Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı, İstanbul'u ‘Konstantinopolis’ olarak adlandırmakta beis göremeyecek kadar sapık tarihî saplantılar içindedir
Helen (Yunan) Ulusal Savunma Genelkurmay Başkanlığı'nın (İngilizce kısaltma HNDGS), İstanbul'da 27 - 28 Mayıs 2025 tarihinde yapılan 18. Balkan Genelkurmay Başkanları toplantısı hakkında Helen (Yunan) Ulusal Savunma Genelkurmay Başkanlığı'nın (İngilizce kısaltma HNDGS), internet sitesinde İngilizce olarak ibret verici bir açıklama/haber var.
Açıklamada toplantının "Konstantinopolis'te" (Constantinople) yapıldığı belirtiliyor.
Açıklama metninin ilgili bölümü şöyle:
"Savunma Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dimitrios Choupis, Salı 27-Çarşamba 28 Mayıs 2025 tarihleri arasında Konstantinopolis'te düzenlenen 18. Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansı'na katıldı.
HNDGS Başkanı, 27 Mayıs 2025 Salı günü Konstantinopolis'i ziyareti sırasında Yunanistan Başkonsolosu Konstantinos KOUTRAS ile bir araya gelerek bölgesel ve uluslararası düzeydeki gelişmeleri görüştü. Daha sonra Ekümenik Patrikhane'ye gitti ve burada Ekümenik Patrik Hazretleri Sayın Bartholomew tarafından kabul edildi ve karşılıklı ilgi duyulan konuları görüştü........"
Açıklamada, Toplantının açılışında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz tarafından da bir konuşma yapıldığı kaydedilmektedir.
Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı kendi Başkanları Orgeneral'in ve beraberindeki heyetin misafir olarak gittikleri ve orada ağırlandıkları İstanbul'u "Konstantinopolis" olarak adlandırmakta beis göremeyecek kadar sapık tarihî saplantılar içindedir.
Yunan Genelkurmayı Yunan siyasetçiler gibi Fener Rum Ortodoks Patrikhanesini "Ekümenik Patrikhane", Patriği de "Ekümenik Patrik" olarak zikretmektedir.
Yunan Genelkurmay Başkanlığı'nın web sitesinde bu açıklamayla birlikte toplantıya ilişkin fotoğraflar yer alıyor. Fotoğrafların birinde, Yunan Genelkurmay Başkanı ile Fener Rum Patriği'ni, ellerinde çerçeveli eski devirlere ait tarihî bir harita olduğu halde poz vermişlerdir. Bu harita bütün Trakya'yı ve Gelibolu Yarımadası'nı, İstanbul Boğaz'ının Avrupa yakasına kadar Helen toprağı olarak göstermektedir.
Bugünkü (31 Mayıs) Türk medyasında haritanın Yunan General tarafından Patrik'e hediye edildiği belirtilmektedir.
Bu harita hediye etme olayının ve böyle eski bir harita ile poz vermenin ortaya koyduğu sembolizm açıktır.
Yunan Genelkurmay Başkanı, Yunanistan silâhlı kuvvetlerinin Yunanistan'ın sakim tarihî emellerinin tahakkukunu sağlayacak görevler ifa ettiğini göstermek istiyor. Patriğe de, Patrikhane'nin Helenlerin bu tarihî emellerin gerçekleşmesine yardım etme misyonunun bulunduğunu hatırlatıyor.
Bu olay da, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde 6 Şubat 2023 büyük deprem felâketinin ertesinde ortaya çıkan sözde "yumuşama" havası içinde "olumlu ivmeyle ilerlemekte olduğu" zaman zaman söylenen sürecin gerçek mahiyetine ve "yumuşama" sürecinin Yunanistan tarafından ne denli suiistimal edildiğine ışık tutan Yunan davranışlarının bir yenisidir.
Yunanistan, Lozan'dan sonra Türkiye ile olan ilişkilerinde iç ve dış gelişmelerin yarattığı şartların zorlamasıyla veya elverişli kılmasıyla geçici olarak meydana gelen müsait yumuşak havaları, hep sinsice, gizlice attığı adımlarla Türkiye aleyhine istismar etmiştir. Bugün de Yunanistan'ın yaklaşımlarında aynı niyet ve zihniyetin varlığı görülmektedir.
Son iki yıl içinde Yunan Devlet ricalinin Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilere dair yaptıkları konuşmaları, verdikleri demeçleri Yunan medya kaynaklarında ve bazılarını da Türk medyasında okuduğumuz zaman, Yunanistan'ın iki ülke arasındaki "yumuşama" sürecinin sadece "tek bir soruna" yani, onların ifadesiyle, "uluslararası yargı önüne getirilebilecek tek ihtilaf olan kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge'nin sınırlandırılmasına" matuf olduğu zihniyetiyle hareket ettiğini; "yumuşama sürecinde" şimdiye kadar bütün adımların, Ege'deki bazı adalar için kapıda vize verilmesi hariç, Türkiye tarafından atılmış olduğunu anlıyoruz.
Günümüzde Yunanistan, Türkiye'nin Ege'de karasularının 6 milin ötesine genişletilmesini "savaş sebebi" (casus belli) sayan pozisyonunu pazarlık konusu yapmaya cüret edecek ölçüde pervasızlaşmış bulunmaktadır.
Yunanistan'ın Türkiye karşısında Ege'de güç dengesini özellikle hava kuvvetleri bakımından sağlayabileceklerini hesap etmiş olabilecekleri bir tarihe kadar "yumuşama sürecini" şimdiki şekliyle, yani kendi pozisyonunu değiştirmeden ve Türkiye'nin "sorun" olarak gördüğü konularda adım atmadan sürdürmeye çalışacağını değerlendiriyorum.
