DEM Parti Açıklaması
Siyasette ve diplomaside "kavramlar" herhangi bir konuda her bir ilgili tarafın, aktörün niyet ve tasavvurlarına, hedeflerine ışık tutan araçlardır.
DEM Parti yetkililerinin demeçlerinde kurdukları cümlelerde yer verdikleri kavramlar da DEM Parti’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili niyet ve tasarımlarını ortaya koymaktadır.
Medyada okuduğuma göre, TBMM’de terörsüz Türkiye hedefiyle kurulan Komisyonda bugün (21 Kasım) yapılan oylama sonucu hakkında DEM Parti Eş Başkanları bir ortak açıklama yapmışlar ve diğer hususlar meyanında "Karar, 86 milyonun ortak geleceğine, demokratik birlikteliğimize ve kalıcı barışa vesile olsun" demişler.
Bu açıklamadaki “demokratik birlikteliğimiz ve kalıcı barış” sözleri, görüşüme göre Anayasamızın 3’üncü Maddesi’ndeki “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” hükmünün lâfzı ve ruhuyla bağdaşmamaktadır.
“ Birliktelik” kavramı her şeyden önce birlikte olan asgari iki tarafın varlığını gerektirir. “Demokratik birliktelik” kavramı da aynı zamanda birlikte olan tarafların bağımsız ve egemen irade sahibi olmalarını tazammun eder. Bu da “kendi kaderini tayin etme” (self-determination) hakkına kadar uzanır.
Banisi Mustafa Kemâl ATATÜRK olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti “üniter” bir devlettir. “Üniter” anayasal yapı içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bütün yurttaşları eşittir, bir ve beraberdir.
DEM Eş Başkanlarının açıklamasındaki “kalıcı barış” sözü de yersizdir, kastidir . Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti son 41 yıl boyunca “terörle mücadele” etmiştir.
Türkiye bir savaş içinde olmamıştır. “Terörle mücadele” ile “savaş” mahiyet ve hukukî sonuçları itibariyle farklı durumları ortaya koyan kavramlardır.
PKK’nın ve DEM Parti’nin şimdi sürekli olarak Türkiye’de “barıştan” söz etmeleri, Türkiye’nin “terörle mücadelesini” “Uluslararası İnsanî Hukuk” (International Humanitarian Law), yani “Savaş Hukuku” alanına çekmek içindir. Zira “barış” kavramı, teknik anlamında “savaşı” çağrıştırır. “Savaş” algısı yaratır.