Güzel ülkemin güzel insanları "Kilikya Gezisi"
Sevgili Okurlarım
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki her bir köşesi ayrı bir güzel. Kuzeyi yeşil, güneyi sıcak, doğusunda tarih, batısında tarım ve tarih, İç Anadolu’da da ayrı bir tarih.
Bu kez bir tura gittik bölge Kilikya. Ben daha önce Likya’yı bilirdim ama Kilikya’nın tam olarak neresi olduğunu bilmiyordum. Halbuki defalarca hem iş için hem de davetlere gittiğim yerler. Kilikya antik tarihte Adana, Mersin, Tarsus ve Silifke’yi kapsayan bölgenin adı.
Adana’yı gezerken bir kez daha baraj gölünün kenarında kahve içtik, eski çarşılarını gezdik. Ama asıl bizi şaşırtan gittiğimiz antik şehir oldu.
Anavarza antik şehri Adananın kuzeyinde dağların eteğine kurulmuş büyük bir şehir imiş. Sadece Agorasının uzunluğu iki kilometre. Bu şehri oraya kurmalarının sebebi korsanların saldırısından korunmak imiş. Sahilde de bir kaleleri varmış. Oradan bütün ticaret yapılıyormuş. Şu anda giriş kapısının bir bölümü ve agorasının kalıntıları görülebilir.

Ertesi gün Silifkeye hareket ettik. Orada Silifke kalesini, Kızkalesini, ElaiussaSebaste antik kentini ve tiyatrosunu ziyaret ettik. Ama beni asıl heyecanlandıran Cennet ve Cehennem obruğu oldu.


Cehennem belki yüz elli metre derinliğinde tepeler arasında bir yarık. Buraya inmek zor ama üstüne zemini cam olan bir köprü yapmışlar ki herkes geçemiyor. Ben kesinlikle denemedim ama yarı yolda yere yapışan insanlar ,yardım alarak geri gelenler varmış.
Cennet ise merdiven ile inilebilen , aynı zamanda asansörü olan zeminde Kilisesi olan bir yer. Roma zamanında Hristiyanlar saklanmak için oraya kiliselerini kurmuşlar.

Bilahare sahilde Kızkalesi’ni ziyaret ettik. Sahilde iki kale yapılmış biri karada ,ikincisi ise denizde bir kayalar takımının üzerine inşa edilmiş. İki kale saldırılardan korunmak amacı ile yapılmış.

Tarsus’ta ise başka tarihi zenginlikleri gördük. Hristiyanlığın kurucusu Aziz Paulun evi, kilisesi, kuyusunu gördük. Kuyuya insanlar para atıp dilek diliyorlardı.

Danyel Peygamberin kabrinde bir bina inşa edilmiş. İçinde bir mescit var, aynı zamanda eski Tarsus’un zeminini gösteren zemini cam olan bir bölümü var. Kırkkaşık bedestenini ziyaret edip Tarsus’un meşhur küçük lahmacunları ile pastırmalı humusunu tattık. Yorulunca bir ağacın altında oturduk ve Tarsuslularla sohbet ettik. Oradaki simitçi bize tabureler getirdi. Sohbet esnasında simidini övdü ama biz yeni yemekten gelmiştik. Grubumuz askıda simit aldı ve oradakilerle vedalaştık.
Yazımı bitirmeden Mersin’deki lagosu ,Adana’daki kebapları söylemeden geçemeyeceğim.
Tabii ki Silifke’nin yoğurdu muhteşem.
İşte Sevgili Okurlarım Güzel Ülkemizin en güzel bölgelerinden birini anlatmaya çalıştım.
Yöre hem tarihi olarak hem de manzara olarak harika. Hele insanları ! Hepsi cana yakın,hepsi hoşsohbet.
O taraflara uğradığınızda söylediğim yerlere mutlaka uğrayınız
Sevgi ve Saygılarımla