12 Eylül 1980 askeri darbesinin 42. yılı

Ufuk Uras: Beden- ruh bütünlüğü varlığını inatla sürdürüyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Ufuk Uras: Beden- ruh bütünlüğü varlığını inatla sürdürüyor
Abone ol
Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren öncülüğünde düzenlenen ve Türk demokrasi tarihine ‘kara bir leke’ olarak geçen 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 42 yıl geçti.

Muhalif. Özel/ Hülya Özmen 

TBMM 23.dönem İstanbul Milletvekili, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Kurucu Üyesi ve Eski Genel Başkanı Ufuk Uras, “12 Eylül'ün 42. yılını keşke bir anı gibi değerlendirebilseydik. Kendi gitti ruhu kaldı yadigar diyebileceğimiz bir durum da söz konusu değil. Beden- ruh bütünlüğü varlığını inatla sürdürüyor” dedi. Kültür ve sanat alanlarında yasaklarla yaşanan sürece de dikkat çeken Uras, “Ülkemizin ihtiyacı olan şenlikli bir siyaset, şenlikleri yasaklamak değil. Fanatizmin en büyük ilacı mizah ve sanattır. O yüzden sanatçılarımız tek tek hedef haline getirilip susturulmak isteniyor” açıklamasını yaptı.  

12 Eylül 1980 askeri darbesinin 42. Yılında Ufuk Uras’ın Muhalif’e  değerlendirmeleri şöyle: 

“12 Eylül'ün 42. yılını keşke bir anı gibi değerlendirebilseydik. Kendi gitti ruhu kaldı yadigar diyebileceğimiz bir durum da söz konusu değil. Beden- ruh bütünlüğü varlığını inatla sürdürüyor. 40 yıldır bunca yapılan değişikliğe karşın bu tortunun varlığını sürdürebilmesi zamana dayanıklı bir eser ortaya konduğunun kanıtı. Bugüne kadar yapılan değişikliklerin ve mücadelenin önemi tabii ki yadsınamaz, bu kesintisiz bir demokrasi mücadelesi elbet. 

Ama 2016'da Başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte parti- devlet bütünleşmesi ve siyasetin merkezileşmesi öncelikleri değiştirdi ve parlamenter demokrasi mücadelesi ön plana geçti. Ama 21. yüzyılda, cumhuriyetin 100. Yılında demokratik bir cumhuriyet ve anayasa ile parlamenter demokrasiyi taçlandırmak gerekiyor. 

Günlük hayatımızda sorunların çözümünde demokrasi ve siyasetin alanını genişletmek yerine daraltmak, yasaklardan medet ummak tekçi rejimin alameti farikası oldu. 23. dönem meclisinde kürsüden uyarmıştım bu iktidarı, "Yılmaz Güney'in genel başkanınızın adını taşıyan Kasımpaşalı Recep filmini bile TRT'de yayınlamayı sansürlüyorsunuz, bu hayra alamet değil" diye 

Ülkemizin ihtiyacı olan şenlikli bir siyaset, şenlikleri yasaklamak değil. Fanatizmin en büyük ilacı mizah ve sanattır. O yüzden sanatçılarımız tek tek hedef haline getirilip susturulmak isteniyor. 

Ama vicdanlarda kaybedilen bir savaşı hiçbir ceberrut yöntemle kazanmak mümkün değildir. 

Yürekleri, gönülleri fetheden, her zaman son sözü söyler. 

Son söz, 12 Eylül mutlaka gidecek, yeryüzü aşkın yüzü olacaktır.” 

-- 

12 Eylül 1980’de ne oldu?

12 Eylül günü saat 04:00’te İstiklal Marşı ile açılan radyo yayınında Harbiye Marşı çalındı. Daha sonra dönemin Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan Milli Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı bildirisi okundu.  

Cumhuriyet Gazetesi ise 12 Eylül 2000 tarihli sayısında darbenin sonuçlarını rakamlarla şu şekilde özetliyor. 650.000 kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. 

Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı). İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi. 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı. 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı. 


Yorum Yazın