Türkiye’de kadının siyasal hakları

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Türkiye’de kadının siyasal hakları
Abone ol
Türkiye’de kadınının siyaset başta olmak üzere tüm alanlarda katılımlarının sağlanması genç Cumhuriyetin kuruluşunun ardından atılan adımlar ve çıkarılan yasalarla sağlandı. 1930 yılında ilk kez belediye, 1933 yılında ise köy muhtarlığı seçimlerine girme hakkı elde eden kadınların gerçek anlamda seçme ve seçilme haklarına kavuşmaları 5 Aralık 1934 yılında Anayasa düzenlemesiyle gerçekleştirildi. Cumhuriyetin kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve ilk Cumhuriyet hükümeti kurucularının ileri görüşleriyle devrim niteliğindeki düzenlemelerle Türkiye birçok Avrupa ülkesinden çok daha önce kadınlara siyasi hakları kazandıran bir ülke oldu. 1935 yılında yapılan genel seçimlerde TBMM’ye giren 17, 1936’daki ara seçimle bir kadın milletvekiliyle birlikte 18 kadın milletvekili ilk kadın parlamenter olarak görev yaptı. Bu dönem, kadınların yanı sıra gayrimüslimlerin de temsilinin sağlanması açısından önemli bir yere sahip.

Hülya Özmen- Muhalif

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1935 yılında başlayan V. Dönemi, 1 Mart günü en yaşlı üye sıfatıyla Erzurum Milletvekili Necib Asım Yazıksız tarafından açıldı. Yemin töreninin andında yapılan Meclis Başkanlığı seçimini Çankırı Milletvekili Mustafa Abdülhalik Renda 377 oyla kazandı. Başkanlık Divanı seçiminde ise, Meclise ilk kez giren kadın milletvekillerinden Sabiha Gökçül’ün (Balıkesir) kâtip üye olarak seçilmesi oldu. Bu dönem, kadınların ve gayrimüslimlerin siyasal temsilinin sağlandığı bir meclisle biliniyor.  1934 yılındaki düzenlemelerle birlikte seçme ve seçilme haklarını elde eden kadınlar, ilk kez 1935 seçimleriyle Meclis sıralarında kendilerine yer buldu. 1935 yılında yapılan genel seçimlerde TBMM’ye giren 17, 1936’daki ara seçimle de bir milletvekiliyle birlikte 18 kadın milletvekili ilk kadın parlamenter olarak görev yapıyor.  1935 seçimleriyle oluşan Meclis, tek parti yönetimindeki Meclisler içerisinde oransal olarak en fazla kadın milletvekilini bünyesinde barındırmasıyla da dikkat çeker.

Yaşar Yakış: Osmanlı döneminde sadece erkek nüfus sayılırdı, kadınlar nüfusta sayılmazdı

Eski Dışişleri Bakanı, eski Düzce Milletvekili Yaşar Yakış, TBMM’nin 4-5 Aralık 2009 tarihlerinde düzenlediği “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanmasında TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun Rolü” Konulu Uluslararası Sempozyum da, kadının siyasal hayata katılımına ilişkin önemli ayrıntılar veriyor ve şöyle diyor:

“Önce mevcut durumun fotoğrafını çekersek Türkiye’de, nereden başlamak lazım bilmiyorum , aslında 1926 yılıdır bu alanda en büyük adımın atıldığı dönem ama çok daha eskisine gidersek, İslam öncesi Türk toplumlarına gidersek, bugün sabahki konuşmacılardan biri de belirtti, kadının yeri hakanın sağındadır. Dolayısıyla, Türk geleneğinde böyle köklü, kadına çok saygın bir yer verme geleneği mevcuttur esasen. 1926’ya gelinceye kadar Osmanlı döneminde de kadınlar çok önemli görevler almıştır  ama toplum un yapısı nedeniyle, Osmanlı yönetiminin ister istemez teokratik boyutu olması nedeniyle bazı sınırlamalar vardı. Bunun ilk belirtisini, belki hatırlarsınız, Lord Kinross diye bir İngiliz’in bir kitabı vardır “Atatürk, Bir Milletin Yeniden Doğuşu” diye, orada anlattığı bir menkıbe vardır. 1920 veya 1921 yılında Karasi Milletvekili, şimdi ismini hatırlamıyorum , Mecliste bir kanun değişikliği, Tahrirî Nüfus Kanunu’nda yani Nüfus Sayımı Kanunu’nda bir değişiklik yapılmasını öneriyor. İstediği değişiklik, Osmanlı döneminde belki bilirsiniz, sadece erkek nüfus sayılırdı, kadınlar nüfusta sayılmazdı. Çünkü Osmanlı’nın asıl nüfus sayımından amacı, savaş olursa kaç tane asker çıkarabileceğiz, buydu, bu Karasi Milletvekili kürsüye çıkıyor ve Tahrirî Nüfus Kanunu’nun bir maddesinde değişiklik yapılarak kadınların da nüfus sayım ı sırasında sayılmasını öneriyor. O kadar büyük tepki görüyoruz ki bu teklifini anlatma imkânı bulmadan kürsüden inmek mecburiyetinde kalıyor, sene 1921. Bundan beş sene sonra, Atatürk’ün ilk büyük devrimlerinden biri sayılan Medeni Kanun’u kabul etmek suretiyle, en azından miras paylaşmasında ve aile hukukunda kadına eşit statü veren adım atılıyor. Sonra, 1930’da yerel seçimlerde kadınlara seçme hakkı veriliyor, 1934’te ulusal seçimlerde de bu hak veriliyor. Benim küçük kasabam da, Akçakoca’da -K aradeniz kıyısında küçük bir kasabadır- 1936 yılında 8 kişilik belediye meclisinde 2 tane kadın üye var, sene 1936. Dolayısıyla o zaman nasıl büyük bir adım atıldığını görüyoruz.”

Kadının siyasal hayata ilişkin şu tarihler de önemli

1923 yılı Haziran ayında Nezihe Muhittin’in başkanlığında ilk kadın partisi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın kurulması girişiminde bulunuldu. Ancak, kadınlara oy hakkı tanımayan 1909 tarihli Seçim Kanunu gereğince valilikçe partinin kuruluşuna onay verilmediğinden dernekleşmeye gidildi.

29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hızlandı.

3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarıldı. Böylece eğitim laikleştirilerek tüm eğitim kurumlan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Kız ve erkek çocukları eşit haklarla eğitim görmeye başladı.

 17 Şubat 1926 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nu kabul edildi. Kanun ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı. 4 Nisan 1926 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kanun, 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi.

1930 yılında Belediye Kanunu çıkarıldı. Kanun ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı.

1930 yılında kadın ve çocukların korunmasına ilişkin ilk düzenleme Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile yapıldı.

10 Haziran 1933 tarihinde kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu.

26 Ekim 1933 tarihinde Köy Kanunu’nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme haklan verildi.

5 Aralık 1934 tarihli Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.

8 Şubat 1935 tarihinde yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi 5. Dönem seçimleri sonucunda 17 kadın milletvekili ilk kez Meclis’e girdi, ara seçimlerde bu sayı 18’e ulaştı.

 8 Haziran 1936 tarihinde İş Kanunu yürürlüğe girdi. Kanunla, kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi.

1950 yılında Mersin’de ilk kadın belediye başkanı olan Müfide İlhan seçildi.

 22 Şubat 1966 tarihinde, eşit değerde iş için kadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 1951 tarihli 100 sayılı ILO sözleşmesi onaylandı.

1985 yılında 5. Beş Yıllık Kalkınma Planında kadın konusu ilk kez bir sektör olarak yer aldı ve bu konuda politikalar belirlendi.

1987 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda Kadına Yönelik Politikalar Danışma Kurulu kuruldu.

24 Ocak 1989 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından, kaymakamlık sınavlarına kadınların da alınacağı açıklandı.

29 Kasım 1990 tarihinde kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan Medeni Kanun’un 159. maddesi Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi. İptal kararı 2 Temmuz 1992 tarih ve 21272 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.

22 Mayıs 1997 tarihinde, kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almakla birlikte, kendi soyadını da kullanabilmesi Medeni Kanun’un 153. maddesinde yapılan değişiklikle sağlandı.

1998 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin ana hedefleri çerçevesinde Türkiye’de kadının durumunu değerlendirmek amacıyla bir Araştırma Komisyonu kuruldu ve hazırlanan rapor kitap olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nce yayımlandı.

1998 yılında Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle aile reisinin beyanname vermesi esası kaldırılarak kadınların kocalarından ayrı olarak beyanname vermesi sağlandı.

22 Mayıs 2004 tarihinde, Anayasada, kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu yönünde değişiklik yapılarak yürürlüğe girdi.


Yorum Yazın