zaman alacaktır.Ama bu da dini kullanan dış güçlerin ılımlı dediği zihniyetin siyaseten yenilmesini gerekli kılmaktadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *