İstanbul
Açık
32°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,5860 %-0.48
47,7946 %-0.42
4.352,20 % -1,39
117.932,40 %0.761
Ara

Son hesaplaşma

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Son hesaplaşma

İspanya’da yükselen faşizm tehlikesi karşısında cumhuriyetçilerin, sosyalistlerin, komünistlerin ve anarşistlerin bir araya gelerek oluşturdukları halk cephesi, 1936 seçimlerinde ulusal cepheyi geride bırakarak hükumeti kurma hakkını elde etti. Seçimin ardından cumhuriyetçilerin önde gelen liderlerinden Manuel Azana ise cumhurbaşkanı seçildi.

Seçimi kaybeden milliyetçi-faşist blok, hükumetin kurulmasından kısa bir süre sonra Franco öncülüğünde darbeye kalkıştı. Bu girişim ülkede iç savaşın başlamasına yol açtı. Üç yıl süren kanlı iç savaşta, milliyetçi olduklarını iddia eden taraf Nazi Almanya’sından ve faşist İtalya’dan aldığı destekle cumhuriyetçileri yenilgiye uğrattı. Böylelikle seçimle yani demokratik yolla göreve gelen halk cephesi düşürülmüş ve 40 yıla yakın süre devam edecek olan falanjist Franco diktatörlüğü başlamıştı.

Franco’nun 1975’teki ölümünün ardından İspanya’da demokrasiye geçiş kolay olmadı. Cenazesine katılanlar arasında Salvador Allende’yi ABD destekli bir darbeyle deviren ve sosyalistleri işkencelerle ölüme gönderen Şili diktatörü Pinochet ile ABD başkan yardımcısı Nelson Rockfeller gibi isimlerin bulunduğu Franco’dan sonra yaşanan karışıklar uzun süre devam etti. Ülke ancak 1981 yılında atlattığı darbe girişiminin ardından ağır aksak bir şekilde demokratik işleyişe kavuşabildi.

Türkiye’de geçtiğimiz yıl yapılan yerel seçimlerde, muhalefet partileri arasında olmasa bile sandıkta sağlanan ittifak, İspanya’da bundan 90 yıl önce faşizme karşı kurulan halk cephesi ittifakına benzetilebilir. İmamoğlu, adayı olduğu CHP seçmeninin yanı sıra DEM Parti’den İyi Parti’ye kadar birçok farklı parti seçmeninin oyunu alabilmiş ve sandıkta da olsa birliği sağlayabilmiştir.

İlginç bir biçimde, yerel seçimlerden bugüne kadar yaşanan süreç de İspanya’da 1936 seçimlerinin ardından yaşananlarla benzerdir. Halkın sandıkta ittifak kurarak yüzde 50’nin üzerinde oy oranıyla yeniden seçtiği Ekrem İmamoğlu, seçildikten yaklaşık bir yıl sonra sivil bir darbeyle tutuklanmış, bunun yanı sıra cumhurbaşkanı adayı olma hakkı diploması iptal edilerek elinden alınmıştır.

Yaşanan bütün bu gelişmelerin İspanya’da olduğu gibi bir iç savaşa neden olmayacağı ancak siyasi alanda ciddi bir hesaplaşma doğuracağı kesindir. Tarafların demokrasi yanlılarıyla diktatörlük heveslileri olduğu bu hesaplaşmada, yerel seçimlerde muhalefet partileri arasında sağlanamayan birlikteliğin bugün demokrasimizi kurtarmak adına sağlanması özellikle içinde bulunduğumuz şartlar altında zorunludur.

Aksi takdirde İspanya’da demokratik düzene son veren ve 40 yıl boyunca iktidarda kalan Franco rejiminin bir benzeriyle karşı karşıya kalmamız artık diktatörlük yanlılarının da saklamadığı bir ihtimal olarak karşımızdadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *