İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9476 %0.03
50,6091 %0.08
6.033,33 % 0,83
87.745,76 %-0.652
Ara

Bu kaotik düzene seyirci olmak

YAYINLAMA:
Bu kaotik düzene seyirci olmak

Bir tiyatro oyununda seyirci olmak gibi artık yaşamımız. Seyirci olmazsa oyun oynanmaz veya oynamanın bir anlamı olmaz. Seyircidir oynanan oyuna meşruiyet kazandıran. Seyirci kimi zaman desteğini açıkça ifade eder, kimi zaman da sükût ederek destek verir.

Dünyayı ve ülkeleri yönetenlerin oyununda, hiçbir dönemde halklar bu kadar pasif olmamış, bu kadar seyirci durumuna düşmemişti. Artık yerel, bölgesel ve küresel güçlerin oyunlarını uzaktan izliyoruz.

İkinci dünya savaşı sonrasında başlayan, halkçı ve devrimci liderlerin öncülüğünde, halkların yoğun direnci ile aktif rol aldıkları direniş öyküleri... Başta Güney Amerika, Avrupa ve bazı Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan halk hareketleri... Hepsi eski şarkılarda, romanlarda, filmlerde birer romantik esinti olarak kaldı.

Geldiğimiz nokta yönetimler artık büyük ölçüde birinci dünya savaşı öncesinin ya monarşik, teokratik yönetimlerine ya da hemen birinci dünya savaşı sonrasının otoriter, totaliter sistemlerine yakınsayan bir iklime doğru yönelmiş durumdadır. Halklar, demokrasi, insan hakları ekonomik refah, sanat, kültür gibi ilerici ve çağdaş taleplerini geri plana atıp, seçmek zorunda bırakıldıkları kimi liderlerin iç ya da dış, bölgesel ya da küresel oyunlarına meşruiyet kazandıran birer seyirciye dönüşmüş durumdadır. Bir kısmı sindirilmiş, bir kısmı da ikna edilmiş, edilgen bir şekilde izlemekte olup bitenleri.

Gelişmiş veya geri kalmış ayrımı gözetmeksizin tüm ülkeler, içeride ve dışarıda bir kez daha dünyanın geride bıraktığı o vahşi dönemlerine geri dönerken, işin kötü yanı halklarından tüm bu yaptıklarına meşruiyet kazandıracak desteği de almanın bir yolunu bulabiliyorlar.

Savaşlar ve ekonomik kaos, dünya genelinde toplumlarda güvenlik kaygısının ön plana çıkarıp halkların düşün ve eylem dünyalarındaki bu dönüşümün en önemli kaynağını oluşturuyor.

Uluslararası ticaret, doğal kaynaklar ve düzensiz göçmenler üzerinden yaratılan güvensizlik duygusu, tehdit algısı toplumlarda yönetimlerden sadece “güvenliğimi sağla, başka bir şey istemem” seviyesinde bir beklenti oluşturdu. Bu beklenti seviyesi yöneticilere doğal olarak demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, adil seçim, gelir dağılımı adaleti gibi kavramları geri plana atma, umursamama konforu sağladı.

Sonuç olarak halk üzerinde oluşturulan bu güvenlik kaygısı ve baskısı yerel ve global oyuncuların günümüzdeki en önemli silahı durumundadır. Geldiğimiz nokta itibarıyla, kendi yarattıkları bu kaos ortamından beslenen yönetici ve sermaye sınıfı ile bu ortamdan korkup onlara sığınan geniş halk kitlelerinin varlığı ile baş başayız. Bakalım bu oyun ne zaman sona erecek.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *