İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5194 %0.04
49,6025 %0.01
5.793,12 % 0,70
90.701,47 %-2.037
Ara

O günler ve bugünler; hadi o zaman, iktidar yasaklasın ittifakı!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
O günler ve bugünler; hadi o zaman, iktidar yasaklasın ittifakı!

Demokrat Parti’nin erozyona uğramaya başlaması ve içinden kopmalarla Hürriyet Partisi’nin kurulması 1958 seçimlerinin bir yıl öne alınmasını beraberinde getirdi. O zaman DP de şimdilerde AK Parti’nin, daha doğrusu “tek adam” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı gibi bütün tuşlara basıyor, çoğulcu parlamenter sistemi dinamitleyecek adımlar atıyor, baskıcı, dikta heveslisi bir zemine doğru kayıyordu. O günlerle bugünler birbirine çok benziyor.

1957 SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE İTTİFAK YASAKLANIYOR

O dönemin ayrıntılarına girmeyeceğim. Ancak önemli bir boyutuna değineceğim. 1957’ye çekilerek erken yapılacak genel seçimler öncesinde CHP, DP’den kopanların kurduğu, F. L. Karaosmanoğlu’nun genel başkanlığını yaptığı, sonradan CHP Genel Sekreteri olarak göreceğimiz Turan Güneş’in de içinde olduğu Hürriyet Partisi (HP) ve Osman Bölükbaşı’nın genel başkanlığını yaptığı Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) ile güçbirliği (ittifak) çalışmaları yürüttü. Üç parti arasındaki görüşmeler birkaç tur sürdü. Görüşmelerin mekanı geçmiş yıllarda birkaç kez ziyaret ettiğim, Lozan Günü’ne ev sahipliği de yapan, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün Heybeliada’daki eviydi. 2023 genel seçimleri öncesindeki “Altılı Masa”nın öncülü, aslında Heybeliada’da kurulan “Üçlü Masa” idi. İnönü, Karaosmanoğlu ve Bölükbaşı görüşmeler sonunda anlaştı ve kamuoyuna bir “Güçbirliği Deklerasyonu” açıkladılar. Dönemin gazetelerinde bu deklarasyon ayrıntılı olarak yayınlandı. Islak imzalı orijinal nüshalar var mıdır arşivlerde, sanmıyorum. Çünkü CHP’nin bütün arşivi 12 Eylül’de vahşi bir saldırı ile SEKA’ya gönderildi ve kağıt hamuru yapıldı! 12 Eylül cuntası Atatürk’ün mirasını çiğnedi!  Diğer iki parti ise çoktan mevta oldu. Bir orijinal nüsha Pembe Köşk’te veya İnönü Vakfı’nda olabilir mi? Ya da CHP Genel Merkezi’ndeki kütüphane ve arşiv dairesine verilmiş olabilir mi, bilmiyorum.

1957 seçimlerine gidilirken bugünkü gibi kamuoyu araştırma teknikleri yoktu ama birtakım parametreler iktidarın sallandığını işaret ediyordu. CHP, iktidarı garanti etmek için seçim öncesi güçbirliği(ititfak) fikrini ortaya atmış ve gereğini yapmıştı. O zaman henüz “ittifak” serbestti. Türkiye, batıda ortaya çıkan “koalisyon” ile henüz tanışmamıştı. Güçbirliği (ittifak) seçim öncesi, koalisyon seçim sonrası sonuçlara göre şekillenen işbirlikleriydi (Türkiye, koalisyonla ilk defa 1961 genel seçimleri sonrasında CHP-AP ortak hükümeti ile tanıştı. O zaman “koalisyon” değil, “ortak hükümet” olarak deniliyordu. Türkiye’nin koalisyon serüvenini “Türk Siyasal Yaşamında Koalisyon” kitabımda etraflı olarak kaleme aldım).

1957 erken seçimleri öncesinde muhalefetin bir araya gelmesini kamuoyu ve seçmenin satın aldığı görülüyordu. Bu tablo Menderes iktidarını fevkalade ürkütünce ittifakın yasaklanması yoluna gidildi. Yapılan yasa değişikliği ile ittifak yasaklandı ve böylece CHP-HP-CMP’nin kurduğu güçbirliği (ittifak) işlevsiz bırakıldı (İttifak 2018 genel seçimlerine kadar yasaktı. Ancak 1991 genel seçimlerinde olduğu gibi bazı hülle ittifakları gerçekleşti). İnönü, bunun üzerine Karaosmanoğlu ve Bölükbaşı’na CHP listeleri içinde yer almaları önerisini götürdü fakat bu öneriye seçmenlerini ikna edemeyecekleir gerekçesi ile iki parti lideri de sıcak bakmadı. Böylece, üç muhalefet partisi seçime ayrı girince DP yüzde 47’ye yakın oyla az farkla seçimi kazandı. CHP yüzde 42’ye yaklaştı. Üç parti seçime beraber girse, ittifak yasaklanmasa iktidar seçimle değişecek, süreç 27 Mayıs’a evrilmeyecek, talihsiz idamlar gerçekleşmeyecek ve Türkiye “seçimle gelinip seçimle gidilen” bir çoğulcu demokrasiyi derinleştirerek oturtacaktı.

ERDOĞAN, İTTİFAKI YASAKLAYAMIYOR AMA…

Şimdi ise erken seçim havasına giren ülkemizde AK Parti iktidarı ittifakı yasaklayamıyor, çünkü MHP ve ardına dizdiği birkaç küsurat partisine muhtaç. Fakat CHP’li belediyelere “vay sen nasıl kent uzlaşısı (bir çeşit yerel ittifak) kurarsın?” diye kayyım atayabiliyor, bazı belediye meclis üyelerini de yerine kayyım atanan belediye başkanları gibi içeri tıkabiliyor! AK Parti ve MHP, Cumhur İttifakı’na DEM’i de katmak için İmralı-Kandil-Vaşington ile mekik dokuyor ama CHP “Kürt demokratlar” ile yurttaş-seçmen bazında ittifak kuramıyor! Madem öyle, 1957’den 2018’e kadar yasak olan ittifakı hadi gelin yine yasaklayın! Gözünüz kesmiyorsa, kendinize güvenemiyorsanız, o zaman “bana var, size yok” despotluğunu bırakın! İktidar, anayasa ve yasaların izin verdiği çerçevede iktidar işlevini yerine getirebilir. Anayasa ve yasaları yok sayamaz. Saymaya kalkarsa anayasa ve yasalar çerçevesinde ulusal bir direnişle karşılaşır memlekette şu sıralar yaşandığı gibi. İmamoğlu’na 23 Mart’ta sandıkta verilen destek de, Saraçhane’deki ve her yerdeki mitingler de, öğrencilerin barışçık protestoları da, erken seçim için yurttaşların attığı imzalar da ulusal direnişin bir parçasıdır. Ne güzel söyledi Yozgat’ta çiftçi Abdullah Ceylan; “Turpunan, şalgamınan devlet yönetilmez” diyerek. İşte bu “herşey çok güzel olacak” gibi hemen “veciz” olan anlamlı söz adeta şişeden çıkan cini işaret ediyor. O cin, o şişeye bir daha girmez, giremez.

ERDOĞAN DOLUYA KOYSA OLMUYOR, BOŞA KOYSA OLMUYOR

İktidar, herşeyi güya hesabediyor etmesine de “seçmeni” ve “sandığı” unutuyor. O sandık ergeç gelecek, seçmen sandığa gidip oyunu kullanacak ve ulusal irade sandığa yansıyacak. Su alan Cumhur İttifakı gemisi sulara gömülecek, gemi sulara gömülürken de gemiyi ilk terk edenin MHP olması kimseyi şaşırtmayacak. CHP, kurduğu Türkiye İttifakı ile geniş bir yelpazede seçmeni kucaklayarak, gerekirse de resmi seçim takviminde gerçekçi parti ittifaklarına da kapı aralayarak Ak Parti (Erdoğan) parantezini kapatacak.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan doluya koysa olmuyor, boşa koysa olmuyor ve daha önce de yazdığım gibi Kasım 2025’e kadar CHP Genel Başkanı Özel’in erken seçim için çağrısına olumlu yanıt vermezse aday da olamayacak. 400’ü mecliste bulması rüya… 360 ile referanduma gitmeyi de gözü hiç kesmez. Kendisinin fevkalade ihtiyacından dolayı ittifakı da yasaklayamıyor! O zaman yandı gülüm keten helva! AK Parti iktidardan düşer, memleket kazanır. Halk kazanır. Çoğulcu demokrasi kazanır. Hukuk kazanır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *