Cennette Bir Köşe Mi, Yoksa İklim Krizinin Olmadığı Bir Şehirden Mi Yer İstersiniz?

Bir cuma sabahı, henüz gün ışığı uyanmadan, üç küçük Amerikan vatandaşı çocuk — biri 4. evre kanserle savaşan 4 yaşında, diğerleri 2 ve 7 yaşında — ülkelerinden sınır dışı edilerek annelerinin memleketi olan Honduras’a gönderildi. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Trump yönetiminin bir kararıyla.
Honduras. Yani kasırgalar, seller, toprak kaymaları ve kuraklıklar arasında yaşam mücadelesi veren; Orta Amerika’nın en yoksul, iklim krizinden en fazla zarar gören ülkelerinden biri. Bu çocukların ebeveynleri de bir zamanlar tam da bu nedenlerle göç etmişti Amerika’ya. Daha iyi bir gelecek, daha güvenli bir yaşam umuduyla. Rüyalar ülkesine.
Ancak o ülke, iklim krizini görmezden gelen politikalarıyla, ne çocukları koruyabildi ne de gerçeği. Paris İklim Anlaşması'ndan çekilen Trump yönetimi, iklim krizini reddeden bir bakış açısıyla sadece kendi çocuklarını değil, tüm dünyanın geleceğini ipotek altına aldı.
İronik olan şu ki: Aynı Amerika, iklim krizine karşı daha “dirençli” olduğu iddia edilen yerlerin bir listesini hazırlayıp halka umut pazarlamaya başladı. Buffalo, Burlington, Ann Arbor… ve Asheville, North Carolina. Sözde bu şehirler nehirleri, gölleri, yeşil örtüsü sayesinde küresel ısınmadan daha az etkilenecekmiş.
Ama 2024 Eylül’ünde gelen Helene Kasırgası, bu listeyi yerle bir etti. Listede yer alan Asheville sel altında kaldı, 43 insan hayatını kaybetti. River Arts District neredeyse haritadan silindi. Yüzlerce sanatçı her şeyini kaybetti. Elektrik, su, iletişim altyapısı çöktü. 400.000 dönüm orman yandı, şehirdeki mikro iklim ve ekosistem çöktü. O çok dayanıklı sanılan şehir bile, doğanın öfkesi karşısında diz çöktü.
Anlaşılıyor ki; Amerika bir yandan iklim krizine yönelik hemen tüm çalışmalar için ayrılan bütçeleri durdururken bir yandan da iklim krizini pazarlama argümanı olarak kullanıyor. Bir diğer yandan da bu krizden en fazla etkilenen çocukları siyasi malzeme yapıyor.
UNICEF 2021 yılında hazırladığı raporda, iklim krizini bir çocuk hakları ihlali olarak tanımlamıştı. 2024 yılında hazırladığı raporda ise dünya genelinde 85 ülkede 242 milyon öğrencinin, aşırı hava olayları nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kaldığını açıkladı. Bu durum, özellikle sel, kasırga, orman yangını ve aşırı sıcaklık gibi afetlerin vurduğu bölgelerde görüldü.
Raporda dikkat çeken diğer bulgular ise şunlar:
- Güney Asya, 128 milyon öğrencisiyle en fazla etkilenen bölge oldu.
- Ağustos ayında, Bangladeş, Kamboçya, Hindistan, Tayland ve Filipinler'de sıcak hava dalgaları nedeniyle 118 milyon çocuk eğitimden mahrum kaldı.
- Eylül ayında, Tayfun Yagi nedeniyle Doğu Asya ve Pasifik'te 16 milyon çocuk okula gidemedi
- Afrika'da, 107 milyon çocuk zaten okul dışında iken, iklim kaynaklı aksaklıklar 20 milyon çocuğun daha eğitimini tehlikeye atmış oldu.
UNICEF, bu verilerin mevcut durumun sadece bir yansıması olduğunu ve iklim krizinin etkilerinin gelecekte daha da artacağını vurguluyor. Eğitim altyapısının güçlendirilmesi, iklim değişikliği konusunda eğitim müfredatlarının geliştirilmesi ve çocukların iklim krizine karşı daha dirençli hale getirilmesi için acil önlemler alınması gerektiği de raporda yer alıyor.
İklim krizi, Türkiye'de de çocukların eğitimini doğrudan etkileyen bir tehdit haline gelmiş durumda. Özellikle kırsal ve afetlere duyarlı bölgelerde okulların altyapı eksiklikleri ve afetlere karşı dayanıksız yapıları, eğitim sürekliliğini tehlikeye atmaktadır. Bu durum, öğrencilerin okula devam oranlarını düşürmekte ve eğitimde eşitsizlikleri artırmaktadır.
Amerika’daki iklim krizinden “muaf” olan yerleşim listesi bana geçtiğimiz yüzyılda yine Amerika’da başlayan daha sonra ülkemizde de görülen, insanlara sahte “cennet tapuları” satış haberlerini hatırlattı.
“Bu şehir güvenli.”
“Burada iklim krizi sizi bulmaz.”
“Yeni yaşam alanınız, dünya yanarken serin kalacak.”
Oysa hepimizin yaşadığı yer bir gün Asheville olabilir. Ya da o sınır dışı edilen çocuklardan biri, bizim çocuğumuz. Gözümüzü başka yere çevirdikçe, kriz büyüyor. Kulağımızı tıkadıkça, felaket sesini yükseltiyor.
Ve unutmamak gerek...
Cennetten yer satın almak kişisel bir tercih ama yaşadığımız Dünyada hiçbir tapuda iklim krizinden muaftır ibaresi bulunmuyor.
İklim krizinden kaçılacak bir yer yok. Ne şehir, ne ülke, ne kıta. Tüm gezegen aynı yangının içinde.