İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5194 %0.04
49,6025 %0.01
5.793,12 % 0,70
90.701,47 %-2.037
Ara

Sinemanın propaganda işlevinin günümüz Türkiye’sindeki yansımaları: Teşkilat dizisinin de sonu Sakarya Fırat gibi olur mu?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Sinemanın propaganda işlevinin günümüz Türkiye’sindeki yansımaları: Teşkilat dizisinin de sonu Sakarya Fırat gibi olur mu?

Sinemanın ortaya çıkışı, 19. yüzyıl sonlarında teknolojik bir buluş olarak değerlendirilse de kısa süre içerisinde bu yeni araç, yalnızca eğlence ve sanat değil; eğitim, kültürel aktarım ve özellikle de propaganda amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.

Sinemanın kitlelere hitap edebilme gücü ise 20. yüzyılın başlarında onu devletlerin ideolojik aygıtı haline getirmiştir. Sinema, görsel ve işitsel unsurların birleşimiyle izleyici üzerinde doğrudan duygusal etki yaratma kapasitesine sahip olduğundan, propaganda için son derece elverişli bir araç olarak görülmüştür.

Sinemanın propaganda işlevinin oldukça çarpıcı tarihsel örnekleri bulunmaktadır. Nazi Almanyası’nda Joseph Goebbels liderliğinde kurulan Propaganda Bakanlığı, sinemayı Nazi ideolojisini yaymak için sistematik biçimde kullanmıştır. Leni Riefenstahl’ın Triumph des Willens (1935) filmi, Adolf Hitler’in gücünü ve Nazi mitolojisini yüceltirken aynı zamanda estetik bir propaganda örneği olarak sinema tarihine geçmiştir. Benzer biçimde, Sovyetler Birliği’nde Sergei Eisenstein’ın Potemkin Zırhlısı (1925) gibi yapımları, devrimci söylemi kitlelere aktararak sinemanın ideolojik mobilizasyon aracı olabileceğini gözler önüne sermiştir.


Okyanus ötesinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde de II. Dünya Savaşı sırasında Hollywood, hükümetle iş birliği içinde savaş propagandası üretmiş; cephe gerisinde kamuoyunun moralini yükseltmek, askerî müdahaleleri meşrulaştırmak ve düşmanı şeytanlaştırmak için filmler üretmiştir. Disney gibi stüdyolar, döneminde savaş karşıtı değil tam tersi savaşa destek veren içerikleriyle bu sürece aktif katkı sağlamıştır.

Soğuk Savaş döneminde ise sinema, iki kutuplu dünya düzeninde ideolojik üstünlük savaşının silahlarından biri haline gelmiştir. Kapitalist değerlerin, bireysel özgürlüklerin ve Amerikan yaşam tarzının propagandası, Hollywood filmleri aracılığıyla küresel çapta yayılmıştır. Öte yandan sosyalist blokta da sinema; emek vurgusu, sınıf bilinci ve anti-emperyalist söylemlerle şekillendirilmiştir.


Tüm bu örnekler bize gösteriyor ki, sinema yalnızca pasif bir anlatı biçimi değil, politik gücü olan aktif bir araçtır.

Günümüzde ise sinemanın propaganda işlevini yalnızca filmlerde değil; televizyon dizileri, dijital platform içerikleri ve belgeseller gibi farklı biçimlerde de görüyoruz. Bu bağlamda, Türkiye’de özellikle son 20 yılda televizyon dizilerinin bu işlevi üstlendiği, toplumsal değerleri yeniden üretmenin ötesine geçerek doğrudan ideolojik yönlendirme ve algı yönetimi aracı haline geldiği söyleyebiliriz.

 

Sinemanın Propaganda İşlevinin günümüz Türkiye’sindeki yansımaları

Günümüz Türk dizileri, geniş bir izleyici kitlesine ulaşarak sadece eğlence sunmakla kalmamakta, aynı zamanda derinlemesine toplumsal, kültürel ve siyasi mesajlar iletmektedir.

Dizilerdeki popüler temalar, muhafazakar ve seküler kimliklerin temsili, milliyetçilik ve devlet ideolojisinin işlenişi ile kadın ve erkek karakter temsilleri üzerinden propaganda işlevinin güncel yansımalarıdır.

 

Geleneksel Değerler ve Toplumsal Normlar

‘Kızıl Goncalar’, ‘Kızılcık Şerbeti’ gibi dizilerde modern yaşam tarzı ile geleneksel/muhafazakâr yapılar arasında gerilim yaratılır. Bu yapımlar, toplumsal çeşitliliğe açık bir görüntü çizse de çoğu zaman geleneksel değerlerin üstünlüğünü vurgular. Böylece kültürel propaganda aracılığıyla belli yaşam tarzları meşru, diğerleri ise problemli olarak sunulur.

Biraz daha detay vermek gerekirse;

"Kızılcık Şerbeti" dizisi, seküler ve muhafazakar aile yapılarını bir araya getirerek, aralarındaki farklılıkları ve çatışmaları semboller ve diyaloglar aracılığıyla vurgular. Muhafazakar aile "geleneksel, dindar, katı, ataerkil" olarak, seküler aile ise "modern, eğitimli, açık fikirli, demokratik, liberal" olarak tanımlanmaktadır.

"Kızıl Goncalar" ise kurgusal bir tarikatın mensupları ile seküler bir ailenin hayatlarını kesiştiren bir hikaye anlatmaktadır.Muhafazakar kesim, dini kurumların baskıcı ve kontrolcü yapısıyla (çocuk yaşta evlilik gibi sorunlar dahil) temsil edilirken, seküler kesim modern değerler, eğitim ve bireysel özgürlükler üzerinden gösterilmektedir. Bu dizilerdeki karakterler üzerinden yaşam tarzları teması altında modern-geleneksel karşıtlığı ve buna ilişkin kurgular sıklıkla işlenir.


Tarihi temellere dayandırılarak oluşturulan milliyetçi söylem

Bazı Türk televizyon dizilerinde ise geçmiş ideolojik biçimde yeniden inşa edilerek milliyetçi ve muhafazakâr bir tarih anlatısı üretilmektedir. ‘Diriliş Ertuğrul’, ‘Kuruluş Osman’, ‘Payitaht Abdülhamid’ gibi yapımlarda, Osmanlı geçmişi yüceltilerek izleyiciye ‘şanlı tarih’ ve ‘medeniyet öncülüğü’ anlatısı sunulmaktadır. Bu dizilerde Batılı güçler ekseriyetle düşman, Türk ve Müslüman karakterler ise adaletin ve hikmetin temsilcisidir. Böylece mevcut siyasal iktidarın "güçlü Türkiye" söylemiyle paralel bir ideolojik yapı oluşturulmuştur.


Devlet Merkezli Anlatılar ve Güvenlik Söylemi

Milliyetçi söylem sadece tarih dizilerinde değil bugünü anlatan dizilerde de karşımıza çıkmaktadır.

TRT başta olmak üzere devlet destekli kanalların ürettiği Teşkilat, Al Sancak, Söz gibi diziler, Türkiye'nin güvenlik aygıtlarına yüce bir değer atfederek istihbarat, ordu ve devletin varlık gerekçesini meşrulaştırır. Devlet, bu dizilerde yalnızca bir yönetim aygıtı değil, kutsal ve sorgulanamaz bir yapı olarak betimlenir. İzleyici, hem iç tehditlere hem de dış düşmanlara karşı sürekli teyakkuz halinde olmalıdır. Bu diziler siyasetteki milliyetçi duruşa destek verir ve temel oluşturur niteliktedir.

Tabii siyasetteki denge değişimlerine sektör de kayıtsız kalmayacaktır. Nasıl iktidar milliyetçi bir siyaset izlediğinde yapımlarda milliyetçi söylem görüyorsak; yeni barış süreci olarak adlandırdığımız döneme girdiğimizde de bu temeli taşıyacak yapımlarla karşılaşacak olmamız kaçınılmaz olacaktır. Nitekim bu kapsamda değerlendirebileceğimiz bir dizinin haberi çıktı bile.


Henüz proje aşamasında olan Ay Yapım’ın Ağrı’da çekilecek olan dizisi ‘Sevdiğim Sensin’.

Başrolde yer alacak karakterlerin; askerlik görevini yerine getiren Erkan ve deprem faciası sonrası tanışacağı Rojda olacağı belirtiliyor. Yapımın yeni siyasi sürecin söylemini taşıdığını söylememiz için yayınlanmasını beklemememiz gerekli tabii ki. Ama emareler bu fikri destekler nitelikte.


Bakalım dizilerdeki milliyetçi söylem terk mi edilecek? Yoksa dizi kartelasına yeni bir tema daha mı eklenecek?

Neden bunu diyorum. Çünkü 2013-2015 arasındaki çözüm sürecinde Türkiye’deki terörü ve terörün  etkilediği hayatları konu alan ‘Sakarya Fırat’ dizisi süreç nedeniyle sonlandırılmıştı. Benzer konuyu işleyen ‘Şefkat Tepe’ dizisinde de süreç sebebiyle senaryoda değişikliğe gidilmişti.

 

Sonuç olarak

Sinemanın tarihsel bağlamda üstlendiği propaganda işlevi, günümüzde Türk televizyon dizileri aracılığıyla hem iç hem dış kamuoyuna yönelik biçimde devam etmektedir.

Bu diziler, bugünün siyasi konjonktürü üzerinden şekillenen tarih anlatıları, milliyetçilik söylemleri, geleneksel değer vurguları ve toplumsal normların yeniden üretimi yoluyla güçlü bir ideolojik taşıyıcı konuma gelmiştir.

Bundan ötürü Türk dizileri yalnızca kültürel ürünler değil, aynı zamanda politik araçlar ve söylemsel alanlardır.

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 5 ay önce
Harika bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık!👏🏼
BEĞENME
0
CEVAPLA