İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,7006 %0.23
50,1713 %0.07
5.969,54 % 1,92
92.130,39 %2.234
Ara

İmralı görüşmesi tutanak özeti ve gerçekler

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
İmralı görüşmesi tutanak özeti ve gerçekler

TBMM’de oluşturulan malum komisyonun İmralı ziyareti sonrasındaki toplantısında zyaretin kapsamı, görüşme koşulları ve izlenecek adımlara dair başlıkları içeren metin üyelere sunularak değerlendirmeler, notlar, itirazlar toplandı. CHP ve Yeni Yol Grubu ziyarete temsilc, vermemişti. Aslında CHP’nin komisyona katılması bile bir özveriydi. Türkiye’nin birinci partisi durumunda olan ve bu özelliğini 31 Mart 2024 seçimlerinden bu yana 21 aya yakındır taşıyan CHP olmadan ciddi bir meselenin çözümü mümkün değildir. Peki hükümet ne yapıyor? CHP komisyonda olsun, İmralı'ya da gitseydi, niye gitmedi, ama biz yine de yargı marifetiyle CHP’nin ve CHP’nin yönettiği belediyelerin üzerinde boza pişirelim! Komisyonda ne hukuk, ne demokrasi, ne insan hakları konuşulsun! Ne güzel dünya!..

İmralı’ya giden AK Parti-MHP-DEM’li üç kişilik heyet 16 sayfalık görüşme tutanaklarının 4 sayfalık özetini getirdi komisyona! Neymiş? Komisyon özet üzerinden “ortak ilkeler ve takvimlendirme” konusunda “çerçeve bir metin” çıkaracakmış! Gizliliğe bakar mısınız?!. Metin Öcalan’a ve DEM’e açık ama komisyonun CHP’li ve başka partilerden üyelerine kapalı! Kamuoyuna kapalı! Öcalan’a ve DEM’e açık olan metin PKK’ya da açık olur, Pentagon’a da! Gel de sorma: İmralı’da ele alınan hangi başlıklardan çekiniyorsunuz* kamuoyunun, hatta kendi tabanınızın da tepki göstermesinden mi çekiniyorsunuz?

Tutanak özetinden ilerleyelim… Yıkama-yağlamayı geçelim…

ÖCALAN’DAN BİR ÖZÜR BİLE DUYULMADI

TUTANAK ÖZETi-1: “Abdullah Öcalan, sürecin başından beri verdiği sözlerinin arkasında olduğunu, koşullar el verirse teorik ve pratik imkanının bunu gerçekleştirmeye müsait olduğunu ifade etmiştir. Uzun bir şekilde tarihsel arka planı aktarmış ve Ziya Gökalp’e referans vererek Türk Kürt kardeşliğini önemine vurgu yapmıştır.”

GERÇEKLER: Öcalan yolunda ilerlemek için her türlü yalanı söyleyen birisi… Geçmişteki pratiği Türk-Kürt kardeşliğini bozmak için elinden geleni yapan, Kürt gençlerini dağa çıkararak Türk askerine saldırtan, her iki taraftan kayıplarla karşılıklı düşmanlık oluşturmaya çalışan bir pratiktir.

ÖCALAN NE DİYOR, HOZAT NE DİYOR?

TUTANAK ÖZETİ-2 “Abdullah Öcalan, silahlı yöntemden ayrıldığını, siyasi yöntemi benimsediğini, 27 Şubat çağrısı çerçevesinde bütün yapıların, PKK’nın tüm bileşenlerinin, örgütsel varlıklarının dağıtılmasının ve silahların bırakılmasının ilanının toplum tarafından iyi karşılandığını, halkın bu gelişmeyi takip ettiğini, kendisinin Suriye ve Irak’ta da etkili olduğunu ifade etmiştir.”

GERÇEKLER: PKK sembolik bir silah yakma gösterisi ve sembolik bir kadrosunun sınır dışına çıkması dışında, yani propaganda amaçlı bir iki adım dışında “tüm bileşen ve örgütlerini”feshetme yoluna gitmemiştir. Avrupa, Irak, Suriye’deki örgütsel ve askeri yapılanmaları olduğu gibi durmaktadır. Bakın PKK’nın da içinde olduğu çatı örgütü KCK Eşbaşkanı Bese Hozat katıldığı bir televizyon programında ne diyor:

"PKK kadroları af istemiyor. Biz suç işlemedik; soykırım altındaki bir halkın varlık ve özgürlük mücadelesini verdik. Talebimiz, herkes için özgürlük yasalarıdır. Eğer demokratik siyasetin önü açılırsa; herkes gider, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın her yerinde demokratik inşa çalışması yürütür. Siyaset anlayışımız Ankara’ya sıkışmak değil, toplumu ahlaki ve politik temelde inşa etmektir."

Arkasından da tehdit savuruyor:

"Eğer Türk devleti adım atmaz, Kürt sorununu demokratik temelde çözmez, Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa Türkiye’nin geleceği çok karanlıktır."

Bu sözler ne anlama geldiği çok açık. Tavşan kaç, tazı tut! Herhalde bu sözleri komisyon da takip ediyordur. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli’ye de servis ediliyordur.

TUSAŞ SALDIRISI MUHATABIN KİM OLDUĞUNA YÖNELİK BİR ‘UYARI’ İDİ!

TUTANAK ÖZETİ-3: “(… )Öcalan, her asker kaybının kendisi için trajedi olduğunu, asla sevinmediğini, gençlerin böyle ölmemesi gerektiğini söylemiştir. Türkiye’de ve bölgede kesinlikle çözüme ulaşılması gerektiğini söylemiş ve TUSAŞ eylemine üzüldüğünü ifade etmiştir.”

GERÇEKLER: Öcalan, her asker ve PKK’lı kaybından sonra bilakis sevinmiştir çünkü böylelikle toplumsal barışı dinamitlediğini, barışa kama soktuğunu düşünmüştür. Yeri gelmiş öğretmenleri, yeri gelmiş izinden dönen silahsız askerleri, yeri gelmiş kör eylemlerle çarşı-pazardaki insanları katlettirmiştir. TUSAŞ eylemine üzülmesi mümkün değil, çünkü kendisinin, yani PKK’nın doğrudan muhatap alınması için bir ‘uyarı’yapılmak istenmiştir ve istenen sonuç böylelikle alınmıştır.

ABD İLE KADERİNİ BİRLEŞTİREN ÖCALAN YPG/PYD’YE SİLAH BIRAKTIRAMAZ

TUTANAK ÖZETİ-4:  “En son Zap bölgesi boşaltılırken örgüt üyelerinin elinde silah olması kamuoyunda infial yaratmış bu konuda yapılan çağrıya PKK’nın tam uymadığı görülüyor” denilmiş, SDG’nin 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğinin elzem olduğu, Suriye konusunda yeni bir çağrı yapması gerektiği Öcalan’a söylenmiştir.”

GERÇEKLER: ABD, “kara gücü” olarak nitelendirdiği PKK’nın Suriye uzantısı YPG/PYD’yi binlerce TIR silah ve mühimmat ile donatmış ve eğitimiştir. Zaten PKK’nın Türkiye’deki kadrosu silahı ve mühimmatı ile Suriye’ye çoktan geçmiştir. Bugün Suriye’nin üçte birini ABD’nin hamiliğinde kontrol eden bu yapının silahlarını bırakması eşyanın tabiatına aykırıdır. Asla bırakmak istemezler. Öcalan’ın yaklaşımı ise eminim ki Türkiye’ye sınırı dışındaki duruma karışmaması yönünde olmuştur. ABD’nin yaklaşımı ise uzun yıllardır, 1960’tan sonra birçok kez denediği ve önerdiği gibi, Türkiye’ye “taşıyıcı annelik” önerisidir. Güya, ‘Kürdistan’ın hamiliğini Türkiye’ye veririmiş gibi yaparak arkada kendileri olacak şekilde, zamanı gelince doğan bebeği taşıyıcı annenin elinden alacak… Türkiye’nin bu zokayı yutmaması gerekiyor. Bu zokayı yutmak Türkiye’nin başına büyük işler açar. Kısacası, ABD-PKK, Türkiye’ye SDG bölgesinin iç işlerine karışmama çağrısı yapıyor, bu bağlamda silahsızlanma da havada kalıyor. TBMM’deki malum komisyonun üçlü İmralı heyeti muhtemeldir ki bunu biliyor. O yüzden tutanak tamamen açıklanmıyor, gizli tutuluyor.

BU BİR TEYİT

TUTANAK ÖZETİ-5: “’Ferhat Abdi Şahin’in tanıyor musunuz, talimatınızı dinler mi?’ diye sorulduğunda Öcalan, kendisine yakın olan biri, kendisine bağlı olduğunu söylemiştir.”

GERÇEKLER: İşte Öcalan’ın tek doğrusu yukarıdaki soruya verdiği yanıttır. Öcalan, Suriye’de bulunduğu dönemde ikili oynamış, bir yandan Türkiye’ye karşı Esad’ın yanında ve gözetimindeyken bir yandan da Suriye’deki Kürtler üzerinde çalışarak ileriye dönük yapılanması için düğmeye basmıştır. YPG/PYD o günlerden bugünlere uzanan serüvenin adıdır. Ferhat Abdi’ler Öcalan’ın elinde yetişmiştir. YPG/PYD’nin başta gelen unsurları Kandil’de yetişmiştir ve talimatları PKK’dan almaktadır.

KOMİSYONA SORULAR VE ÇAĞRI

Komisyona buradan sormak isterim: İmralı’daki üçlü heyet görüşmesinde önceki DEM Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın durumu gündeme gelmiş midir? Demirtaş uzun yıllardır AİHM kararlarına karşın neden tutukludur? Demirtaş için ABD ve Öcalan neden bir girişimde bulunmuyot? Dahası, DEM neden önceki eş başkanı için ortalığı ayağa kaldırmıyor? Yoksa Demirtaş’ı içeride tutan irade iktidar ve ABD’nin gölgesindeki İmralı-Kandil midir? Öcalan’ı 1999’da “idam cezası kaldırılmak şartıyla” Türkiye’ye teslim eden ABD, tek Kürt siyasi figürü olarak onu mu görmek istemektedir? Demirtaş’ın bir ara “siyaseti bırakma” niyetinin nedeni nedir?

TBMM’deki malum komisyon ivedilikle İmralı’daki görüşme tutanaklarını komisyonun bütün üyelerine de, kamuoyuna da açıklamalıdır. TBMM, bir sorun varsa çözümünü İmralı’da, Kandil’de değil TBMM’de aramalıdır. Türkiye’nin birinci partisi olan CHP’nin görüşü de zaten bu yöndedir ve bundan da ödün vermez, vermemelidir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *