COP30 Toplantısında Büyük Lider ATATÜRK
Dünyanın dört bir yanından diplomatlar ve liderler, küresel ısınmanın nasıl sınırlandırılacağına ilişkin yıllık görüşmeler için Amazon yağmur ormanlarının kıyısında toplandılar. Bu yıl 30. su yapılan toplantıdaki liderler arasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün olduğunu da hayal edelim.
Ve işte Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayali COP30 Konuşması
Sayın Devlet Başkanları, Değerli Bilim İnsanları, Gençler ve Yeryüzünün Umudu Olan İnsanlar,
Bugün burada insanlığın en büyük mücadelesi için toplanmış bulunuyoruz. Bu mücadele, bir milletin diğerine karşı değil; insanın kendi hırsına, ihmalkârlığına ve doğaya karşı açtığı bir savaştır.
Bu savaşın cephanesi silah değil, bilimdir. Bu savaşın hedefi toprak kazanmak değil, dünyayı korumaktır.
Ben yıllar önce “Yurtta sulh, cihanda sulh” derken sadece insanlar arasındaki barışı değil, insanla doğa arasındaki uyumu da kastetmiştim. Bugün insan, doğayla savaş halindedir. Nehirleri kurutmuş, ormanları yakmış, gökyüzünü dumana boğmuştur. Oysa doğa bizim düşmanımız değil, vatanımızın devamıdır.
Bir millet vatanını nasıl koruyorsa, doğayı da öyle korumalıdır. Çünkü toprak yalnız sınır çizgileriyle değil, yaşanabilirliğiyle vatandır. Bütün hayatım boyunca bilimin ışığında yürümeyi öğütledim. Bugün bu toplantının da en büyük rehberi o olmalıdır. İklim krizine karşı alınacak her karar, duygularla değil bilimsel verilerle şekillenmelidir.
Ancak bilimin yanında irade de gerekir. Bilmek yetmez, yapmak gerekir. Eğer insanlık, bildiği kadarını uygulasaydı bugün burada “kriz” değil, “başarı” konuşurduk. Her ülke, kendi çıkarını gezegenin çıkarının üstünde tuttuğu sürece, kazanmış gibi görünen her ekonomik zafer aslında ortak bir yenilgidir.
Ey dünyanın gençleri!
Size bir zamanlar Türk gençliğine söylediğimi şimdi bütün insanlığın gençlerine söylüyorum:
Göreviniz, gezegeni kurtarmaktır. Bunu bir lütuf değil, bir sorumluluk olarak görün. Bilimle, akılla, yenilikle, dayanışmayla yürüyün. Unutmayın, doğayı korumak geçmişi savunmak değil, geleceği inşa etmektir.
Ekonomik büyüme, artık daha çok tüketmek değil; daha az zarar vererek üretmek anlamına gelmelidir. Bir ülke ne kadar fabrika kurduğuyla değil, ne kadar temiz hava ve su koruduğuyla övünmelidir.
Sanayi devri insanı güçlendirdi, ama şimdi doğayı zayıflattı. Artık yeni bir devrim zamanı: Temiz Enerji ve Adil Paylaşım Devrimi. Bu devrim silahsız, kansız ama köklü olacaktır. Küresel adalet olmadan iklim adaleti olmaz
Zengin ülkeler, gelişmekte olanlara yardım eli uzatmak zorundadır. Çünkü iklimin parayla sınırı yoktur. Bir kıtada orman yanarken diğerinde rahat oturulamaz. Bir çocuk kuraklıktan ölüyorsa, diğerinin lüks içinde yaşaması insanlığın ilerlemesi değil, vicdanının çöküşüdür.
İnsanlık tarihi savaşlarla, fetihlerle, keşiflerle doludur. Ama belki de tarihin en büyük zaferi, dünyayı kurtardığımız gün kazanılacaktır. O gün geldiğinde, çocuklarımız gökyüzüne baktığında korku değil, umut görecektir.
İşte o zaman diyebiliriz ki:
“İnsanlık, kendi kendini aşmayı başardı.” “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.”
Eğer bilim, insanı kurtarmaya yetmeyecekse, hiçbir şey yetmeyecektir.
Bu yazıyı Yapay Zeka yazdı köşem için. Son söz benden gelsin,
Bugün Atatürk hayatta değil, ama biz hâlâ onun bilime, akla ve insanlığa duyduğu sonsuz inancın ışığında yürüyoruz. Bu ışık, karanlığa karşı elimizdeki en güçlü kaynak; çünkü doğayı korumak, insanı korumaktır.
Bu ışık bize şunu hatırlatıyor: Umutsuzluk, insanlığın değil, eylemsizliğin sonucudur. Eğer bizler bu yolda çalışmaya, üretmeye, yenilenmeye devam edersek, iklim krizini yalnızca durdurmakla kalmaz, doğayla barış içinde bir medeniyet kurabiliriz.
Atatürk’ün öğrettiği gibi, geleceği kurtarmanın tek yolu, onu bilimle, akılla ve cesaretle inşa etmektir.
Ruhunuz şad olsun. Sizi ışığınızda bu dünyayı korumaya çalışıyoruz.
Özlem ve Saygımla..