İstanbul
Parçalı az bulutlu
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,8949 %0.36
43,4533 %-0.25
4.001,01 % -0,81
103.451,62 %-0.386
Ara

Sıfır karbon sıfır canlı mı demek?

YAYINLAMA:
Sıfır karbon sıfır canlı mı demek?

Bu sorunun cevabı yazımın sonunda.

Önce geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıdan söz etmek istiyorum. Kaan Vatansever, Serkan Kav ve Ali Nihat Uzunalioğlu’nun organizasyonuyla gerçekleşen, sürdürülebilirlik projelerinde yapay zeka uygulamalarının tartışıldığı “ Yapay Zeka ile Sürdürülebilirliğe Yolculukbir toplantıydı bu. Toplantıda özellikle su ayak izi, karbon ayak izi hesaplama yöntemleri ve enerji yönetim sistemlerinde yapay zekanın nasıl kullanıldığını gösteren ilgi çekici örnekler paylaşıldı.

Ancak toplantının en çarpıcı anı şu sorunun ortaya atıldığı andı:

“İnsanoğlu, yapay zekaya mı yoksa iklim krizine mi ayak uydurmalı? Hangisi öncelikli olmalı?”

Bu sorunun cevabını ararken, bazı somut veriler ve saha örnekleriyle düşünmeye başladım. Bu bilgileri sizlerle de paylaşarak birlikte düşünmeyi teklif ediyorum.

  • Peru’da, iklim değişikliği nedeniyle hastalık taşıyan sivrisineklerin sayısının dramatik şekilde arttığını gösterdi son araştırmalar. Ve bu yıl, Peru tarihinin en büyük dang humması salgınını yaşadı. 250 binden fazla kişi enfekte oldu, en az 430 kişi yaşamını yitirdi. Geleneksel sağlık sistemlerinin yetişemediği bu krize karşı bilim insanları insansız hava araçları (dronlar) kullanarak, sivrisineklerin yoğunlaştığı bölgeleri tespit etti ve yayılım haritalarını çıkarttı.
  • Kaliforniya’da, “et yiyen mantar” olarak bilinen Vadi hummasının yayılımını izlemek için yine dronlar devreye girmiş durumda.
  • Hindistan’ın Ahmedabad kentinde, sıcak dalgaları önceden tahmin edip halkı uyaran erken uyarı sistemleri geliştirildi yapay zeka ile.
  • Nikaragua’da ise şeker kamışı tarlalarında çalışan işçilerin ısı stresine maruz kalmaması için yapay zeka destekli uygulamalar, tehlikeli ısı koşullarını ve risk altındaki çalışanları tespit ediyor.

Bu örnekler bize çok net bir şey söylüyor:

Yapay zeka, iklim krizine ayak uydurmak için kullanılmalıdır. Yani mesele ikisinden birini seçmek değil.

Mesele, önceliği doğru koyup, teknolojiyi doğaya karşı değil, doğa için kullanmaktır.

Eğer yapay zekâya sadece üretimi artırmak, verimliliği yükseltmek ve kârı maksimize etmek için ayak uydurursak, iklim krizine neden olan sistemi yeniden üretmiş oluruz. Ama eğer yapay zekâyı, yaşamı korumak için seferber edersek; krizlerin önüne geçebilen, dayanıklı bir gelecek inşa edebiliriz.

İklim krizine ayak uydurmak, insanlık için hayatta kalma meselesidir.

Yapay zekaya ayak uydurmak ise, bu mücadelede elimizdeki en güçlü araçlardan biri olabilir.

Bu arada geçtiğimiz hafta genel kuruldan çekilen iklim kanunu için yaptığım yayınlardan sonra aldığım onlarca yalan yanlış tepkiler için kısa bir bilgi vermek istiyorum. Tümüne burada yanıt vermem mümkün değil ama öyle bir bilgi var ki yanlış bilinen gülsem mi ağlasam mı bilemedim.

Karbon Nötr olmanın ( "net sıfır karbon" olarak da bilinir) sıfır canlı olduğunu sananlar var. Yani ülkeler, firmalar, kişiler sıfır karbon hedefe ulaştıklarında, canlıların da yok olacağını sananlar. Evet canlı organizmaların tamamı karbon temelli moleküllerden oluşuyor ama atmosfere salınan karbondioksitin sıfır olması derken başka bir şeyden söz ediliyor.

Karbon Nötr olmak demek; bir kişi, kurum, şehir ya da ülkenin atmosfere saldığı karbon miktarı kadarını telafi etmesi anlamına gelir. Yani atmosfere salınan karbon kadar dünya kaynaklarını korumak. Nasıl yapılabilir? Fosil yakıt kullanımı azaltarak, yenilenebilir enerjiye geçerek, ulaşımda elektrikli araçlar kullanarak, ağaç dikerek, ormanları ve okyanusları koruyarak olabilir. Karbon kredisi satın almak, karbon yakalama ve depolama teknolojileri de diğer yollar. Yani dünyadaki KARBONUN SIFIR olmasından söz edilmiyor. KARBON SIFIRMIŞ gibi ya dünyanın karbon yutak alanları çoğaltılıyor ya da daha az karbon salımı yapılıyor. Yani atmosfere salınan karbon miktarının telafi edilmesi söz konusu. Dengenin kurulması söz konusu.

Peki, insan dâhil canlı organizmadaki karbon ile atmosferdeki karbon aynı şey mi?

Hem Evet Hem Hayır.

Evet, aynı şey çünkü ikisi de karbon elementi. İster bir ağacın gövdesinde ister atmosferde olsun atom düzeyinde aynıdır.

Hayır, aynı şey değil, çünkü canlılardaki karbon şekerler, proteinler, yağlar gibi organik karbon formundadır. Görevi yaşamın yapı taşıdır. Fazlası sorun yaratmaz. Doğa tarafından dengelenir.

Atmosferdeki karbon, inorganik karbondur, ısıyı tutar, iklimi etkiler, fazlası küresel ısınmaya neden olur.

Karbon aynı elementtir ancak canlılarda hayat veren, atmosferde ısı tutan bir rol oynar. Sorun bu iki alan arasında denge bozulduğunda ortaya çıkar. Yani denge sağlanmalı. Karbon fazla olursa iklim krizi olur, az olursa canlılık sürdürülemez.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *