Pabucu yarım
Bu yazıma, ABD’de Başkan Donald Trump’la birlikte ülke yönetimine gelen kişilerin kalibrelerini anlatarak başlamak istiyorum.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance geçenlerde Cumhuriyetçi Parti’nin bir toplantısında yaptığı garip esprilerle izleyenlerin bir kısmını şaşkınlığa uğratırken bir kısmından da kahkahalarla karışık alkışlar aldı. İzlediğim videoda JD Vance kürsüde, yanında Hintli karısıyla konuşuyor. Bir ara diyor ki:
“Sizlere Oval Ofis’ten çok komik bir anekdot anlatacağım. Bir gün Başkan (Trump) Marco Rubio’yla (Dışişleri Bakanı) beni bir de şu anda adını vermek istemediğim bir siyasetçiyi daha çağırdı. Memleket meselelerini konuşuyorduk ki Başkan birden bize dönüp bağırdı:’ Ayağınızdaki pabuçlar ne biçim öyle. Berbat. Size hemen dörder çift ayakkabı ısmarlayacağım.’ Bunları söyledikten sonra koşarak dışarı çıktı. Az sonra elinde çok tanınmış bir ayakkabı markasının kataloguyla geri geldi. Gelir gelmez de sordu: ‘Ayak numaralarınız kaç?’ Marco (Rubio),’Kırk bir buçuk,’ ben, ‘Kırk üç,’ dedik. Sıra öbür siyasetçiye gelmişti. O da biraz çekinerek, ‘Otuz dokuz,’ deyince Başkan bir kahkaha attı:’ Bir erkeğin erkeklik ölçüsü ayak numarasından belli olur.’”
Bakar mısınız esprinin bayağılığına! Bu kalibredeki insanlar ABD’yi ve dünyayı yönetmeye sıvanıyor.
Bunları anlatırken önüme Trump’ın Ankara’ya büyükelçi unvanıyla gönderdiği, aynı zamanda ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi olan Tom Barrack’ın Katar’ın başkenti Doha’da bir toplantıda yaptığı konuşma düştü. Bu Barrack efendi, göreve atandığı dokuz aydan bu yana çam üstüne çam deviriyor, bölgenin genel valisiymişçesine davranıyor.
“ORTADOĞU İÇİN EN İYİ REJİM MONARŞİ”
Daha önce ulus devlet karşıtlığı söylemleriyle çok sert tepkilerin hedefi olan Barrack Doha’daki “23.Doha Forumu” kapsamında düzenlenen “Yeni Suriye’nin Bir Yılı: İlerlemeyi, Fırsatları ve Zorlukları Değerlendirmek” konulu panelde bir konuşma yaptı ki evlere şenlik...
Barrack efendi şöyle diyor:
“Olması gereken ilk şey şu: Onlara (Suriyeliler) kendi sistemlerini kendilerinin tanımlamasına izin vermeliyiz. Batı’nın (Avrupa) ’12 ay içinde demokrasi istiyoruz’ şeklindeki beklentileriyle oraya girmemeliyiz. Zaten hiçbir zaman gerçek bir demokrasimiz olmadı. Ben bir demokrasi görmüyorum. İsrail kendisinin bir demokrasi olduğunu iddia edebilir ama bu bölgede gerçekte en iyi işleyen şey, ister beğenin ister beğenmeyin ‘hayırsever bir monarşi’ olmuştur. İşleyen model budur.”
Haberin bundan sonrasını okuyalım: “Barrack, Irak ve Libya’dan örnekler vererek Batı’nın parlamenter diyalog istediği her yerde “sonucun hep bir felç hali aldığına” dikkat çekti. Barrack, Batı ülkelerinin talepler dayatmak yerine yön göstermesi gerektiğini ifade etti.
“Suriye ve İsrail’e bakarken ‘küçük adımlar meselesinin’ dikkate alınması gerektiğini savunan Barrack,’Bu bir süreçtir, bir olay değildir. Tümsekleri olacak, yaşanmaya devam eden vahşetler olacak. İkilemler yaşayacağız. Lübnan’la Suriye’yi buluşturmamız ve iki kadim ve güzel medeniyeti uyumlu hale getirmemiz gerekiyor,’dedi.”
Adama bakar mısınız? Bölge ülkelerinin hepsine monarşi giysisini uygun görüyor. Sanki işinin ehli olduğunu sanan, gerçekte berbat bir terzi. Batı ülkelerini, yani Avrupa’yı aşağılıyor; demokrasi getirme bahanesiyle Irak,Libya ve Suriye rejimlerini yıkanın, Ortadoğu’yu cehenneme çevirenin Washington değil, Avrupa ülkeleri olduğu algısını yaratmaya çalışıyor. İsrail’i de bir kalemde çöp sepetine fırlatıyor.
Yahu, devlet mekanizması işlese, devlet adabı unutulmamış olsa bu adam çoktan “persona non grata” (diplomasi dilinde istenmeyen kişi) ilan edilir, paketlenip memleketine def edilirdi. Ama heyhat! Adamın beyni sanki 20. yüzyılın başlarında durmuş, buna rağmen sağa sola akıl satmaya çalışıyor. Haddini bilmemenin bu kadarına da pes doğrusu! Al patronundan vur buna!