İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28
88.275,17 %0.02

CHP ve algı yönetimi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
CHP ve algı yönetimi
 

 

CHP’nin lider kadrosu istese de istemese de bu ülkede laiklerin en büyük siyasi tercihi  CHP’dir. AKP kökeni gereği ve uygulamaları ile laik kesime bir türlü güven verememiş, parti  ileri gelenlerinin balkon kouşmaları ile uygulamaları arasındaki farklılıklar adeta halkın dilinde bir deyim haline gelmiştir. Bazı kimseler konuşması farklı, uygulaması farklı olan söylemlere ‘Balkon konuşması’ adını taktılar. AKP her na kadar görüntüde laikleri kazanmak için küçük çaplı adımlar atar görünse de laik çoğunluk bu konuda samimiyet örneği görememekten şikayetçi  gözüküyor.   Belki de devletin tüm imkanlarına, kendine tarafısızım diye iddialı sıfatlar yükleyen mainstream  medya ve yandaş sınıfı medyaya, yaz günü dağıtılan kömürlere, değişik dinci grupların açık desteğine rağmen,son anayasa oylamasında her türlü sıyasi manevra ve baskılara rağmen en az yüzde 42’lık bir Hayır çıkması laik kesimin korkularından kurtulamadığını ve kendi yaşam şeklinin tehdit altında olduğu algılaması içinde olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca İstanbul seçimlerindekı olağanüstü başarı halkın artık bu dinci sistemin cehaletinden, hatalarından, yobaz vakıflarından tek aile ve çevresine biat etmelere karşı bir büyük tepki olduğu da akılda tutulmalıdır.

Bu aşamada CHP’nin eski hizipçi, bölünmüşlük,ne yaptığını bilemez türünden bir görüntü içine girmemesi gerekir, önemli olan CHP karşıtlarının özellikle iktidarın ele geçirdiği medya gücü ile halkın kafasında yarattığı ‘algı’dır. İngilizce deyimi ile ‘your perception is your reality-sizin algınız sizin gerçeğinizdir’ kuralını hatırlayalım. Önemli olan CHP’nin gerçekte şu veya bu olması değil,dışarıya verdiği izlenim ve algıdır. Yıllardır CHP’ye yüklenmeyi adeta bir yaşam felsefesi haline getiren karşıt partilerin CHP imajına verdiği zararın maliyeti büyük olmuştur. Bu ulkede 1950 sonrası CHP iktidarının süresı parmakla sayılacak kadar az bir süredir.Karşıt partiler bu ülkeyi Cumhuriyet tarihinde en fazla yöneten partilerdir. Ekonomik olarak liberal söylemli ama insan hakları, kişisel özgürlükler, dünya standartları, gelir dağılımı, bilim politikası, eğitim politikası, yatırımlar, özelleştirme yöntemleri,  taraftarlarına  yaptıkları destekler, dış politikada kazanımların yerini kayıplarla kapayan boyun eğme politikaları gibi konularda hep kötü karne almalarına rağmen eğer karşıt partiler hala iktidara geliyorlarsa, ülkedeki sorunların en büyüklerinin gerçek yaratıcısı olan hatalar, yanlışlıkla dolu uygulamalar hala destek görüyorsa bunda bilerek bilimden ve akılcılıktan uzaklaştırılıp sadaka mantığına alıştırılan yığınlar, eğitimin sınıfta kalması, varoşlardaki nüfusun giderek çoğalması, sosyal devletin bilinçli olarak yok edilip bunun yerini cemaatlerin alması gibi olgularda da aramak gerekir.

Ama gerçek neden halkın ve seçmenin kafasında yaratılan laiklik karşıtlığı ve giderek Atatürk ve Türk düşmanlığına kadar getirilmeye çalışılan siyasi çıkar amaçlı bölünmelerdir.

Hele son seçim hezimetinden sonra rant kapıları kapanan siyası iktidar CHP ye karşı her türlü hile, desise,yalan ve hayali olaylar yaratarak binlerce paralı trolleri eliyle hücumlarını artırmaktadır.

Demokrasiyi  sadece çoğunluk gücü olarak görenler, giderek kıyafetin siyasetini kullanarak, siyasete de kendi istedikleri kıyafeti giydirme aşamasına gelmişlerdir. Bunun burada durmayacağını da bilmek de gerekir diye düşünmek lazım. Belki de üniversiteleri   lise ve orta okullar, ilkokullar izleyecek, işler kamu taşıtlarında kadın erkek yerlerinin ayrımına kadar varacak, giderek artırılan mahalle baskıları ile de laik kesim tamamen teslim olmaya veya kendi istemedikleri gibi olmaya zorlanacaktır. Bir sure sonra İran veya Hamas türünden bir demokrasi (!) ile karşı karşıya kalma olasılıklarını da hesaba katmak gerekir. Zaten tek adam rejimine çevrilen sistemde hukuk devleti ve parlamanter system sadece lafta kalmıştır.Tarihsel olaylar dini siyaset yapanların giderek, kendilerinden daha radikal dinciler tarafından tasfiye edildiklerini göstermiştir. Giderek söylemlerini radikalleştiren siyasetçileri hatırlayın. Zamanın bizi yalanlayacağını ummak yetmiyor. Laik kesimin de kendini toparlaması, uzun vadeli, akılcı ve akıllı uygulamalar ve birleşmeler içine girmesi ve demokratik sistemin karşıtları tarafından istismar edilip-şimdilik- şeklen demokrat uygulamada ise otokrat ve sonuçta da bir karşıti grubun tartışılmaz iktıdarı haline gelmesine yardım etmeyecek stratejiler yaratması gerekiyor.

Bu aşamada CHP’ye tarihsel bir görev ve sorumluluk düşüyor. Yasalar çerçevesinde laiklik düşmanlarına karşı daha akılcı, daha tutarlı, daha halka yakın ve halkın ekonomik yaşamına yönelik stratejiler geliştirmek ve bütün bunları halka iyi anlatabilecek etkin algılama yöntemleri kullanmak gerekiyor.

Hele ekonomik alandaki ranta odaklı bilinçli çöküş CHP nin alternatif kalkınma yolları aramasını zorunlu hale getirmiştir.

Hergün karşılarına çıkan sayısız yandaş yalaka yayınlarına ve kafa karıştıran yanlışlıklara karşı kendini korumanın en iyi yolu karşı hücüma geçip dosyalı muhalefete hız vermelidir. Bu CHP algısını güçlendirecek gayrı-ciddi yeteneksiz dinci politikacılara karşın CHP nin daha güvenilir alternatif olduğu inancını güçlendirecektir.

CHP devletin kurucu partisidir, kökeninde Kemalizm vardır. milliyetçilik ve devletçilik, halkçılık vardır. İktidardaki siyasetçi takımı kendi liderinin ikbali için binlerce insanımızın canını almış ayrılıkçı çeteleri sırf oy için bile olsa açıkça desteklerken CHP bunu yapmaktan dikkatle kaçınmalıdır.

Teröristlerin ayağına Savcı yollayan zihniyete ve terörist başına yapılan meclise gel çağrısına rağmen ayrılıkçı güruhun Lozan anlaşmasına karşıtlığını laf ebeliği ile gizleme çabalarına destek vermeyeceklerini açıkça belirtmelidir.

Unutmayalım. İletişim stratejisinin temelinde mesajı kısa ve özlü vermek, kafa karıştırmamak,halkın yaşamını yansıtmak, gerçekleri belgelemek, yeni gündemler yaratırken eskileri hatırlatmak ve bunları tekrarlamak gerekir.

CHP içindeki tüm muvafık ve muhalifler bu gerçekleri hatrlayıp kişisel ihtiras ve hesaplarını bir tarafa bırakmak zorundadır.

  

 
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *