Gazete Oksijen’in MIT Technology Review’dan aktardığı habere göre, New York merkezli Nucleus Genomics adlı şirket, “tasarlanmış bebek” dönemini başlatabilecek yeni bir genetik teknoloji geliştirdi. Şirket, bu teknolojinin yaklaşık 8 yıl içinde kullanılabilir hale gelebileceğini öne sürüyor.
Preimplantasyon genetik test (PGT) yöntemi 1990’lardan bu yana embriyolarda genetik hastalık risklerini belirlemek için kullanılıyordu. Ancak PGT-P adlı yeni nesil testler, sadece sağlık risklerini değil, aynı zamanda zekâ, karakter ve fiziksel özellikler gibi faktörleri de analiz edebiliyor.
2020 yılında PGT-P teknolojisiyle seçilen ilk bebeğin doğduğu belirtiliyor. Bugün bu yöntemle dünyaya gelen çocukların sayısının yüzlerle ifade edildiği tahmin ediliyor. Genomic Prediction ve Orchid gibi şirketlerin ardından, Nucleus Genomics ve Herasight adlı iki yeni girişim zekâ ve kişilik özelliklerini de ölçme iddiasıyla gündeme geldi.
Nucleus Genomics, 2 binden fazla olası hastalığın yanı sıra göz rengi, IQ, anksiyete ve dikkat eksikliği eğilimi gibi faktörleri de değerlendirebileceğini öne sürüyor. Şirketin geliştirdiği “IVF+” hizmetiyle, ebeveynler embriyoların anksiyete, alkol bağımlılığı, solaklık veya alerjiye yatkınlık gibi özelliklerini seçebilecek.
Öte yandan Herasight adlı şirket, zekânın yanı sıra empati, dürtü kontrolü, şiddet eğilimi, pasiflik, dindarlık ve siyasî yönelim gibi kişilik unsurlarının da genetik olarak öngörülebileceğini savunuyor.
Bilim dünyası bu iddiaları etik açıdan son derece tartışmalı buluyor. Uzmanlar, “tasarlanmış bebek” kavramının genetik ayrımcılık, sosyoekonomik uçurum ve insan doğasının manipülasyonu gibi ciddi riskler taşıdığı uyarısında bulunuyor.