İstanbul
Açık
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,5387 %-0.56
47,6987 %-0.6
4.380,75 % -0,75
116.220,38 %-2.295
Ara

Sanat piyasası: Kriz mi, strateji mi?

YAYINLAMA:
Sanat piyasası: Kriz mi, strateji mi?

Ekonomik dalgalanmaların ilk sarstığı alanlardan biri şaşırtıcı şekilde her zaman sanat piyasası olur. Çünkü sanat, yalnızca estetik değil, aynı zamanda bir güven, bir yatırım ve sembolik değer meselesidir. Peki, son dönemde Sotheby’s, Christie’s gibi büyük müzayede evlerinde yaşanan satış hacmi düşüşleri ve kimi eserlerin olağandışı fiyatlarla el değiştirmesi, gerçek bir kriz mi, yoksa global bir stratejinin parçası mı?

 

Sotheby’s’in son dönem müzayedelerinde dikkat çeken bir şey var: satışların büyük bir kısmı artık “özel anlaşmalar” üzerinden dönüyor. Aleni müzayede yerine perde arkası görüşmelerle gerçekleşen satışlar, hem piyasanın şeffaflığını azaltıyor hem de fiyatların manipülasyona açık hale gelmesine neden oluyor. Bazı eserlerin abartılı fiyatlarla satışa sunulması ise koleksiyonerin değil, piyasayı şekillendiren birkaç büyük oyuncunun stratejik hamlesi gibi duruyor. O çok konuşulan “bantlanmış muz” vakası, bir sanat eseri mi yoksa ustaca kurgulanmış bir medya kampanyası mıydı? Belki her ikisi. Ama kesin olan şu: bugün sanat eseri, bazen sadece konuşulmak için, bazen de kara para aklama gibi daha karanlık yolların aracı olarak var oluyor.

 

Öte yandan savaşlar, krizler ve belirsizlik zamanlarında altın ve döviz kadar güvenilen başka bir araç daha var: sanat eseri. Fiziksel, eşsiz ve ideolojik değeri yüksek olması, onu hem bir yatırım hem de bir miras bırakma biçimine dönüştürüyor. Özellikle Orta Doğu’daki gerilimler, Avrupa’daki ekonomik tedirginlik ve Amerika’daki politik kutuplaşmalar; koleksiyonerleri alternatif limanlara yöneltiyor. Bu da müzayede evlerini ve sanat piyasasını doğrudan etkiliyor.

Sotheby’s: Kriz Mi, Strateji Mi?


1. 2024’te Satışlarda Şiddetli Düşüş

Sotheby’s’in toplam satış hacmi 2023’teki 7.8 milyar $’dan, 2024’te %23 düşüşle 6 milyar $’a geriledi  .

Açık artırma (auction) segmenti %28 daralarak 4.6 milyar $ oldu; bu alanda sanat eserleri kategorisi, %31’lik daralma ile en fazla etkilenen sektör oldu  .

İlk yarıda işletme kârı (EBITDA) %88 azalarak 18.1 milyon $ düzeyine indi; toplam borç stoku 1.8 milyar $ civarındaydı  .

 

2. Private Sales: Ayakta Kalan Bir Hisse

Açık artırmanın aksine, özel satışlar (private sales) %17 artarak 1.4 milyar $ seviyesine çıktı  .

Bu büyüme, Sotheby’s’in yüksek net değerli müşterilere sunduğu gizli anlaşma ve esneklik stratejisinin işe yaradığını gösteriyor  .

 

3. Stratejik Pivotlar & Bölgesel Hamleler

Abu Dabi merkezli ADQ’nun 1 milyar $’lık yatırımı, temel borçların % %50’sinden fazlasını kapatmak için kullanıldı  .

Çin’deki “Buy Now” e‑ticaret platformu kapatıldı; Hong Kong’da ise fiziksel mağazaya odaklanma stratejisi devam ediyor ().

Londra ve Bangkok ofislerinde küçülmeler, New York-Breuer ve Paris yatırımları ile dengeleme çabaları dikkat çekiyor ().

 

4. Piyasa Dalgalanması & Fırsatlar

Genel sanat piyasası 2024 yılında %6–12 arasında bir daralma yaşadı; açık artırmalarda satılan eserlerin yarıdan fazlası yatırım anlamında zarar getirdi ().

Ancak piyasa riski yükseldikçe (standart sapma ≈ %16), bu düşüş bilimsel olarak “mean reversion” fırsatlarına işaret ediyor ().

 


Peki ya Türkiye?

 

Türkiye’de bu dalgalanmanın yankısı çok katmanlı. Bir yandan kur baskısı, koleksiyonerin alım gücünü azaltıyor. Öte yandan yerel galeriler ve sanatçılar, uluslararası platformlara açılarak farklı bir ekonomi yaratıyor. Ama esas ilginç olan, yerli müzayede evlerinin –özellikle Artam gibi köklü yapıların– satış hacmindeki değişkenlik. Son zamanlarda Artam’daki bazı eserlerin, sanatçının üretim değeriyle değil, ismiyle fiyatlandığını gözlemliyoruz. Aynı eserin benzeri bir üretimi sergilerde ya da doğrudan atölyede çok daha ulaşılabilirken, müzayede kataloglarında dudak uçuklatan rakamlarla karşılaşmak mümkün. Bu da sanat piyasasında “isim ekonomisi”nin gerçek üretim ekonomisinin önüne geçmeye başladığını gösteriyor.

Artam Antik A.Ş.: Türkiye’deki Terazi

1. Uzun Vadeli Güç

44 yılı aşkın süredir, 380’den fazla müzayede gerçekleştirdi; salon, online ve özel sergilerle ülke sanatına büyük katkı sunuyor  .

 

2. Sezon Satış Rakamları

398. müzayede (yaklaşık 3 ay önce)’de modern ustalardan bir eserin satışı: 2.236.000 TL ().

Son sezon müzayedesi (22 Haziran): “güçlü rakamlarla” sona erdi, ancak kesin sayılar belirtilmemiş  .

Yılın ilk müzayedesi: kağıt üzeri guaj tablo 1.975.000 TL ile dikkat çekti  .

 

3. Sanatçı Cinsiyet Dengesi ve Fiyatlama Mekanizması

Kadın sanatçılara ait eserler toplam satışın sadece %4,7’sini oluştururken, değer olarak %65,6’sını kapsıyor—cinsiyet temelli çarpıklıklar var  .

Bu, Türkiye piyasasında hem heterojen ilgi alanları hem de koleksiyoner tercihlerinin yeniden incelenmesini gerektiriyor.

 

4. İsme Dayalı Fiyat Stratejileri

Artam’ın “kuvvetli” performans gösteren müzayedeleri, genellikle bilinmiş isimli veya özel koleksiyoner eserlerine dayanıyor.

Bu durum, bazı bağımsız sanatçıların eserlerinin koleksiyon değeriyle değil, marka değeriyle fiyatlanması riskini taşıyor–özellikle müzayede kataloğuna ismi geçmiş eserlerde.

 


Bir tablonun kopyası, hatta dijital versiyonu bile –örneğin NFT’ler– isme göre değerleniyor. Sanatçı değil marka konuşuluyor. Bu durum ise genç ve bağımsız sanatçıları sistem dışına itiyor. Türkiye’de sanatçılar, uluslararası görünürlük kazanamadıkça, bu piyasa stratejilerinin dışında kalmaya mahkûm oluyor.

 

Sonuç olarak, bugün sanat dünyasında olup bitenler sadece estetik ya da duygusal değil; stratejik, ekonomik ve politik. Ve tüm bu dinamiklerin arasında biz sanatçılar, küratörler, koleksiyonerler ve izleyiciler, bir şeyin kıyısında duruyoruz: Gerçek mi, kurgu mu?

 

Belki de tam bu yüzden sanat, en çok şimdiye ait. Çünkü belirsizliğin, manipülasyonun ve sistem eleştirisinin en incelikli biçimi olarak hâlâ bir şeyleri gösterebiliyor. Ve belki de bu yüzden, bir sanat eseri hâlâ bir savaşın ya da krizin içinde altın kadar değerlidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *